Gelecekte Yaşamak

Eralp Adanır

Uçuk bir başlık olabilir ilk bakışta. Elbette kastedilen “uçukluk” değil; “geleceğimiz” dediğimiz ve devleti halk’ı olduğu gibi; kültürümüzü, değerlerimizi folklorumuzu, örf-adetlerimizi de teslim edeceğimiz çocuklardan bahsediyorum.

Hani gelecek onların elindedir ya, işte bundan dolayı “Gelecekte Yaşamak” da ancak onların aldıkları kültür, bilgi ve eğitimle olur diye yorumluyorum.

Bugünkü yazımız benim için “özel” olmakla birlikte aslında toplumsal ve kültürel bir yanı da vardır.

Bugün; benim için bir “ağabeyin”, toplumumuz için “futbol elçimiz” olarak isimlendirilen Mete Adanır’ın aramızdan ayrılışının 30. Yılı...

 

 

Aradan 30 yıl geçmiş, acısı bir kardeş olarak bende başka ama, “yitiriş”in toplumsal yanı ise, futbol camiamızın gururlarından biri olarak, Türkiye’deki son temsilcimiz babında gurur duyduğumuz, göğsümüzü kabartan bir yitiriliştir.

Bugün hâlâ en yakınımız Türkiye 1. ya da 2. Liglerinde (ben daha eski deyimle gidiyorum) biz Kıbrıslı Türkleri gururlandıracak bir futbolcumuzun sahada yer alamaması en büyük üzüntümüzdür.

Evet futbol evrenseldir, öyle ki tuttuğumuz Türkiye takımlarında nice yabancı futbolcular yer almakta, nice teknik direktörler takımların başında.

Ama biz küçük bir toplumuz. Bir adalıyız ve kendi insanlarımızın başarısı, bizlerin en büyük gurur kaynağı olmaya devam etmektedir. Yurtdışında hangi alanda olursa olsun bir Kıbrıslı Türk’ün başarısını sevinmezlik, takdiretmezlik yapmıyoruz. Aksine gururlanıyoruz. İşte Mete de öyle biriydi yer aldığı Altay, Konyaspor ve Samsunspor’da top koştururken. Belki söz konusu takımların taraftarı değildik ama kulağımız bir Kıbrıslı olarak her zaman o maçlarda da oldu, Mete nasıl onyadı’nın merakı içerisinde.

*  *  *

9 Ocak 2019 tarihide sevgili arkadaşım edebiyat hocası Yonca Kanı’nın davetlisi olarak Girne 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’ne gittim. Konumuz Mete idi. Çünkü Mete’ye; müfredatımızda yer alan Türkçe 6. Sınıf kitaplarında yer ayrılmış. Böylece Mete’nin sportif başarısından karakterine, insanlığına kadar bilgiler, geleceğin gençleri dediğimiz çocuklarımıza aktarılmış oluyor. Bu inanılmaz bir kültür-değer taşımasıdır. Tam da bahsettiğimiz; kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkmanın bir başka yöntemidir. Nitekim bunun geri dönüşlerini inanılmaz bir gurur duyuculuğuyla almaya başladım. Kızım da 6. Sınıf öğrencisi ve amcası Mete Adanır’ın Türkçe kitabında yer almasının gururunu elbet taşımaktadır. Sınıfındaki arkadaşlarının merakı bir daha artarak ve bir daha Mete’yi okuyarak.

19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nde beni bekleyen çok büyük bir sürpriz vardı. Hani insanın gözlerinin dolması hiçtendir misali.

 

 

İlk önce 6-A sınıfına konuk oldum. Ve bu sınıftan bir öğrencimiz Raif Denktaş, hiç kimseden fikir almadan kendi düşüncesiyle hazırladığı bu hediye; bir t-shirt üzerine basılı Mete’nin adı ve giydiği 10 numara ve köşesinde ise onun fotoğraflarından oluşturduğu bir kolaj. Tüm bunları çerçeveletmiş ve bana hediye etmiş. Müthiş duygu yüklü o anlarımı, bugün bile parmaklarım klavyede koşarken aynısını yaşamaktayım.

Ve düşündüm ki; işte bir insanın “Gelecekte Yaşaması” ancak bu şekilde olur. Evet ben; bir kardeşi olarak hayatta ve sağlıkta olduğum sürece anma gününü düzenlemeye devam edeceğim ama “yaşamak-yaşatmak”, anma günlerinden de öte birşeydir. Ve bu “yaşatmak”, çocuklarımıza öğretmekle, tanıtmakla başlar. Bundan dolayı “eğitim”; işte böylesi güçlü bir varoluş hamurudur. Bu hamura ne katarsanız o şekli alır. Kendi değerlerinizi, kütürünüzü, yaşamınızı, tarihinizi katarsanız o şekilde şekillenir ve ölümsüzleşir.

6-A sınıfının ardından salona geçip tüm 6. Sınıflarla birlikte olduk, onlara mete’yi anlattım. Onlar sordular ben cevap verdim, benimle fotoğraf çektirenler ve hatta imza alanlar oldu. Çünkü ben, onların bir “gurur kaynağının” kardeşiydim. Benimle fotoğraf çekmek aslında Mete’yle çekmek gibiydi onlar için.

Başta Eğitim Bakanlığımız nezdinde çalışan ve bu kitabı hazırlayan sevgili hocalarıma, beni bu etkinlik için davet eden sevgili Yonca Kanı’ya ve elbette ki kendi değerlerine sahip çıkan güzelim yürekli çocuklarımıza ne kadar teşekkür etsem az. Dileğim; Mete gibi nice değerlerimizin de kültür-eğitim-tarih kitaplarımızda onlarla  buluşturulması. Bunun önemini ben bir kez daha Mete’yle ilgili yaşayarak görmüş oldum...Teşekkürler...