“Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu yaratmaktır”

Gençler olarak soruyoruz! Hükümetin hasarlı okullar için altyapı eksikliklerini tamamlamasını ve yabancı uyruklu öğrencilere gereken desteğin verilmesi için daha ne kadar çağrıda bulunmamız gerekiyor?

Geçtiğimiz dönem sınavların yapılmamasıyla öğretmenlerle velileri karşı karşıya getiren hükümet yeni eğitim yılı için çalışma yapmamasından dolayı okulların ve eğitimin durumu soru işaretleri arasında bir kez daha yerini almıştır. Bloom’a göre eğitim karanlıktan aydınlığa doğru atılan adımken yine ve yeniden hükümetimiz bizleri karanlığa terk etmiştir.

Eğitim, toplumumuzun temel taşı olmasına rağmen şu anki yaşanan bu durum içler acısıdır. Daha yenile haberlere yansıyan Canbulat Özgürlük Ortaokulu’ndaki gelişmeler ve Eğitim Bakanı’nın “tavan çökmedi, sıva düştü” açıklaması bunu desteklemektedir. Yaşlanan binalar, yetersiz sınıf alanları, kalabalıklaşan sınıflar ve teknolojik eksiklikler gibi temel sorunların yanı sıra, daha da ciddi olan eğitimde fırsat eşitsizliği bizleri koca bir umutsuzluğa itmektedir.

Kontrolsüz ve denetimsiz şekilde devlet okulları ile özel okullar arasında artan bu uçurum, maddi geliri düşük olan aileleri yeterli ve kaliteli eğitim alamayacakları devlet okullarına itmektedir. Özel okullar, daha iyi fiziksel altyapı, kaliteli eğitim ve modern teknoloji ile donatılırken, devlet okullarında yaşanan yetersizlikler ise öğrencilerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine engel olmaktadır. Bağışlanan 59 milyon Euro varken, bütçe yetmezliği adı altında okullarımızın gelişimi durdurulmuş, bu ülkede siyaset hariç hiçbir şeye önem gösterilmediği gözler önüne serilmiştir.

Geçtiğimiz dönem zorlu şartlar altında çadırlarda eğitim gören öğrencilerin bu yıl hasarlı okullar için yeterli denetimin ve iyileştirmelerin yapılmaması yeni eğitim dönemi yaklaşırken velileri ve öğrencileri kaygılandırmaktadır. Okullardaki bu eksiklikler ve devlet özel arasındaki bu uçurum, tüm öğrencilere adil ve eşit bir fırsat sunmadığı sürece, toplumsal adaleti sağlamaktan uzak kalacaktır.

Fırsat eşitsizliğinin yanı sıra, nüfus politikasının eksikliği ve yabancı uyruklu öğrencilerin hız kesmeden artmasıyla hükümet yeni dönemde anadili Türkçe olmayan öğrencilere oryantasyon ve Türkçe dil eğitimi desteği sağlamamıştır. Başbakan Üstel’in “nüfusu biliyoruz ama söyleyemem” açıklaması ise bu konuya gösterdiği ciddiyetsizliği gözler önüne sermektedir. Bu durum ayrıştırıcı ve dışlayıcı bir yapıyı beslediği gibi yabancı uyruklu öğrencilerin sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerine gölge düşürmektedir.

Gençler olarak soruyoruz! Hükümetin hasarlı okullar için altyapı eksikliklerini tamamlamasını ve yabancı uyruklu öğrencilere gereken desteğin verilmesi için daha ne kadar çağrıda bulunmamız gerekiyor? Unutulmamalıdır ki, Abraham Lincoln’un da dediği gibi geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.

Arşiv Haberleri