Gece Kulübü Sahibinin Söz Hakkı

İbrahim Özejder

 

• Feminist Atölye, Yenidüzen’in gece kulübü sahibiyle yaptığı röportajı eleştirdi,  “seks köleliğinin meşrulaştırılması”na hizmet edeceği uyarısını yaptı

• Herhangi bir kişi ya da toplum kesiminin söz hakkı olamayacağını ileri sürmek, düşünce, ifade, basın özgürlüğü gibi anayasal haklara aykırı olduğu gibi, hak haberciliğinin ilkelerine de aykırıdır

Feminist Atölye, “HER ŞEYİN ARKASINDA DEVLET VAR” başlığıyla, Yenidüzen’de 23.09.2014 tarihinde yayınlanan röportaja yönelik bazı eleştiriler içeren bir mektup gönderdi. Mektubu aynen altta yayınlıyoruz.

Eleştirilerle ilgili tartışmaya geçmeden önce, Feminist Atölye’nin mektubunun, sadece Yenidüzen değil, haber medyasının tümüne yönelik, sorumlu – etik gazetecilik açısından, önemli uyarılar içerdiğini saptamak gerekir. Mektupta, yayınların “Seks köleleliğinin toplum gözünde normalleştirilmesine alt yapı…” hazırlayabileceği uyarısı yapılıyor.

Çok doğru… medyamızda son günlerde gece kulüpleri ve seks işçiliği ile ilgili yayınlanan bazı haber ve yorumlar, uyarının ne kadar haklı olduğunun somut örnekleridir. Sözde gece kulübü dünyasını eleştiren ama çıplak kadın fotoğraflarıyla birlikte yayınlanan, loş ışıklardan, farklı ücretlendirmelerden bahseden, kulüp hayatının ayrıntılarına giren haber ve yorumlar, tam da söylendiği gibi seks köleliğini normalleştiriyor, cazip hale getiriyor. Feminist Atölye’nin  uyarısı haklı…

Feminist Atölye’nin mektubunda Yenidüzen’deki röportaj, ‘seks köleliği konusunda okura yanlış bilgi aktardığı’, ‘ihlallerin faili olan taraflardan birine mikrofon uzattığı’,  ‘meselenin gerçek mağduruna söz verilmediği’, ‘yanlış bilgiler içerdiği’, ‘patronları mazlum ilan ettiği’ gibi gerekçelerle eleştiriliyor.

Meltem Sonay ve Mert Özdağ’ın, bir gece kulübü sahibi ile yaptığı söyleşiyi, eleştirilere dayanarak inceleyelim.

İyi gazetecilik

Gece kulüpleri gündemimizden çıkmıyor. Konu, geçen haftalardaki cinayetle birlikte, daha yoğun şekilde medyada yer alıyor. Olaylar, polis, yetkili, ilgili açıklamaları, eleştiriler, görüşler bol bol medyada yer alıyor. Gece kulübü veya seks işçiliği dünyasının gizli, kontrolsüz, içinde suç ve hak ihlali barındıran bir dünya olduğunu da biliyoruz.

İşte bu gizliliği biraz aralaması ve bilinen yanında bilinmeyenleri de kamuoyuna aktarması açısından Yenidüzen’in röportajı bir “iyi gazetecilik” örneğidir. Olay-polis-demeç-açıklama kısır döngüsününün ötesine geçerek, ‘gece kulübü’ gündemine yeni bilgiler ve unsurlar kattıkları için muhabirleri tekdir etmek gerekir. Kapalı kapılar, hak ihlallerine daha çok zemin hazırlar. Özne patron olsa da kapıları aralayan bu röportajın, gece kulübü dünyasının denetimsizliğinin ve hak ihlallerinin önüne geçilmesi çabalarına bir katkı olduğunu söyleyebiliriz.

Elbette ki ‘iyi gazetecilik’, otomatik olarak hak odaklı habercilik anlamına gelmez. Mesela haber, eleştirildiği gibi seks köleliğini normalleştiririci bir nitelik taşıyabilir.

Röportajı, Feminist Atölye’nin eleştirilerine dayanarak inceleyelim…

Patronun söz hakkı

Feminist Atölye Yenidüzen’i, bir gece kulübü sahibine ‘mikrofon uzatmak’la eleştiriyor. Eğer kastedilen, ‘gece kulübü sahiplerine mikrofon uzatılmamalıdır’ ise bunu savunamayız. Herhangi bir kişi ya da toplum kesiminin söz hakkı olamayacağını ileri sürmek, düşünce, ifade, basın özgürlüğü gibi anayasal haklara aykırı olduğu gibi, hak haberciliğinin ilkelerine de aykırıdır. Hak haberciliği, bazı kişi ve kesimlere mikrofon uzatılamayacağı gibi ‘steril’ bir yayıncılığı öngörmez.

Mağdurun söz hakkı

Patronun söz hakkı var ama hak haberciliği açısından tabii ki öncelik mağdurundur, güçsüzündür. Feminist atölye mağdura, yani köle gibi çalıştırılan seks işçilerine ‘söz verilmesi gerekir’ derken haklıdır. Yenidüzen dahil medyamızın’ bu kesimin sesini yansıtabildiğini pek söyleyemeyiz. Ancak, ‘kölelik’ koşullarının bu insanlara ulaşabilmeyi ne kadar zorlaştırdığını da tahmin edebiliyoruz.

Yine de şunu söyleyebiliriz: zor olsa da gerek Yenidüzen gerekse hak haberciliğini ilke edinen medyanın önünde artık, ‘seks işçilerinin sesini doğrudan yansıtmak’ gibi bir görev var.

Yanlış bilgiler içermek

Eleştirilerden biri de röportajın yanlış bilgiler içerdiği ile ilgiliydi. Röportaj, bir gece kulübü sahibinin anlattıklarına dayalı olarak kurgulandı. Patronun verdiği bilgiler, çok sayıda yanlışlık içerebilir. Röportaj yapılanın sözlerinde eğer bir suç unsuru veya etik ihlal yoksa, gazeteci konuşanın sözlerini değiştiremez ve sansürleyemez. Görüşme yapılan kişinin, “benim sözlerim sansürlendi, çarpıtıldı” demesi bir gazeteci için en büyük utançlardan birisidir.

Anladığımız kadarıyla patron bir sürü yanlış bilgi veriyor.  Muhabir doğru bilgileri bulana kadar röportajı bekletsin mi? Haber ve röportajlar, her şeyin doğrusunu öğrenene kadar bekletilmek zorunda kalınsaydı, gazeteciliğin anlamı kalmazdı.

Peki okurlar, yanlış bilgilerin doğrusunu nasıl öğrenecek? Bu bir yandan başka haber ve röportajlar yaparak muhabirin, öte yandan meydanı boş bırakmayarak, hak savunucusu kamuoyunun görevidir.

Seks köleliğini normalleştirmek

Patron yanlış bilgiler veriyor, kendini mağdur gösteriyor, bütün suçu devlete atıyor v.s. Öte yandan muhabirler de (bize göre önemli) bazı soruları sormamış olabilir. Ancak, bir haber veya röportajdan, herkesin görüşlerini yansıtmasını, bütün soruları yanıtlamasını bekleyemeyiz. Özellikle röportajlar, tek kişiyle görüşmeye dayanır ve fazla farklı görüş katamazsınız.

Yenidüzen’in gece kulüpleri ve seks işçiliği ile ilgili yayın pratiğinin bütününe  baktığımızda, ‘seks köleliğini normalleştirdiği’ni iddia edemeyiz. Tabii ki sadece haber listesinin bütünü değil, tek başına bir haber veya röportaj da benzer ‘normalleştirme’ niteliği taşımamalı.

Yenidüzen’de yayınlanan röportajda, gece kulübü sahibi, ‘fuhuş tüm dünyada var’, ‘kızlar bilinçli olarak gelir’, ‘burda kraliçe gibidirler’ ve benzeri sözler sarfediyor. Sorumuz şu: bu tür sözler röportajı, seks köleliğini normalleştirici veya fuhuşu teşvik edici bir niteliğe sokar mı?

Soruya bir çırpıda kolayca cevap vermek kolay değil. Öncelikle yukarıda örneklerini verdiğimiz türde veya Yenidüzen’in röportajında kullanılan türde ifadeler “hiçbir zaman medyada yer almamalıdır” diyemeyiz. Bu, özgürlüklere aykırı olduğu gibi, bizi ‘izole’ bir haberciliğe iter ve toplumun gündeminden koparır.

Bahsettiğimiz sözlerin etkisi görecelidir. Yani, yazının öteki unsurlarıyla birlikte ele alınırsa ancak nasıl bir etkiye yolaçacağı tahmin edilebilir. Mesela röportajda seks işçiliğinin nasıl yapıldığı ayrıntılı anlatılsaydı, müşterilerin ‘memnuniyet’ ifadelerine yer verilseydi, gece kulübü hayatı ‘loş ışıklar altında sizi romantik müziklerle karşılarlar’ gibi edebi kelimelerle estetize edilseydi, sayfanın köşesine çıplak bir kadın fotoğrafı yerleştirilseydi, örnek verdiğimiz ifadeler tabii ki kaygılandığımız etkilere yolaçardı. Elbette sözkonusu nitelikteki bir röportaj veya haberin yayınlanmasını savunamayız.

Sonuç

Kanımca Yenidüzen’deki röportajın bütününü gözönüne aldığımızda, seks köleliğini normalleştirici veya fuhuşu teşvik edici bir nitelik taşıdığını söyleyemeyiz. Tabii ki eksiklikler var ama bu da habercilikte doğaldır ve giderilmesinin yolu ‘haber takibi’dir. Nitekim Yenidüzen, röportajın yayınlandığı 23 Eylül’ü takibeden sayılarında başka haber ve röportajlara yer vererek, okuru bütünsel bilgilendirme çabası içine girmiştir.

Öte yandan, Feminist Atölye’nin eleştiri ve uyarısının “çok değerli” olduğunu ve medyanın da bu uyarıyı “çok iyi değerlendirmesi” gerektiğini tekrar vurgulamak gerekir.

 

----------------------------------------------------

Yenidüzen Gazetesi Okur Temsilcisine,

Bugün Yenidüzen gazetesinde gece kulüpleriyle ilgili çıkan röportaja yönelik Feminist Atölye olarak mektup yazma ihtiyacı hissettik. Basın emekçilerinin yoğun çalışma tempolarıyla ortaya çıkardığı haberler ve emek bizler için muhakkak ki değerlidir. Fakat bizi özellikle “Her şeyin Arkasında Devlet Var” başlıklı röportaja dair ciddi şekilde rahatsız eden noktalardan yola çıkarak kaleme aldığımız mektubumuzu okur temsilcisine gönderiyoruz. Yenidüzen ilke ve değerleri açısından barış ve insan hakları odaklı gazetecilik anlayışını benimsemiş bir  gazetedir. Fakat gece kulüpleriyle ilgili çıkan röportajın yapılması ve yayınlanması  bizleri şaşırtmış ve üzmüştür.

Ülkemizin en ciddi sorunları arasında yer alan ‘’Gece Kulüpleri’’ meselesi yıllardır bizim üzerine söz söylediğimiz bir mevzudur ve dikkat çektiğimiz en önemli noktalardan bazıları da gece kulüplerinde hak ihlalleri oduğu, ‘seks köleliğinin’ yapıldığı, zorla çalıştırılma koşullarının mevcut olduğu, bu mekanlarda  beden ve emek sömürüsünün yapıldığıdır. Bunun yanı sıra çalışma koşullarının insanı olmadığına ve buralarda cinsel,fiziksel,ekonomik ve psikolojik şiddetin varlığına dikkat  çektik. Fakat bu mektubu yazmamızın sebebi olan 23.09.2014 tarihinde gazetenizde yayınlanan gece kulübü sahibiyle yapılan röportaj bunların tam zıttı yöndedir ve kamuya yanlış bilgi aktarılmasından dolayı bizi endişelendirmektedir. İnsan hakları odaklı gazetecilik değerlerine sahip olan Yenidüzen gazetesinde, muhakkak ki gazetecilerin görevi toplumu bilgilendirmektir. Fakat toplumu bilgilendirmek hak ihlalleri olan bir konuda ihlalin faili olan taraflardan birine mikrofon uzatmak değil, meselenin gerçek mağduruna söz verilmeyi gerektirir. Ortada ciddi ve travmatik hak ihlalleri söz konusudur. Faili gece kulüpleri sahipleri ve devlettir. Gece kulüpleri sahiplerine mikrofon uzatmak pek tabii kulüp sahiplerinin sanki mazlum olmuşcasına veya ‘’kurtarıcı’’ rolünde kendilerini lanse etmelerine mahal vermektedir. Seks köleleliğini toplum gözünde normalleştirilmesine alt yapı hazırlayabilecek bu tarz röportajların gece kulüpleri sahipleriyle değil, gerçek mağdur olan ve konsomatris adı altında zorla çalıştırılan kadınlarla yapılması hak odaklı gazetecilik ve yurttaş gazeteciliğinin değerinin artmasına da olanak sağlayacaktır.

Pasaport konusunda verilen beyan son derece yanlış ve doğruyu içermemektedir. Devletin “koruma” gerekçesiyle kişilerin seyahat özgürlüğü belgesi olan pasaportları alması (el koyulması) zorla tutulmanın bir göstergesidir. ‘’ Pasaportu veremem kıza, müşteriyle gider, evlenir’’ sözü aslında burada eril bir zihniyeti varlığına ve kulüp sahiplerinin çalışan kadınları aslında kendi mülkiyetinde gördüğünün beyanıdır. ‘’ Kızlar genelde bilinçli olarak gelir. Bilinçsiz gelen çok az ama maalesef var’’ sözü ise bilinçsiz getirilerek zorla alı konulan, seks kölesi yapılan ve bilinçli olanların ise pasaportlarına el konularak köleleştirmeyi işaret etmektedir. Bu noktada ülkemizde dönen köleliğin sorumlularından birinin devlet olduğu su götürmez bir gerçektir,  ama devlet bunu gece kulüpleri sahipleriyle ortaklaşa yapmaktadır. Oysa yapılan röportajda Gece Kulübü sahipleri aklanmakta ve adeta “gariban” gibi resmedilmektedir. Bu röportajla, seks köleliğini meşrulaştırmanın yanında hak ihlallerine dikkat çekilmemekte,  gece kulüpleri sahiplerinin de toplum vicdanında kendilerini mazlum ilan edip aklamalarına mahal vermektedir. Kendi sorumluluklarından kaçarak sürekli devlete yüklenmeleri bundandır. Hak odaklı gazetecilik anlayışı olan Yenidüzen gazetesinin bu yanlışı devam ettirmeyeceğine olan inancımızı yineleriz.

İyi çalışmalar.

Feminist Atölye