• Basın özgürlüğü yok, maaşlar düşük, o zaman Kıbrıslı gazetecilerin yaptıkları işi sevmesi nasıl açıklanabilir?
Yakın Doğu Üniversitesi İletişim fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Beyza Taçkin, mezuniyet projesi olarak KKTC basın çalışanlarının profili üzerine değerli bir çalışma yaptı. Taçkin’in projesinden okur temsilcisi sayfasında zaman zaman faydalanacağız.
Gazetecinin donanımı önemli
Taçkin, “KKTC Basın Çalışanlarının Profili” adını taşıyan projesini basın özgürlüğü üzerine kuruyor ve gazeteci profilinin bir ülkede basın özgürlüğü açısından çok önemli olduğunu vurguluyor. Gerçekten de halkın haber alma, bilgi edinme ihtiyacını karşılamak gibi kamusal bir görevi olan gazetecilerin hangi koşullarda çalıştıkları ve nasıl bir donanıma sahip oldukları önemlidir.
Beyza, projesi için 68 basın çalışanı ile görüştü. Gazetecilerin tamamı olmasa bile 68 kişinin verdiği yanıtların aşağı yukarı çalışanların toplamının profilini ortaya koyduğunu tahmin ediyoruz.
Özgürlük yok, para az
Soruları yanıtlayan gazetecilerin çoğunluğu, KKTC’de basının özgür olduğuna ve kendilerinin de görevlerini özgürce yapabildiklerine inanmıyorlar. Bunun yanında yanıtların da ortaya koyduğu gibi çoğunluğun maaşları düşük ve gelirlerinin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirtiyorlar.
Basın özgür değilse ve maddi durumları da iyi değilse, gazetecilerin % 86 gibi büyük bir çoğunluğu nasıl mesleklerinden memnun olabilir? Beyza’nın araştırmasında memnuniyet sebepleriyle ilgili soru olmadığı için gerekçeleri bilemiyoruz.
Gerekçeler ne olursa olsun gazeteciler mesleklerini severek yapıyorsa, bu medyanın kamusal görevini yerine getirmesi açısından önemli bir avantaj sayılabilir. Gazeteciler, yaptıkları işin bir kamu görevi olduğunu hissediyorsa ve bütün zorluklara karşın görevlerini yerine getirmenin huzuruyla mesleklerinden memnuniyet belirtiyorsa, gazeteciliğimizin daha da geliştirilmesi açısından önemli bir olanağa sahibiz demektir.
--------------------------------------------
Yenidüzen’e Eleştiri:
Ombudsman Haberi İlk Sayfada Olmalıydı
“Güney Kıbrıs Ombudsmanı Uyardı: Kıbrıslı Türklere karşı kin suçları Çözüm çabalarını dinamitliyor” başlığını taşıyan haber Yenidüzen’de 20 Mart tarihinde 26. Sayfada yayınlandı.
Konu, günlük siyasi gelişmeler açısısından üst sırada öneme sahip olmayabilir. Ancak “barış gazeteciliği” açısından çok önemli. Daha doğrusu barış gazeteciliğini rehber edinmiş yayın organları açısından, “önemsetilmesi”, “ön plana çıkarılması” gereken bir konu.
Kıbrıs’ın güneyinde, resmi bir kurumun ırkçılıkla ilgili bu kadar kapsamlı bir değerlendirmesi, çok rastladığımız bir durum değildir ve barış kültürüne katkıda bulunacak önemli bir gelişme olmuştur.
“İyi Rumlar vardır ama resmi kurumlar Kıbrıslı Türklere her zaman ayrımcılık yapıyor” kuşkusu, Kıbrıslı Türklerde barışçı pozisyonları dizginleyen bir kuşkudur. Bu düşüncenin maddi temelleri olsa da genel geçer, değişmez bir realite olmadığının algılanması barış kültürüne önemli katkıda bulunacaktır.
İşte Ombudsman Eliza Savvidu’nun açıklaması alışılageldik algılamayı kırmaya yarayacak fırsatlardan birini sunuyordu. Ancak Yenidüzen bu önemli habere 26. Sayfayı layık gördü. Üstelik ilk sayfada anonsu dahi yapılmadı.
“Böyle bir haber Kuzey’deki ırkçılar tarafından kötü amaçla kullanılabilir” gerekçesi akla gelebilir. Bu gerekçe haberin ilk sayfada(ya da 2., 3. Sayfalarda) verilmemesinin gerekçesi olamaz. Eğer böyle bir ihtimal varsa, haber TAK’tan alındığı gibi aynen değil, (içeriği değiştirilmeden) yeniden kurgulanarak ve barışçı kuruluş temsilcilerinin görüşleriyle de desteklenerek yayınlanabilirdi.
Bu tür haber-bilgiler barış gazeteciliği için az bulunur fırsatlardır.