Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili ve Genel Sekreteri Asım Akansoy, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na akaryakıt temini ihaleleri konusunda, hükümetin önceliğinin, ülkenin karanlıkta kalıp kalmamasından çok; hangi şirkete peşkeş çekileceği noktasına olduğunu ifade etti, bu durumu “utanç verici” olarak niteledi.
“Yeni çıkılan ihalede, yakıtın kalitesini garanti altına alacak evraklar çıkartıldı”
Yazılı bir açıklama yapan Akansoy, bir önceki ihalenin, 45 Dolar’a İÇKALE isimli şirkete verildiğini ancak Başbakan olarak görevlendirilen Ünal Üstel’in “vicdani gerekçelerle” ihaleyi iptal ettiğini anımsattı, yeni çıkılan ihalede, tedarikini ve kalitesini garanti altına alınmasında hayati öneme sahip evrakların, ihale şartnamelerinde çıkartıldığına dikkat çekti:
“İhalenin idari ve teknik şartnamelerinden; opsiyon belgesi, gemi opsiyon belgesi, gemide yakıt tahliyesi için mutlaka olması gereken özellikler, gemi sözleşmesi, geminin 20 yaşından büyük olmaması gibi kuralların hepsi kaldırılmıştır.”
“KIB-TEK’in uğradığı yaklaşık 300 milyon TL’lik zarar, halkın cebinden çıkacak”
Sonuç olarak ihalenin zamanında sonuçlandırılmamasının, KIB-TEK’e 300 milyon TL’ye yakın bir zarara yol açtığını ifade eden Akansoy, bu zararın halkın cebinden çıktığını vurguladı.
“İhale süreçleri siyasi müdahalelere maruz bırakılmıştır”
“İhale süreçleri siyasi müdahalelere maruz bırakılmıştır” diyen Akansoy “Gerek ihale açılırken ki sürece, gerek ihale iptal sürecine şaibenin karıştığı, ihale şartnamelerinde yapılan değişiklikler ile gelecek olan yakıtın tedarikinde sıkıntılar yaşanacağı aşikârdır” ifadelerini kullandı.
“Önceliğin ülkenin karanlıkta kalması değil; hangi şirkete peşkeş çekileceği olması utanç verici”
Akansoy son olarak, “Hükümetin önceliğinin ülkenin karanlıkta kalıp kalmamasından çok hangi şirketin ihaleyi kazanacağının olması ya da diğer bir deyişle hangi şirkete peşkeş çekileceğinin olması ise utanç vericidir” dedi.
Asım Akansoy, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Son iki yıldır uzun tartışmalara konu olan KIBTEK akaryakıt temin ve taşımacılık ihalesi; KIBTEK’in bir yıl boyunca elektrik üretmek için ihtiyacı olan akaryakıt alımını içermektedir. Yıl boyunca KIBTEK tarafından 150 milyon dolarlık ödeme yapılmasını öngören ihale ülkenin en büyük ihalesidir.
2015 yılından itibaren 6 yıl boyunca, 20/2016 sayılı Kamu İhale Yasası’na uygun bir şekilde, Merkezi İhale Komisyonu üzerinden yapılan ihalelerle, yakıt taşımacılığı 32-38 dolar arasında sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
Her yıl, bir önceki yılın ihalesinin bitiş tarihine yakın bir zamanda açılması gereken ihale süreci, Arıklı döneminde TPIC denilen şirketten doğrudan alım yapılmak istenmesi gerekçesi ile iptal edilmiş ve 2021 yılı içerisinde ilgili şirketten doğrudan alım sureti ile akaryakıt getirtilmiştir. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yaz aylarında, ilgili şirket yakıt ve gemi bulmakta zorlanmış ve ülke karanlığa gömülmüş, asfalt tankerlerinin içerisinde ülkeye akaryakıt getirtilmiş ve gelen akaryakıtın kalitesi elektrik santrallerimize zarar verecek boyuta ulaşmış ve bu durum Kıbrıs Türk Makine Mühendisleri Odası’nın raporlarına kadar yansımıştır.
Arıklı dönemindeki ihalesiz akaryakıt alımlarının yaşattığı maddi zararlar ve yasal süreçlerin ihlal edilmesi; o dönem için hazırlanan Sayıştay raporuna girmiş, raporda suç unsuru teşkil eden bulgular tespit edilmiş ve ilgili dosya, Başsavcılığa gönderilmiştir.
23 Ocak seçimleri sonrasında Olgun Amcaoğlu’nun bakanlığı döneminde ihale kararı alınmış, lakin kabine değişikliği sonrasında görevi devralan Sunat Atun’un ilk icraatı ihaleyi kararını uygulamayıp TPIC denilen şirketten doğrudan alım yapmak için Bakanlar Kurulu’ndan bir yasa gücünde kararname geçirtmek olmuştur.
Ana muhalefet olarak yaptığımız uyarılara rağmen, Atun bu kararında ısrarlı olmuş; sonunda ise TPIC yakıt ve gemi bulamamış, ülke akaryakıt olmaması nedeni ile geçtiğimiz Temmuz ayında karanlığa gömülmüştür.
Bunun üzerine ihalesiz, fahiş fiyattan, adrese teslim ve şaibeli bir şekilde akaryakıt alımları başlamış ve KIBTEK doğrudan yüz milyonlarca liralık zarara uğratılmıştır.
İhaleye çıkılmış olsa 650 dolar civarında alınacak olan akaryakıt için; ihaleye çıkılmadan 1350 dolarlık ödeme yapılmış, 6000 ton üzeri akaryakıt alımı bu şekilde gerçekleştirilmiştir.
Sonrasında iki firmadan taşımacılık için 150 dolara taşımacılık yaptırılmıştır.
Daha sonra İçkale isimli firmadan, adrese teslim bir şekilde, 75 dolar taşımacılık fiyatı ile 60’000 ton doğrudan alım için sözleşme imzalanmıştır ve hala daha bu fiyattan alım yapılmaktadır.
Gelen akaryakıtlara yapılan analiz sonuçları kamuoyu ile hiçbir şekilde paylaşılmamıştır.
Sadece ihaleye çıkılmayıp doğrudan alımlar için fazladan ödenecek olan ve belli başlı firmaların kasasına girecek olan rakam 150 milyon Türk Lirası’nın üzerindedir.
Akaryakıt olmadığı gerekçesi ile, AKSA’dan planlananın üzerinde bir alım gerçekleştirilmiş ve elektrik üretimi için fazladan para ödenmiştir.
TC’den geçtiğimiz aylarda gelen 50MW’lık ve EURODİZEL ile çalışan, çok yüksek yakıt maliyeti olan santraller bu sürede kesintisiz kullanılmak zorunda kalınmış ve ek bir mali külfet oluşturmuştur.
Yakıt yetersizliğinden dolayı, Güneyden 15 milyon KWS elektrik alınmış ve yaklaşık olarak 4,5 milyon dolar fazladan para ödenmek zorunda kalınmıştır.
Bu dönem içerisinde ödenmesi gereken bu rakamlar için borçlanılmak zorunda kalınmış ve borç faizleri de kurumun zarar etmesine neden olmuştur.
İhaleler ile yakıt alımı yapılırken en yüksek rakam 38 dolar olmuşken, açılan son ihalede 34 dolar olan ihale rayiç bedeli yayınlanan, iki zeyilname ile ilk önce 47 dolara daha sonra ise 61.25 dolara çıkartılmıştır. Taşımacılık fiyatının ihaledeki rayiç bedelinin yükseltilmesi uzmanların araştırmasına göre yapılmamış, siyasi müdahaleler ile yapılmıştır.
Merkezi İhale Komisyonu’na göre ihaleye geçerli olarak 4 teklif gelmiş ve bu teklifler 19-45 dolar arasında yer almıştır. Merkezi İhale Komisyonu ihale için kesin kararını yayınlamış ve ikinci en düşük fiyat teklifi veren firma olan İÇKALE firmasına ihaleyi bağlama kararı almıştır.
Başbakan Üstel ise bu kararın arkasından vicdani gerekçeler ile ihaleyi iptal ettiğini söylemiştir. Ancak, yeni açılan ihaledeki idari ve teknik şartnameler incelendiğinde, işin aslının vicdani olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Kamu İhale Yasası’na göre, ihale rayiç bedelinin %25 altında gelen tekliflerin ihale dışında bırakılabileceği yazmasına rağmen; takdir yetkisini MİK’e bırakmış ve istenilmesi durumunda değerlendirmeye alınabileceği yasada belirtilmiştir. Yani evrakları tamam olan ve rayiç bedelin %25 altında kalan daha düşük geçerli teklifler bir önceki ihalede değerlendirmeye alınabilecek olup, bu yapılmadan ihalenin iptali yapılmıştır.
Yeni çıkılan ihalede ise, yakıt tedarikini ve kalitesini garanti altına alınmasında hayati öneme sahip evraklar ihale şartnamelerinden çıkartılmış; “Git nerden bulursan bul, ne ile getirirsen getir” zihniyeti ile, ciddiyetsiz bir şekilde, Arıklı’nın katıldığı TV programlarında tam da işaret ettiği şekilde düzenlenmiş ve ihale dokümanları buna göre hazırlanmıştır.
İhalenin idari ve teknik şartnamelerinden: opsiyon belgesi, gemi opsiyon belgesi, gemide yakıt tahliyesi için mutlaka olması gereken özellikler, gemi sözleşmesi, geminin 20 yaşından büyük olmaması gibi kuralların hepsi kaldırılmıştır.
Bununla birlikte bir önceki iptal edilen ihaledeki atılan teklifler ile ilgili vicdani nedenlerden bahsedenler, 61.25$ olan ihale rayiç bedelini 52$’a düşürmüştür. Bu da bir önceki ihalelerdeki düşük tekliflerin %25 altında teklif atan firmalar için bir şey değişmeyeceği anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak ihalenin zamanında sonuçlandırılmaması, KIBTEK’in 300 milyon TL’ye yakın bir zarar etmesine ve bu zararın halkın cebinden çıkacak olmasına sebep olmuştur.
İhale süreçleri siyasi müdahalelere maruz bırakılmıştır. Gerek ihale açılırken ki sürece, gerek ihale iptal sürecine şaibenin karıştığı, ihale şartnamelerinde yapılan değişiklikler ile gelecek olan yakıtın tedarikinde sıkıntılar yaşanacağı aşikârdır.
Hükümetin önceliğinin ülkenin karanlıkta kalıp kalmamasından çok hangi şirketin ihaleyi kazanacağının olması ya da diğer bir deyişle hangi şirkete peşkeş çekileceğinin olması ise utanç vericidir.”