Güzelyurt bölgesindeki Doğancı köyünde zeytin üreticisi olan Hasan Nurdal, bu yıl zeytinlerin güzel olduğunu ifade ederek, “Damla sulamayı, gübrelemeyi iyi yaptık. Ürünler güzel oldu ama arayan soran yok. Elimde 30 ton zeytin var. Satışlar nasıl olacak bilmiyoruz. Tünelin ucu yine karanlık gibi. Zeytin güzel iş ama değerini bilen yok…” şeklinde konuştu.
Tarım Bakanlığı’nın zeytin üreticisini yalnız bıraktığını da savunan Nurdal, “Çoğu üretici zeytinlerini sökmeye başladı. Ben de zeytinlerimi sökmeyi düşünüyorum” dedi.
Yağın üreticinin elinden ucuza alındığını, parasının da geç ödendiğini söyleyen Hasan Nurdal, “Geçen yıl sattığımız yağın parasını daha alamadık. Değirmencilere işlerik… Durumumuz bu…” şeklinde konuştu.
Nurdal, Türkiye’den ithal edilen zeytinin ve zeytinyağının kalitesini de eleştirdi.
Aydınköy- Güneşköy’de üretim yapan Şenol Esnaf, bu sene rekoltenin düşük olduğunu söyledi. Esnaf, “Kuraklık, sıcaklar verimi etkiledi. Güzel bir yıl beklerdik ama olmadı…” dedi.
Ürünlerini pazarlamasında, sattıkları ürünlerin karşılığını almada sorun yaşadıklarını belirten Esnaf, “500 ağacım var, 500’ünü de sökmeyi düşünürüm. Türkiye’den gelen su Güzelyurt’a verilse narenciyeye döneceğim ama şu an kullandığımız suyun tuz oranıyla narenciyeye dönmek mümkün değil” şeklinde konuştu.
Lefkeli üretici Hasan Altan Öksüz, bölgedeki zeytin rekoltesinin yüksek, fiyatlarınsa yine düşük olduğunu söyledi.
“Birkaç değirmencinin inisiyatifine kaldık” diyen Öksüz, her yıl yaklaşık 40 tonun üzerinde zeytin topladığını belirtti.
Zeytinin üreticiye para kazandırmadığını söyleyen Öksüz, “50 yaşındayım, zeytinden kar edenini, araba alanını, çocuk okutanını duymadım. Madem bu işten para kazanmayacağız devlet bizi ağaçlarımızı sökmeye teşvik etsin” şeklinde konuştu.
Zeytinin girdi ve hasat maliyetlerinin yüksek olduğunu da belirten Öksüz, “Sektör yanlış insanların elinde” dedi.
Rekoltenin fazla olmasının üreticiye dert olduğunu da kaydeden Hasan Altan Öksüz, “Zeytin fazla olmasa zarar etmeyecektik, olanı satacak, işçiyi ödeyecektik…Fazla olunca para değirmenciye gidiyor. Yağı çıkaracağız ucuza alırlar diye depolara koyup 2 yıl bekleteceğiz, günün sonunda eski diye yarı fiyatına yine değirmenciye vereceğiz. Başka ülkede zeytin altınken bizim ülke değersiz bir ürün…Zeytinin bu ülkede geleceği yok” ifadelerini kullandı.
İskeleli-Karpazlı üreticiler Büyükkonuk’taki kooperatiften umutlu… “Bir nebze olsun rahatladık…”
Büyükkonuk Zeytin Üreticileri Tarım Kooperatifi Başkanı Mustafa Hasek de TAK’a açıklamalarda bulunarak hem kooperatifin çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi hem de sezonu değerlendirdi.
Hasek,“Bu sene bölgedeki verim ne çok iyi ne de çok kötü” dedi.
Uzun çalışmalar sonucu 2017’de Büyükkonuk’ta kurdukları kooperatifin 170 civarında üyesi olduğunu, 260 bin Euro’luk Avrupa Birliği projesini yürüttüklerini belirten Hasek, bu kapsamda zeytin toplama, seçme aletleri, zeytinyağı depolama tankları alarak üreticinin kullanımına verdiklerini söyledi.
Üyeden aldıkları zeytinleri Avrupa standartlarında yağa çevirdiklerini de belirten Hasek, 2019’da 27 ton, 2020’da yaklaşık 40 ton yağ çalıştıklarını, tamamen kooperatifin girişimleriyle yurt dışına yağ ihraç ettiklerini aktardı.
Avustralya’ya bir miktar yağı deneme amaçlı gönderdiklerini ve numunelerin çok beğenildiğini kaydeden Mustafa Hasek, “Bütün zorluklara rağmen İngiltere piyasasında olmak istiyoruz. 26 yıldan sonra Mağusa limanı mührüyle İngiltere’ye 4 bin 500 litre zeytinyağı gönderdik” dedi.
Büyükonuk Belediyesi’ne ait atıl şekildeki karkası TİKA’nın katkılarıyla bünyelerine aldıklarını, burayı paketleme, şişeleme merkezi olarak kullanacaklarını söyleyen Mustafa Hasek, makinelerin bir kısmının geldiğini, bir kısmının da geleceğini kaydetti.
Bu yıl kooperatif üyelerinden zeytinyağının kilosunu 25 TL’ye alacaklarını kaydeden Hasek, “Fiyatların yeterli olmadığını farkındayız, yükselmesi için çalışıyoruz. Yağlarımız elimizden neredeyse beleşe alınıyordu, şimdi piyasada söz sahibiyiz. Üreticinin daha güçlü olması için gece gündüz çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Mehmetçikli üretici Mehmet Baletti ise bu yıl zeytinlerinin iyi olduğunu kaydederek, “Zeytine bakan, altını süren, budayan çapasını yapan karşılığını alacak. Zeytinler yükten kırılıyor…” dedi.
En büyük sorunlarının pazarlama olduğunu ifade eden Baletti, “Büyükonuk’taki kooperatifle bir nebze olsun rahatlama sağlandı ama yeterli değil. Geçen seneden elimde kalan bin litre yağı daha bu sene satabildim…” şeklinde konuştu.
Kaplıcalı Metin Birinci ise, hem zeytin hem de harnup üretimi yaptığını kaydederek, “Zeytini sinek vurdu, harnuplar da farelere teslim” dedi.
Zeytin gibi harnubun da milli servet olduğunu kaydeden Birinci, Tarım Bakanlığı’nın kuru tarıma verdiği teşviki harnup ve zeytin üreticisine de vermesini istedi.
“Tarlama damla sulama sistemi ve güneş enerjisi kurmak istiyorum ama imkanım yok” diyen Birinci, “Taşıma su ile ağaç suluyorum. Girdi maliyetleri yüksek, bizim ürünlerin fiyatı düşük. Zeytinyağının fiyatı Ayçiçeğin fiyatına denk. Bazen daha bile altında…” dedi.
Pazarlama sorunlarını Büyükkonuk’ta kurulan kooperatifle gidermeye çalıştıklarını ifade eden Birinci, “Çakıstes ve karayağımızı pazarlamaya çalışıyoruz. İyi bir yoldayız. İnşallah bu şekilde devam edebiliriz” şeklinde konuştu.
Zeytinyağı Fabrikası olanların da sorunu pazar… “Sektöre destek şart”
Akçay’da faaliyet gösteren Aydın Zeytinyağı Fabrikası’nın Direktörü Durmuş Aydın, bu yıl özellikle ülkenin batısında zeytin rekoltesinin fazla olduğunu kaydederek, “Ağaçlar yüklü. Yılbaşına kadar hem sofralık zeytinde hem zeytinyağında iyi bir verim alınacak. Hükümetin bir çalışma yapması lazım. En büyük sorunumuz pazarlama. Tarımın, teşvik ve organize edilmesi şart” dedi.
Pandemi sürecinde ülkeye turist de öğrenci de gelmediğini, bunun iç piyasadaki tüketim dengelerini değiştirdiğini, pazar sorunu yarattığını kaydeden Aydın “Pandemi öncesinde ürünlerimiz bize yetmezken, pandemide ürün elimizde kaldı, stoklar şişti…Üreticinin gündeminde zeytinlerini sökme var… Bunun önlenmesi lazım. O kadar güzel, modern bahçeler var ki… sektöre destek şart” şeklinde konuştu.
Zeytinyağının tonuna 5 bin TL verilen ihracat teşvik uygulamasının fazla duyurulmadığını da savunan Aydın, bu gibi teşviklerin erken açıklanmasının, işletmelerin gerekli önlemleri alması ve zeytinyağının uygun şartlarda depolanması için önemli olduğunu belirtti.
Aydın, “Yatak altlarında, depolarda ne kadar yağ olduğunu kestirmek mümkün değil ama herkesin elinden yağ var. Firma sahipleri önünü göremediği, devlet güvencesi hissedemediği için üreticiden ürün alamıyor. Üretici de ürünü uygun şekilde stoklamadığından kalite düşüyor” dedi.
“Piyasada çok kötü kalitede yağlar var”
Sütlüce’deki Agrolea Zeytinyağı Fabrikası Direktörü Hüseyin Bıyıkoğlu, bu yıl Mesarya’da durumun kötü olduğunu belirterek, “Zeytin geçtiğimiz yıla göre daha az. Ağaçlarına bakan, sulayan, budayan, gübreleyen üretici ürün alacak ama dağdaki, ovadaki bakımsız zeytinler bu sene boş. Kuraklık nedeniyle bakımsız zeytinlerde yok senesi 2’ye çıktı” dedi.
Şu sıralar, vatandaşların gemlik ve yabancı cins zeytinleri topladığını ifade eden Bıyıkoğlu, yerli zeytinin yağ hasadına daha zaman olduğunu söyledi. Halk arasında “yağlık zeytin” olarak bilinen koroneiki zeytin cinsinin Aralık civarında toplanacağını kaydeden Bıyıkoğlu, bu türün Güney Kıbrıs’ta çok olduğunu, ülkedeyse yeni yeni ekilmeye başladığını aktardı.
Zeytinyağı konusunda da açıklamada bulunan Hüseyin Bıyıkoğlu, özellikle marketlerde ‘üstün kalite’ diye satılan zeytinyağlarının öyle olmadığını, genellikle etiketlerin ürün içeriğini yansıtmadığını söyledi.
Bu konudaki denetimin şart olduğunu ama denetimleri sadece yasayla yapmanın mümkün olmadığını ifade eden Bıyıkoğlu, “Piyasada çok kötü kalitede yağlar var. Laboratuvarlardaki test imkanlarının geliştirilmesi lazım. Sadece zeytinyağındaki asidi ölçmek yeterli değil” şeklinde konuştu.
“Eldeki yağlar Tarım Bakanlığı’nın girişimiyle Türkiye’ye gönderilmeseydi bu sene hasat yapılamayacaktı”
Mehmetçik Zeytinyağı Fabrikası Direktörü Tevfik Kırımlı, “Karpaz bölgesinde rekolte geçtiğimiz yıla göre daha düşük” açıklamasında bulundu.
Pandemi nedeniyle ellerinde kalan iki yıllık zeytinyağının Tarım Bakanlığı’nın girişimleriyle Türkiye’ye gönderildiğini belirten Kırımlı, “Bu güzel bir destek oldu. Bu destek olmasa insanlar bu sene zeytin hasadı yapamayacak, zeytinlerin yüzde 80’i dalında kalacaktı. Teşvikle üretici de fabrika sahipleri de rahatladı” şeklinde konuştu.
Tevfik Kırımlı, zeytinyağında hile yapıldığını, merdiven altı dolum yapanlara, zeytinyağı adı altında başka karışım satanlara cezai yaptırım getirilmesi için gereğinin yapılmasını, bu alanla ilgili yasal düzenlemenin güncellenerek yürürlüğe girmesini istedi.
Haber: Rahme Çiftçioğlu - Fotoğraf: Erol Uysal (TAK)