Game over

Sami Özuslu

 

Geçen hafta yapılan liderler zirvesi sonrası krize dönüşen müzakerelerin geldiği nokta sürpriz değil.
Haftalar önce ‘masa çökmek üzere’ diye yazmış ve sırf bu yüzden Saray eşrafının gazabına uğramıştım.
Bütün veriler müzakere masasında ‘dostlar alışverişte görsün’ anlayışıyla hareket edildiği, her iki tarafın da zamana oynadığı ve karşı tarafı hata yapmaya zorlayıp suçlama momentini yakalamaktan başka bir şey yapılmadığı belliydi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, hükümet ve Dışişleri Bakanlığı dahil olmak üzere kimseciklere danışmıyor, bilgi vermiyor, ‘bir usta bir memleket’i oynuyordu.
‘Müzakere’ denilince akla Eroğlu ve Özersay’dan başka bir isim gelmiyordu. Herkes devre dışıydı.
Bu konuda hükümet ve Dışişleri Bakanı sürekli uyarı yapma ihtiyacı hissediyor, ancak Saray ‘bana mısın’ demiyordu.
Nihayet film geçen hafta koptu.
**
9 Haziran 2014 tarihinde bu köşede o günkü verilerden yola çıkarak şunları not etmişim:
“Birincisi, Kıbrıs sorununda kamuoyuna suni şekilde pompalanan ‘acil çözüm ve acil referandum’ söylemleri gerçeklerden son derece uzak, hatta hayal’..
İkincisi, müzakere sürecinin ‘çöktüğü’ her an resmen ilan edilebilir. Bunu kuşkusuz BM yapacak.
Üçüncüsü, BM ‘sürecin çöktüğünü’ ilan ederken çok büyük olasılıkla esasen Kıbrıs Türk liderliğini suçlayacak. Ve Kıbrıs Türk tarafı uzun yıllar sonra bir kez daha ‘suçlu sandalyesi’ne oturtulacak.
Durum ne yazık ki budur!
Eğer durumun bundan ‘iyi’ olduğunu iddia eden varsa, lütfen çıkıp kamuoyunu bilgilendirsin, sürecin ‘iyi’ yönde gittiğiyle ilgili ipuçlarını bizimle paylaşsın.
Bu görev başta da hükümete ve elbette çözüme her türlü desteği veren büyük ortak CTP-BG’ye düşüyor.
Eğer hükümet ve CTP-BG müzakere sürecinin ‘iyi gittiği’ni düşünüyorsa ve süreçten memnunsa, bunu kamuoyuyla paylaşsınlar.
Yok, değilse o zaman Saray’ı yakın takibe alsınlar.
Zira müzakere süreci ha çöktü, ha çökecek!”

**
Göz göre göre müzakere masasında gereğini yapmayıp Kıbrıs Türk tarafını zor pozisyona sokan Eroğlu ve ekibi, bayram öncesinde manipülasyon marifetiyle “Anastasiadis’in masadan kalkıp kaçtığını, gözlük fırlattığını, ekibini fırçaladığını” iddia eden haberlerin etrafa yayılmasını denediler.
Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’de yaşayan insanların “Rumlar çözüm istemez” algısını güçlendirme operasyonuydu bu ve birçok insanın inanma olasılığı yüksekti.
Bu manipülasyonun Kıbrıs Rum liderliği tarafından yalanlanacağını, Kuzeydeki çözüm güçlerinin ve özellikle de müzakereleri geriden de olsa yakından takip eden Dışişleri’nin konuya müdahil olacağını hesaplamış olamaz Eroğlu ve ekibi…
Masa çökmüştü ve bunun faturası elbette her iki tarafa da çıkarılacaktı. Bayan Buttenheim haftalar önce “Bu iş böyle yürümez” dememiş miydi?
**
Derviş Eroğlu’nun masa başında oynadığı ‘çözüm isterim’ oyunu sona erdi.
Kıbrıslı Türkler 2004 referandumuna kadar yaşadığı ‘sürekli suçlu’ pozisyonu geri dönmek üzere…
Bunun gailesini hem biz çekeceğiz, hem de ‘bir adım önde olmak’tan bahseden TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan çekecek!
Kıbrıs’ta çözüme asıl ihtiyacı olan, çözümsüzlük koşullarında eriyip gidecek olan kimdir?
Boşuna mı söyleniyor “Çözümü zorlayan taraf biz olmalıyız” sözleri?
Geniş bir kadro ile müzakerelerde her türlü manevrayı yapabilen Anastasiades’e karşı ‘one man show’u oynayan Eroğlu ve Özersay’ın geldikleri nokta bu yüzden sürpriz değildir.
Eroğlu 2009 seçim kampanyasında “Şah-mat: Oyun bitti” demişti.
Evet, şimdi oyun gerçekten bitti.
Eroğlu mat oldu.
Ve Kıbrıs Türk Toplumu masadaki gücünü kaybetti.
Game over!