Başbakan Ersin Tatar, New York’ta bir emrivakiyle karşılaşmak istemediklerini söyledi.
Müzakerelerin yeniden başlaması yönünde bir emrivakinin olacağı endişesi yaşadıklarını kaydeden Tatar, Guterres çerçevesinin, Kıbrıslı Türkleri 1960 öncesine götürme tehlikesi içerdiğinden bunun kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Başbakan, gelinen aşamada siyasi eşitlikten değil egemen eşitlikten bahsetmek durumunda olduklarını belitti.
Başbakan Ersin Tatar, Kıbrıs konusunda yaşanan son gelişmeleri BRT’ye değerlendirdi.
New York’ta Kıbrıs konusunda yaşanacak hareketliliğe ilişkin değerlendirmede bulunan Tatar, müzakerelerin yeniden başlatılması konusunun gündemde olduğunu ancak bunun hangi zeminde yapılacağına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti ve “bir emrivakiyle karşılaşmak istemiyoruz” dedi.
Guterres çerçevesinin kendilerini endişelendirdiğini kaydeden Tatar, “30 Haziran çerçevesi Türkiye’nin garantörlüğünü tartışma konusu yapıyor. Bizim kabul edemeyeceğimiz daha birçok şey içeriyor. Kaldı ki Rum tarafı bunun içindekileri bile kabul etmedi. Yani dönüşümlü başkanlıktan, siyasi eşitlikten kesin cevap alamadık” şeklinde konuştu.
Kıbrıslı Türk lider Akıncı’nın da bu noktada Rum lider Anastasiadis’i eleştirdiğini ifade eden Tatar, “Anastasiadis siyasi eşitliği bile kabul etmiyor. Bu noktalar görüşülsün ama kesinlikle resmi bir müzakere sürecine başlanılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz” dedi.
Maceraya gerek olmadığı yönündeki uyarısını yineleyen Tatar, “Masada nelerin konuşulacağı, nelerin verileceği hiç belli olmaz ve sizin eliniz zayıflar” şeklinde konuştu.
Guterres çerçevesinin Kıbrıs Türk halkını 1960 öncesine götüreceğini söyleyen Tatar, “1960’da kendi liderini kendin seçerdin şimdi çapraz oy verme var. Nüfus 4’te 1 noktasında kilitlenme var. Günün sonunda iki devlet de yoktur, eyaletler var” dedi.
Gelinen aşamada siyasi eşitlikten değil egemen eşitlikten bahsetmek durumunda olduklarını kaydeden Tatar, 1974'ten bu güne 45 sene geçtiğini, 45 senede Kuzey’de yapının daha da güçlendiğini vurguladı.
“Kabul edin veya etmeyin Kıbrıs’ta iki devlet vardır” diyen Tatar, “Bizim düşüncemiz bizim öngördüğümüz bu saatten sonra evet görüşme olacaksa olacak ama bu saatten sonra benim devletim yaşayacak hiçbir zaman bir eyalet olamaz” dedi.
Kıbrıslı Rumların eşitlik temelinde bir ortaklığa hazır olmadığını vurgulayan Tatar, hedeflerinin AB çatışı altında iki devlet olduğunu belirtti.
Sunulan haritada Türk tarafına yüzde 28 toprak kaldığını, bu toprağa binlerce Kıbrıslı Rum’un gelip yerleşeceğini ifade eden Tatar, “Yüzde 28 toprağın içinden de bölgeler global takas noktasında Rumlara verilecek. Global takas bizim düşündüğümüz gibi olmayacak. KKTC’nin verdiği tapular komisyonlara havale edilecek. Kullanıcı ilk söz sahibi olacak ancak ‘bıraktığın malın değeri budur, şu andakinin piyasa değeri budur’, farkı Kıbrıs Türk halkı ödeyecek. Nasıl ödeyecek?” diye sordu.
İki devlet temelindeki çözümün halkı ve ekonomiyi koruyacağını söyleyen Başbakan Tatar, bu konuda partisi ile hükümet ortağının görüşlerinin yakın olduğunu, hükümet programında da bunu ifade ettiklerini belirtti.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun federal çözüm perspektifiyle masaya oturulması, alternatiflerin de masada olması gerektiğini söylediğini kaydeden Tatar, “Alternatifler dediğim, ya AB çatısı altında iki devlet, ya kadife ayrılıkla iki devlettir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nün “garantörlükler tabu değildir” yönündeki açıklamasını çok büyük bir yanlış olduğunu beliren Başbakan, “Türkiye'yi etkin ve fiili garantörlüğü Kıbrıs Türkü için yaşamsal öneme haizdir kırmızı çizgimizdir. Türkiye de bunu söylüyor” dedi.
Kıbrıslı Türk lider Akıncı’nın ‘Kıbrıs'ta tek çözüm modeli federasyondur’ söylemine katılmadıklarını belirten Başbakan Tatar, ayrıntıların anlatılması durumunda Kıbrıs Türk halkının federasyon macerasına girmeyeceğini kaydetti.
Maraş’taki envarter çalışmaları ile ilgili soruları da yanıtlayan Başbakan, vakıf malları konusunda 1571’den günümüze güçlü belgeler olduğunun altını çizdi.
“Biraz pratik olmak lazım” diyen Tatar, “Uluslararası hukuk çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da ters düşmeyecek şekilde, Taşınmaz mal komisyonu üzerinden değerlendirilmesi ve eski yasal hak sahiplerinin başvuracağı bir mekanizmanın ve ona göre orada büyük ölçüde iade ile oranı açılması bizim politikamızdır” dedi.