GAZETECİLER ÖZGÜR BASIN İSTİYOR

Kıbrıs’ta İngiliz sömürge döneminde, 1947 yılında yürürlüğe giren “Fasıl 79 Basın Yasası”nın güncellenmesi için İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı tarafından çalışma başlatıldı

 

 

Kıbrıs’ta İngiliz sömürge döneminde, 1947 yılında yürürlüğe giren “Fasıl 79 Basın Yasası”nın güncellenmesi için İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı tarafından çalışma başlatıldı. Bu çalışma kapsamında bakanlık, basın örgütlerinin görüşünü alarak yeni bir Basın Yasası hazırlamayı amaçlıyor.

 

Bu çerçevede hazırladığı çalışmayı dün bakanlığa sunan Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, yapılacak düzenlemelerde genel ilkenin “ifade özgürlüğü ve özgür basın” olması gerektiğini vurguladı.

 

Gazeteciler Birliği, basın özgürlüğü temelinde yapılacak bir çalışma için ilgili kamu kurumları ve basın kuruluşlarının temsilcilerinden oluşturulacak bir komite kurulmasını da önerdi.

 

AB’DA YASAL DÜZENLEME YOK

 

Birlik, Avrupa Birliği’nde basın konusunda yasal düzenleme olmadığına işaret ederek; Özgür Basın Bildirgesi, BM ve UNESCO seminerlerine sunulan makaleler ile medya okuryazarlığı konularında makale örnekleri sunarak yapılacak çalışmada bunların dikkate alınmasını istedi.

 

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, Fasıl 79 Basın Yasası’nın güncellenmesi için bakanlıkça başlatılan çalışma çerçevesinde talep edilen görüşünü dün bakana sundu.

 

Eski Enformasyon Dairesi müdürlerinden, KTGB Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kortun’un AB mevzuatını inceleyerek yaptığı çalışmayla hazırlanan görüşlerde, AB’da basının yönetilmesinde genel ilkenin Kopenhag Kriterleri’nde de yer alan ifade özgürlüğü ve özgür basın olduğu vurgulandı.

 

KATI ÇERÇEVEDEN BİLİNÇLİ OLARAK KAÇINILDI

 

AB Yayın Direktifi, Maastrich Anlaşması ve Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’ndaki basın özgürlüğüyle ilgili maddelere dikkat çeken KTGB, AB’da basın konusunda herhangi bir yasal düzenleme olmadığına ve üye ülkelerin kendi basın yasasını düzenlemesine katı çerçeve getirmekten bilinçli olarak kaçınıldığına işaret etti.

 

AB’da basının yönetimi konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının oluşturduğu içtihatlar; Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nda yer alan basınla ilgili maddeler; Avrupa Parlamentosu’nun, Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın, Avrupa Adalet Divanı ve birçok uluslararası basın kuruluşunun ilgili kararlarıyla çok geniş bir ilkeler ve uygulamalar mevzuatı oluşturulduğu vurgulanan görüşte, şu ifadeler yer aldı:

 

“Tüm bu ilkeler ve kararlardan yola çıkılarak üye ülkelerin antidemokratik değil daha demokratik ve daha ileri düzeyde bir demokrasiye ulaşmaları yönünde gayret sarf edilmesi AB kurumlarınca istenmektedir. İfade özgürlüğü ve bu özgürlüğün en etkili ve çağdaş yöntemlerle kullanılmasını içeren basın özgürlüğü, günümüz ileri demokrasilerinin temel direklerindendir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘medyanın bir bütün olarak’ halkın kendisine en uygun bir toplum ve hükümet biçimini seçmesi için, bilgilendirilmiş bir yurttaşlar topluluğunun oluşturulmasında önemli bir rolü olduğunu not etmiştir.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ifade özgürlüğü, siyasi ifade ve kamu menfaati olan konuların ifade edilmesini demokratik bir toplum için özellikle önemli saydığı için çok üstün bir şekilde korumaktadır.

 

Günümüzde yazılı basın yanında, sözlü ve/veya görüntülü medya organları dahil son zamanların dijital sosyal iletişim ağları ve taşınabilen iletişim araçlarından tam potansiyel yararlanma ve bu imkanların eleştirel, aktif ve yaratıcı bir şekilde kullanılabilmesine Avrupa Birliği yürütme organı olan Avrupa Komisyonu özel önem atfetmektedir. Komisyon bu doğrultuda ‘medya okuryazarlığı’ (media literacy) olarak nitelendirdiği bu yeteneği tam yurttaşlık ve demokratik katılımın gerçekleşmesi için bir temel olarak görmektedir. Medya okuryazarlığı olan yurttaşlar daha yüksek dereceli bir özgürlüğe sahip olacakları için bilgilenme kaynaklarını seçip değerlendirebilecek ve enformasyon toplumuna daha aktif olarak katılabileceklerdir. Bazı ülkelerde (İsveç, İrlanda ve Birleşik Krallık) medya okuryazarlığı okul müfredatlarına girmiş durumdadır.

 

İfade özgürlüğü, medya özgürlüğü ve medya okuryazarlığı kriterlerinin ülkemiz yasaları ve uygulamalarında Avrupa konvansiyonlarınca oluşturulan basın ilkeleri ve uygulamaları mevzuatı çerçevesinde yer almasının ülkemiz demokrasisine getireceği ileri ivmenin, halkımızın siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmesine yaşamsal katkılarda bulunacağı aşikardır.”

 

YARARLANILABİLECEK MEVZUAT

 

KTGB’nin yazısında, Basın Yasası güncellenirken 1987 Özgürlük Sesleri Dünya Konferansı’nda 34 ülkeden gazetecilerin onayladığı “Özgür Basın Bildirgesi”nde yer alan 10 ilke çerçevesinde hareket edilmesinin AB basın konvansiyonları mevzuatıyla da uyumlu bir durum oluşturacağına işaret edildi.

 

Yasa değişikliği çalışmalarında yararlanılabilecek aralarında medya okuryazarlığı konusu da bulunan seminer makaleleri sunan KTGB, Basın Yasası’nın katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla düzenlenmesi için ilgili kamu kurumları ile ülkedeki basın kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla bir komite kurulmasını önerdi.

 

ÖZGÜR BASIN BİLDİRGESİ

 

KTGB’nin, Basın Yasası değişiklik çalışmalarında dikkate alınmasını önerdiği “Özgür Basın Bildirgesi” şöyle:

 

“Özgür basın, özgür halk demektir. Bu amaç doğrultusunda, ulusal sınırlar içerisinde ve sınırlar arası temelde zincire vurulmamış haber ve enformasyon akışı, demokratik kurumların ilerletilmesi ve korunması sözünü verenlerin desteğini hak eder.

 

Sansür, doğrudan veya dolaylı kabul edilemez. Bu nedenle haber medyasının serbestçe haber toplaması ve dağıtımını kısıtlayan yasa ve uygulamalar iptal edilmeli, ulusal veya yerel yönetimler basılı veya sözlü haber içeriklerine müdahale etmemeli veya haber kaynaklarına erişimi kısıtlamamalıdır.

 

Basılı veya sözlü, haber medyasının tüm ülkelerde serbestçe kurulup faaliyet göstermesine izin verilmelidir.

 

Hükümetler ekonomik veya başka yolla olsun, ülke içerisindeki haber medyasına muamelesinde ayırımcılık yapmamalıdır. Resmi medyanın olduğu ülkelerde, bağımsız medya da resmi medya gibi tüm basılı ve sözlü yayın faaliyetleri için gerekli olan imkanlara erişiminde eşit muamele görmelidir.

 

Devletler haber basımı, baskı imkanları veya dağıtım sistemleri, haber ajanslarının faaliyetleri ve yayın frekanslarına erişimi kısıtlamamalıdır.

 

İletişim otoritelerinin haber dağıtımını ve enformasyon akışını önleyen yasal, teknik ve tarife uygulamaları kınanır.

 

Yönetim medyasının editoryal bağımsızlığı olmalı ve değişik görüşlere de açık olmalıdır. Bu hem yasalarda, hem de uygulamalarda yer almalıdır.

 

Ülkedeki yazılı ve sözlü medyanın dış haberler ve enformasyon hizmetlerine erişimi kısıtlamasız olmalı, kamuoyu da müdahalesiz bir şekilde yabancı yazılı ve sözlü yayınlara ulaşmada özgür olmalıdır.

 

Ulusal sınırlar yabancı gazetecilere açık olmalıdır. Kota uygulanmamalı; vize başvuruları, basın akreditasyonu ve basın mesleğinin icra edilmesinde gerekli belgelerin onaylanması bekletilmeden yapılmalıdır. Yabancı gazetecilerin ülke içerisinde seyahatleri serbest, resmi ve resmi olmayan haber kaynaklarına erişimleri olmalı, tüm gerekli profesyonel materyal ve teçhizatın ithalinde ve ihracatında serbest olmalıdır.

 

Gazetecilik mesleğine serbestçe giriş ve gazetecilik icrasına izin verme, sertifikalandırma prosedürlerinden kaynaklanan kısıtlamalar kaldırılmalıdır.

 

Gazeteciler diğer yurttaşlar gibi, bireyler olarak güven içerisinde ve kanunun tam koruması altında olmalıdırlar. Savaş bölgelerinde çalışan gazeteciler diğer sivillere tanınan tüm hak ve dokunulmazlıklara sahip siviller olarak tanınmalıdırlar.”

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri