Gazeteci nasıl cinayet işler?

İbrahim Özejder

 

• Medya yoluyla teşhir edilen gençlerden neredeyse hiçbiri uyuşturucudan kurtulmadı

• Umure Örs: Sicili yüzünden, okullardan, spor takımlarından atılan, bursu kesilen gençler var. Bu çocukların ruh halini tahmin edebiliyor musunuz? Nasıl mücadele edecekler


Didem Menteş’in Yenidüzen’deki haberi ürkütücüydü…
13 Mayıs’ta yayınlanan haberde, rakamlarla uyuşturucu kulanımının korkunç boyutlara vardığı yazılıyor. (https://www.yeniduzen.com/Haberler/ozel-haber/madde-bagimliligi-korkutucu-boyutta/51332)

Bu tür haberleri okuyunca aklımıza çocuğumuz, yakınlarımız veya tanıdıklarımız geliyor ve elbette ürperiyoruz. Aslında yıllardır ürperiyoruz, abartılı medya diliyle söylersek “şok oluyoruz” ama bu duyarlığımız maalesef çözüm üretmiyor.

Şok oluyoruz ama çözüm bulamıyoruz
Çünkü uyuşturucu sorununu ayni yöntemlerle çözmeye çalışıyoruz; bu illetin yayılmasını engellemek için başka yöntemler bulmamız gerektiğini, bir türlü algılamıyoruz.

Aileler, okul, devlet ve toplumun bütün kurumları, tam bir işbirliği içinde çocukları uyuşturucu bataklığına sürüklüyoruz. Çocuklarımızı elektronik oyuncaklar, sıkıcı okullar ve sınav maratonu üçgeni içine sıkıştırıyoruz. Sonuçta tatminsiz, özgüvensiz çocuklar uyuşturucuyu bir kurtuluş gibi algılıyorlar.

Polis takibi, gözaltılar, mahkeme süreçleri de maalesef uyarıcı-önleyici değil, karanlık dünyaya mahkum edici bir işlev görüyorlar.

Son darbeyi medya vuruyor
Ve gençlere son darbeyi medya vuruyor; o muhteşem mahkeme haberlerimizle, isimleriyle, fotoğraflarıyla teşhir ederek onların kurtuluş umutlarını yok ediyoruz.

“Medya yoluyla teşhir edilen gençlerden neredeyse hiçbiri uyuşturucudan kurtulmadı” diyor Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Umure Örs. Umure Örs, problemli çocukların, özellikle de uyuşturucu kullanan gençleri kurtarmak için çırpınan az sayıdaki kahramanlardan biri.

Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz Umure hanım bize, uyuşturucuyla mücadeleye ışık tutacak, son derece önemli bilgiler Verdi:  

Teşhir edilince mücadeleyi bırakıyorlar
“Biz Sosyal Hizmetler Dairesi olarak bu çocukaları mücadele etmeye teşvik ediyoruz, destek veriyoruz. Ancak medya yoluyla teşhir edilince, mücadeleyi bırakıyorlar, yedikleri damgayı kabulleniyorlar ve ne yapsalar kurtulamayacaklarını düşünüyorlar. Kendilerine biçilen role uygun davranmakla hayatın daha kolay olacağı inancına kapılıyorlar.

İş vermiyorlar, okuldan atıyorlar
Bir de sicil meselesi var. Biz bir genci uyuşturucudan kurtarsak bile iş bulsak bile, ya da kendileri bir işe başvursa, karşılarına polis sicili çıkıyor. ‘Sen uyuşturucu kullanıcısısın’ diye gençlere iş vermiyorlar. Sicili yüzünden, okullardan, spor takımlarından atılan, bursu kesilen gençler var. Bu çocukların ruh halini tahmin edebilir musunuz? Nasıl mücadele edecekler?

Sicil affı gündeme gelmeli
Bu yüzden ‘sicil affı’nı gündeme getirdik. Yani uyuşturucu ile mücadele eden gençlerin, iş bulmalarına, toplumsal, eğitsel etkinliklere katılmalarına engel teşkil eden polisteki sicil kaydının silinmesini istiyoruz. Aksi takdirde bu çocukların, karanlık uyuşturucu dünyasına dönmekten başka çaresi kalmayacak.”

Sonuçta ailelerin, devletin, polisin uyuşturucuya yaklaşımında köklü değişiklikler yapılması gerekir diyerek tekrar medyaya dönelim.


Gazeteci vicdanına da aykırı
Onca tartışmaya, onca uyarıya, yasa ve etik kurallara aykırılığına rağmen, neden bazı yayın organları hala daha gençleri teşhir etmeye devam ediyor? Anlamak mümkün değil.

Hemen hemen bütün yayın organlarının imza ile onay verdiği Medya Etik Kurulu’nun kabul ettiği gazetecilik meslek ilkeleri var. 4. İlke aynen şöyledir:

“Basın yayın organları masumiyet karinesine saygılı olmalı, suçluluğu yargı kararıyla sabit olmadıkça herhangi bir kişiyi suçlu ilan edecek yayın yapmaktan kaçınmalıdır...”

Mahkeme kapısına dayanan muhabirlerimiz, yüzünü kapamaya çalışan gençlerin çatır çatır fotoğraflarını çekiyor. Editörler bu fotoğrafları yayınlamakta hiçbir sakınca görmüyor; hatta bazen açık isimlerini de yayınlayarak resmen teşhir ediyorlar.

Cinayete eşdeğer
Bu gençlerin hayatı kaymıştır artık. Bu bir cinayet değil de nedir? Bu tür haber ve fotoğraflarla, halkın haber alma ihtiyacını mı karşılıyoruz? Yasaları, etik kuralları geçelim, bu bir vicdan meselesidir aslında. Tamamen güçsüz durumda olan bu gençleri toplum dışına iten son darbeyi vurmak, taammüden insan öldürmekle ayni anlama gelir.

Belki eskiden gazetecilerin bilgisi azdı, etik kurallar yeterince geliştirilmemişti. Ancak bugün uzmanlar açıkça söylüyor; “medya yoluyla teşhir edilen gençler, uyuşturucudan kurtulamıyor”. Buna ragmen “teşhirci” haber ve fotoğrafları hala daha yayınlamanın anlaşılır ve açıklanabilir bir tarafı yoktur.

“Uyuşturucu yayılıyor”  diye sürmanşetten haberler yayınlayan medya, galiba ilk önce kendi rolünü sorgulamalıdır.