Geçişlerde cesur adımlar şart

Cenk Mutluyakalı

Maraş'ın "sefaletini" yazmıştım ya!
“Katilin cinayet mahalline geri dönmesi gibi” demiştim.
Hüzünlenmiştim.
“Ölü bir kenti andık yeniden
Yıkıntıydı burada, ölümün adı…”
Güneyde de yayınlandı bu makale, Yunancaya çevrildi.
Mağusalı, Maraşlı pek çok Kıbrıslıdan mesajlar geldi, kimi duygusal, kimi hüzünlü mesajlar.

*  *  *

Birisi de bana “Rum sevici” diye saldırmış, bildiğiniz köhneler...
Kendi çirkef yüreklerine benzeterek bu lafa alınacağımı zannediyorlar...
Seviyorum, ne olmuş?
Bu adayı seviyorum çünkü, Kıbrıs ülkesini bir bütün seviyorum.
Kıbrıs’ı nasıl seviyorsam, Kıbrıslıyı da öyle ayrımsız seviyorum.
Ne milliyetçiliğin körelttiği gözlerin hapsindeyim, ne de rantım var, savaş kurbanlarının kanıyla örtmek istediğim...

*  *  *

Gelelim sadede!
Son birkaç yıldır ekonomiye ve piyasaya en önemli katkı ‘Euro’ üzerinden güneyden akıyor.
Kimi Kıbrıslı geliyor, kimi turist…
Ekonomimize adeta “kur” yapıyorlar ve çarşıyı ayakta tutuyorlar.
Üstelik bu mali kaynak için herhangi bir hükümeti feda etmenize, irade devirmenize, elçilikte bakanlar kurulu yazmanıza gerek yok (!)
Doğrudan “çarşıya” akıyor para...
Peki buna karşılık biz ne yapıyoruz?
Her gün, onca insana, eziyet!

*  *  *

Geçişlerde iki cesur adım atılabilir.
1- Güneyde olduğu gibi, “çıkışlarda” işlem yapılmaz, böylece yığılma engellenir.
Kıbrıslı Rum memurlar gideni kaydediyor zaten, sen de geleni kaydediyorsun, yetmez mi?
Bir dünya da kamera var üstelik.

2- Sigorta istenmez!
Tek yanlı atılır bu adım, önce... Çünkü senin ekonomine akış var... Üstelik hepsi de uluslararası geçerliliği olan sigortaya sahip... Ha kaza yapar da ödemezse eğer, bir daha da izin vermezsin girişine, olur biter.
Biliyorum, belki sigorta şirketleri bu işten mağdur olacak da...
Çok daha fazla insan kazanacak.
Lefkoşa’ya iki de yeni geçiş açıldı mı, biraz daha nefes alır ekonomi...
Hele de bu zor zamanlarda...