Gazete okumaya düşkün birisi olarak İstanbul’a Üniversite’ye gittiğimde Hürriyet gazetesi almaya başladık. Aman Tanrım! Kıbrısta’ki gazete haberlerinde olmayan her türlü iğrenç olaylar 1.sayfadan veriliyordu. “Kardeşini, kızını iğfal etmiş babalar”, “Sevgilisinin seks organını parçalayanlar” “çocuklarla, hayvanlarla seks ilişkileri” “Cinsel organını teşhir eden erkek sapıklar” “Çocuğunu döve döve öldürenler, “Doğurup Cami avlusuna bırakanlar” “Eşcinsel ilişkide olduklarını ezerek, yakarak öldürenler” “ erkekleri çelmek ve evlenmek için kadınların büyü ve yalan entrikaları” v.s..
Hırsızlık, vurgun, sahtelik, yalancılık 2.derece kötülük kalır gibiydi. Ablamın oğlu, iyi bir komşu ailenin kızı Ayşenur ile arkadaştı. Annem, bir gelişinde yeğenime “Büyüyünce Ayşenur’u sana alalım” dediğinde; “Yok, beni öldürebilir, zehir içirtebilir gazetede görüyorum” demişti.
Tabii, bir süre sonra Hürriyet’i bırakıp Cumhuriyet gazetesi almaya başladık. Çünkü, bu tip iğrenç, korkunç haberleri hiç olmazsa daha az ve arka sayfalarda verirdi.
Bu anıları yazarken, Türkiye’de tanıdığım mükemmel, terbiyeli, değerli insanları tenzih ederim. İğrenç olaylar belki o nüfusun azınlık bir oranını kapsıyordu, çoğunluk asla değildi ama bir ülkenin gazete manşetlerinde bu tip haberleri vermek hiç de iyi bir tutum ve gazetecilik değildir. Bence Kıbrıs’taki gazeteler de bu tip haberleri vermemelidir. Bazan bu gibi haberler, detaylar bazı insanların aklını çelebilir, yol gösterici olabilir..
Kıbrıs’ın tarihine baktığınızda, sözünü ettiğimiz olaylar parmakla gösterlirdi. Dr.Behiç karısını kıskanarak öldürmüş, İngiliz hükümeti tarafından asılmıştı. Eşcinsel insanlar bilinir, incitilmezdi. İlişkide oldukları tarafından öldürüldüğü halde normal cinayet gibi sözedilir, gazetelerimiz de öyle yazardı. Uyuşturucu kullananlar, gazetelere manşet olmazdı.
Kıbrıs ikiye bölündükten sonra ve TC’li nüfus zamanla yerli Kıbrıslıların 3 katı olunca, oradaki bütün hastalıkların buraya gelmesi ve her gün artan şiddet ve yüzkızartıcı olaylar yaşanması, mahkemelerin polisin bu tip vakalarla zaman harcaması ve hapishanelerin dolup taşması normal bir sonuçtur. Öyle bir Yurttaşlık yasası yapmışlar ki vatandaşlıktan atılamıyor..Yurttaş olmayanlar dahi sınır dışı edilemiyor. Gazetelerimiz de hergün bu haberleri verip duruyor..
Hükümet ve Meclis’in bu tip suçlar işleyenlere karşı çok sıkı koşullar getirmesi ve ülkede, hapiste dahi olsa yaşamasına fırsat verilmemesi gerekir diye düşünürüm.