Gazetecilerin daha çok ilgilenmesi ve gündeme getirmesi gereken yeni ve ciddi bir sorunumuz var: Hava kirliliği…
İlerde, ‘kanser vakaları artıyor’ veya ‘çok sayıda kişi astım ve solunum şikayetleriyle hastahanelere başvurdu’ diye yazmamak için bugünden harekete geçilmeli…
Küçük ada temiz hava
Hep övündüğümüz o ‘temiz hava’mızı da mı kaybediyoruz?..
Bereketli bir kış geçirdik ama benim aklımda, yağış miktarı yanında, nefes almakta zorlandığımız geceler de kaldı. Evet, artık ciddi bir hava kirliliği sorunumuz var; en azından, Lefkoşa-Gönyeli sınırları içinde belli bölgelerde…
Gönyeli Yenikent’te, hava kirliliğini sadece burun deliklerimizle hissetmedik, gözlerimizle de tanık olduk. Sokak lambalarının ışıkları altında gördüğümüz duman tabakası, görüş mesafesini 200-300 metreye düşürecek kadar yoğundu.
Hatırladığım kadarıyla odun sobalarının kullanılması sonucu oluşan hava kirliliği geçen yıl da bir ara gündeme gelmişti. Odun sobalarının yasaklanmasını önerenler, elektrik ve gaz parası ödeyemeyecek durumda olan fakir insanların ancak bu yöntemle ısınabildikleri iddiasıyla, ırkçılıkla suçlanmıştı.
Villaların Şömineleri
Ancak dikkat ederseniz fakir insanların yaşadığı bir bölgeden değil, Gönyeli Yenikent’ten bahsediyoruz. Yani Kuzey Kıbrıs’ta en çok villanın ve kaliteli konutun bulunduğu kentsel alandan. Haliyle, villa şöminelerinin bacalarından tüten dumanları da fakirlikle değil ‘keyif’ ile açıklayabiliriz.
Odun sobası kullanımının elbette ki ekonomik boyutları da var; yüksek elektrik maliyetinden dolayı çok sayıda konut sahibi klimayı terkedip odun sobası kullanmaya başladı. Geceleri sokakta veya kapı pencere aralıklarından eve de girip ciğerimize dolan dumandan anlıyoruz ki sobalarda sadece odun kullanılmıyor. Burnumuza plastik, boya ve başka kimyasalların kokuları da geliyor. Bunun sağlık aşısından tehlikelerini anlatmaya gerek yok.
Bir zamanlar nüfusun az olduğu kentlerimizde 3-5 şömine-soba çok sorun değildi belki. Ama bugün sorun ortada, kış aylarında ciddi bir hava kirliliği yaşıyoruz.
İlk görev gazetecilerin
Hava kirliliği sorunu artık çok ciddi şekilde gündeme gelmeli. İlk görev, konunun boyutlarını, önemini, dünyada benzer uygulamaları ve çözüm modellerini toplumun önüne taşıyacak olan gazetecilerin. İşte gazetecilerin yanıt arayacağı bazı sorular:
1. Kuzey Kıbrıs’ta hava kirliliği konusunda güvenilir bir ölçüm var mı?
2. Hava kirliliğinin yolaçacağı sağlık sorunları nelerdir?
3. Şömine ve sobalarda odun kullanımına sınırlama getirilebilir mi?
4. Dünyadaki uygulamalar nedir?
5. Yerleşim birimlerinin nüfusu ile soba kullanımı arasında bir ilişki kuruluyor mu?
6. Başka ülkelerde ekonomik durumu zayıf olan toplum kesimleri için uygulanan özel tedbirler var mı? v.s.
---------------------------------------------------------------------------------
Şömine-soba kullanımının öteki boyutu
AĞAÇ KATLİAMI
Gazetecilerin soba kullanımıyla, giderek artan ağaç katliamı arasında da bir bağlantı kurması gerekir. Yani hava kirliliğinin bedelini sadece sağlığımız değil doğa da ödüyor.
Sosyal medyada ağaç katliamı ile ilgili paylaşımlara daha sık rastlamamız tesadüf olmasa gerek. İşte facebook’taki paylaşımlardan sadece birkaçı;
Aykut Yasakçı;
Akdeniz bolgesinde 20 dk once Ortalama 60-70 yillik dev harup agacini geri zekali doga dusmanlari katletti. Sesleri duydum ama yetisip kim olduklarini goremedim. Lanet olsun sizin gibi insan musvettelerine...
Mustafa Gürsel:
ŞÖMİNE-SOBA KÜLTÜRÜNÜN AYAK İZİ... RUM TARAFINDA 50 YAŞINDA BİR ZEYTİNİ SERALARDA 3 BİN EURO'YA SATARLAR... BU TARAFTA İSE KESİP YAKARLAR... (Fotoğraftaki harnıptır ama zeytinlerin de durumu aynıdır)
Niyazi Türkseven:
Köy kenari. Kimse gormedi duymadi. Dedesi ekseydi kesmezdi. Ne de olsa Yorgo ekti. Savas sonrasi butun degerler 0 ile carpilir..