Ödül AŞIK ÜLKER
Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun kendisine yönelik, Ercan Havalimanı konusunda “yanlış yaptığı ve yanlışa devam ettiği” yönündeki açıklamasına “İşimi doğru yaptığıma inanıyorum” diye yanıt verdi.
Gündemdeki konularla ilgili YeniDüzen’in sorularını yanıtlayan Dizdarlı, Ertuğruloğlu’nun kendisine yönelik açıklamalarıyla ilgili şunları söyledi:
“Ben işimi doğru yaptığıma inanıyorum. Yapmaya da aynı inaçla devam edeceğim. Ülkemizdeki her insanın bunu yapması halinde bir yere gelebiliriz. Açıkçası hiçbir tereddütüm yoktur. Sayın Ertuğruloğlu gerçektende böyle bir açıklama yapıp şahsımı hedef almışsa yine hata yapmıştır. Benim onunla kişisel problemim yoktur. Gelişmeler haklılığımı ortaya koymaktadır. Daha fazla da bu konuda konuşmaya gerek yoktur.”
Ombudsman olarak Ercan konusunda Ocak 2016’da ayrıntılı rapor yayınladıklarını, Ertuğruloğlu ve Ercan Havalimanı’nın İşletmecisi Emrullah Turanlı arasındaki şahsi ihtilafın Ombudsmanlığı ilgilendirmediğini vurgulayan Dizdarlı, “Bu aşamada konu artık başka mercilerin görev alanına girdiğinden bu konuda görüş belirtmem doğru olmaz” dedi.
Soru: Öncelikle Ombudsman’ın görevlerini özetlermisiniz? Yetkilerinizin sınırları nelerdir?
Dizdarlı: Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) anayasal bir kurumdur ve oluşması anayasanın 114’üncü maddesi tahtında olur. 3 bağımsız kurumdan biridir, bu nedenle siyasi bir görevi yoktur. 38/96 sayılı yasa uyarınca KKTC’de yürütsel ve yönetsel yetkisi olan organ, makam, kamu kurum ve kuruluşlarının, yaptıkları işlem ve eylemlerinin Anayasa’ya ve yürürlülükteki yasalara uygun olup olmadığını denetler. Başvuru olması halinde bu konuda bir rapor sunar, bu rapor KKTC Cumhuriyet Meclisi’ne, KKTC Cumhurbaşkanlığı’na ve KKTC Başbakanlığı’na verilir. Bunun dışında rapor başvuru sahibine de verildikten sonra genellikle basında yayınlanır.
“Rapor bir şekilde sonuçlanır”
Soru: Raporlar çıkıyor ama sanki devamı gelmiyor...
Dizdarlı: Öyle değil aslında. Bu süreç içerisinde rapor belirli bir kurumu ilgilendirirse, örneğin bu yerel bir belediyeyse raporumuz ilgili belediyeye gönderilir ve hatalı bir işlem yapıldıysa rapor doğrultusunda düzeltilmesi tavsiye edilir. Genellikle bazı belediyeler meclise gitmeden önce konuyu ele alıp düzeltiyorlar. Düzeltmediğini varsayalım, o zamanda bu raporlar öncelikle Mecliste Dilekçe ve Ombudsman Komitesi’ne gider. Raporun görüşüleceği gün ilgili vekiller komitede hazır bulunur . Rapora muhatap görevliler de orada olur. İlgili kurum veya kuruluşa Raporda belirtilen tavsiyeler doğrultusunda ne yaptıkları sorulur. Eğer düzeltme yapılmışsa onaylanır ve rapor genel kurula gider, düzeltilmediyse o yanlış işlemlerin, uygulamaların düzeltilmesi istenir. O aşamada rapor bir şekilde sonuçlanır.
Soru: Yüksek Yönetim Denetçisi hem başvuru kabul eder, hem de kendisi de resen bazı incelemelerde bulunabilir...
Dizdarlı: Yasanın 15’in maddesi basında çıkan haberlerle ilgili kamuyu ilgilendiren konularda Ombudsman’a resen takdir yetkisi verir ve Ombudsman da basında çıkan kamuyu ilgilendiren konularla alakalı soruşturma başlatıp rapor tanzim edebilir.
Soru: Göreve ilk geldiğinizde personel eksikliği ve bütçe sıkıntısından bahsetmiştiniz. Şu anda durum nedir? Ombudsman Yasası’nın kapsamının yeterli olmadığını ve bu konuda da bazı adımlar atacağınızı söylemiştiniz. Durum nedir?
Dizdarlı: Ekim 2015’te ilk göreve geldiğimde, o tarihte 10 denetçi kadrosunun sadece ikisi doluydu. Benim öncelikli hedefim denetçi kadrolarını doldurmaktı çünkü geçmiş yıllardan bekleyen başvurular vardı. Eylül 2016’da 7 denetçi kadrosu dolduruldu. Bunun dışında en büyük eksikliklerimizden biri binaydı. Daha önce yerimiz dördüncü katta bir apartman dairesiydi. Dairemize yakışır bir bina arayışına girdim ve bir yılı aşkın bir zamandır şimdiki binamızda çalışıyoruz.
Yasamız 1996 yılında geçirildiği için, Ombudsman müessesesinin o güne kadar çok fazla gelişmiş olmaması, Avrupa’daki uygulamaların çok fazla dikkate alınmaması nedeniyle aslında çağdışı kalmış bir yasadır. Benim hedefim önümüzdeki yıldan sonra yasamızı belli bir standarda taşımak, Avrupa’ya, Güney Kıbrıs’taki ombudsman dairesine uygun bir hale getirmektir. Bunu hemen yapmak istemedim çünkü öncelikle dairenin çalışma şeklini, eksikliklerini, problemlerini görmek istedim. Bir yasa yapmak çok kolaydır, bunları görüp değerlendirip sağlıklı bir yasa olmasını istedim. Bunu gelecek zamanlarda düşüneceğim.
-------------
Başvuru sayıları...
Soru: Siz göreve geldikten sonra Ombudsmanlık daha göz önünde oldu, raporlar yayınlandı. Belki de sizin hukukçu olmanızın da bunda etkisi olmuştur. Yıllara göre başvuru sayıları nasıldır?
Dizdarlı: 2012 yılında başvuru sayımız 17 idi, 2013’te bu sayı 4’e indi, 2014 yılında 2 başvuru oldu. 2015 yılında Ekim ayına kadar hiç başvuru yoktu, ben göreve geldikten sonra Ekim- Aralık arasında 33 başvuru oldu. 2016 yılında 57 başvuru oldu ve rakam gittikçe 100’ü aştı. 2017 tam rakamları henüz toparlanmamıştır. Haziran sonundaki raporda bu da yer alacak. Geriye dönük dosyalar sonlandırılmıştır, üzerinde çalışılan 2016 ve 2017’den dosyalar vardır.
Ercan...
Soru: Son dönemde Ercan Havalimanı konusu yeniden gündemde, sizin de bu konuda raporunuz var. Sözleşme 4 yıl uzatıldı, bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Dizdarlı: Ben henüz Bakanlar Kurulu kararını görmedim. Kararın içeriğini görmeden yorum yapmak istemem.
Ocak 2016’da Ercan konusunda raporumuz yayınlandı. Tüm ayrntılar raporda yer almaktadır. Tekrarlamaya gerek duymuyorum. Onların aralarında meydana gelen şahsi bir ihtilaf dairemizi ilgilendirmemektedir. Sayın Turanlı’nın hukuki bir süreç başlattığı ve bunun neticesinde bazı pazarlıklar olduğunu biliyorum, Sayın Emrullah Turanlı’nın davalarını ileri götürmediği ve bunun karşılığında sözleşmesinin uzatıldığı konuşuluyor. Bu aşamada konu artık başka mercilerin görev alanına girdiğinden bu konuda görüş belirtmem doğru olmaz.
“Elimize ulaşan fazladan bir yeni belge yoktur”
Soru: Turanlı, Ertuğruloğlu’nun kendisini tehdit ettiğini, bu nedenle davaları geri çektiğini, ancak konunun kapanmayacağını, belgelerin Ombudsman’da olduğunu söylüyor. Sözleşmenin süresinin de bu davalara karşılık uzatıldığı söyleniyor..
Dizdarlı: Az önce bir hukuki süreç başlatıldığından bahsettim. Bu davanın ileri gitmemesine ve Sayın Turanlı’nın ödediği meblağlara karşılık olarak sürenin uzatıldığını Sayın Turanlı açıkça söylüyor. Ombudsmanlık’ta olan, soruşturma esnasında elde edilen belgelerdir. Onu kastediyor herhalde. Rapor yayımlandıktan sonra elimize ulaşan fazladan bir yeni belge yoktur.
Soru: Taraf olmadığı bir sözleşmenin taksitlerini ödemiş olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dizdarlı: Zaman geçtikçe tarafların karşılıklı kamuoyu önünde tartışması ile ortaya çıkan yeni söylemleri ben de tüm vatandaşlarla birlikte izliyorum. Sayın Turanlı’nın ödeme yapmasını ise herhalde hukuki danışmanlarının verdiği görüş doğrultusunda bir hamle olabileceğini düşünüyorum.
“Gelişmeler haklılığımı ortaya koymaktadır”
Soru: Ertuğruloğlu; Turanlı’nın iddialarını yalanladı ve yaptığı açıklamada sizi de hedef aldı. Sizin yanlış yaptığınızı ve yanlışa devam ettiğinizi, olayı anlamak istemediğinizi, sizin şirkete inandığınızı, şirketin ödeme mükellefiyeti olduğunu ve net olduğunu söylediği bu ifadeyi hukukçu olan sizin görmemenizin inanılır olmadığını söylüyor. Sizi hedef alan bu açıklamalarla ilgili ne söylemek istersiniz?
Dizdarlı: Ben işimi doğru yaptığıma inanıyorum. Yapmaya da aynı inaçla devam edeceğim. Ülkemizde ki her insanın bunu yapması halinde bir yere gelebiliriz . Açıkçası hiçbir tereddütüm yoktur. Sayın Ertuğruloğlu gerçektende böyle bir açıklama yapıp şahsımı hedef almışsa yine hata yapmıştır. Benim onunla kişisel problemim yoktur. Gelişmeler haklılığımı ortaya koymaktadır. Daha fazla da bu konuda konuşmaya gerek yoktur.
-------------
“Her isteyen vatandaş olamaz”
Soru: Bakanlar Kurulu kararıyla verilen vatandaşlıklar yine gündemde. Başbakan ve Başbakan Yardımcısı farklı rakamlar veriyor. Bu vatandaşlıklar hakkında ne söylemek istersiniz?
Dizdarlı: Yurttaşlık yasası gereğince verilen vatandaşlıklarda kanaatimce bir sıkıntı olmaması gerekir çünkü vatandaş zaten o yasa gereğince yükümlülüklerini yerine getiriyor. Yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde, takdir hakkı verilmiştir, bu nedenle o konuda bir sıkıntı yoktur. Yine yasaya göre çok büyük yatırım yapan veya istisnai hallerde vatandaşlık verilebilir. Ancak yasanın yüklediği koşulları yerine getirmeyen kişilerin vatandaşlıkları mahkemeye gidilmesi halinde iptal edilebilir. Bu nedenle doğru bir uygulama değildir. Her isteyen vatandaş olamaz. Hükümet, vatandaşlık verilirken yasal kriterlere uymak zorundadır. Bu ülkede yaşayıp, çocuklarını bu ülkede doğuran, çocukları bu ülkede doğan aileler eğer yurttaşlık yasasındaki yükümlülüklerini yerine getirdiyse, tabi ki vatandaşlık haklarıdır. Bakanlar Kurulu kararıyla dağıtılan, sebepleri de çok belli olmayan vatandaşlıklar çok sakıncalıdır.
“Kuran kurslarının denetlenmesi Eğitim Bakanlığı’nın uhdesindedir”
Soru: Din derslerinin içeriğiyle ilgili bir raporunuz var. Bu konudaki sıkıntıları raporunuzda gündeme getirmiştiniz. Her yaz gündeme gelen Kuran kursları, Din İşleri Yasası’ndaki değişikliklere bakışınız nedir?
Dizdarlı: Milli Eğitim Yasası’nda okul dışında verilecek tüm eğitim, kurs ve bu tür yaz programları her halükarda Eğitim Bakanlığı’nın denetimindedir. Eğer bir Kuran Kursu verilecekse doğru din görevlileri tarafından ve doğru şekilde verildiğinin denetlenmesi Milli Eğitim Bakanlığı’nın uhdesindedir. Bu tür kurslarla çocukları baskı altında tutmak, farklı şeylere yönlendirmek doğru değildir, o nedenle bu tür kurslar izinli ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenmelidir. Kuran kurslarıyla ilgili bir başvuru veya bizim hazırladığımız rapor yoktur.
Soru: Milletvekili Doğuş Derya’nın “din değil, erkeğe hizmet öğretiliyor” şeklinde bir açıklaması da var. Bunu bir ihbar gibi kabul edip, resen değerlendirme yapabilir misiniz?
Dizdarlı: Bu iddiaların nereye dayandırıldığı önemlidir. Sayın Derya’nın açıklamasını okudum. İlahiyat Koleji’yle alakalı bir beyandı ve bu konuda Yüksek Mahkeme’nin de bir kararı vardır. Bu karar uygulanacak olan derslerin zemininin din değil, Eğitim Bakanlığı müfredatı doğrultusunda verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Söz konusu kararın uygulanıp uygulanmadığının denetiminin Eğitim Bakanlığı’nca yapılması önemlidir.
“Turizm amacıyla otel inşaatı için taşınmaz mal verilemez”
Soru: Turizm ve üniversite amaçlı verilen kamu arazileri konusu da son günlerde çok tepki aldı. Kamu arazilerinin ihalesiz şekilde verilmesi konusunda Meclis Başkanı Sibel Siber’in talebiyle Başsavcılık devreye girdi, siz de detaylı çalışma başlattınız. Bu mallarla ilgili yapılan uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dizdarlı: Anayasanın 159’uncu maddesinde hazine taşınmaz mallarının hangi amaçla kullanılacağı belirtilmektedir. Özellikle kamu yararına olan taşınmaz mallar, parklar, yollar, yeşil alanlar ve buna benzer mallar hiçbir şekilde özel kişilere veya özel şirketlere verilemez. Anayasa’nın Geçici Maddesi 1’e göre devlet mülkiyetinde olan tüm taşınmaz malların öncelikli eşdeğerciye verilmesi gerektiğini söylemektedir. Keza eşdeğer sorununun da 5 yıl içerisinde çözülmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu anayasal bir hükümdür ve bunun dışına çıkılamaz. Yüksek Mahkemenin 19/1987 sayılı kararı uyarınca turizm teşviki kapsamında verilen tüm taşınmaz malların anayasaya aykırı olduğu saptanmıştır. Bu nedenle turizm amacıyla otel inşaatı için taşınmaz mal verilemez.
“Anayasa Mahkemesi’nin kararı gözardı edilemez”
Soru: Mahkeme kararları uygulanmıyor, cezai müeyyide hayata geçirilmiyor...
Dizdarlı: Bu maalesef aslında suç da teşkil eder. Bunun da gereğinin yapılması gerekir. Bu mallarla alakalı turizm teşvik dışında üniversitelere binlerce dönüm mal veriliyor ve bunlar da anayasanın hükümlerine ters. Taşınmaz hazine malları yasası uyarınca özellikle kamu yararı diye verilen malların kiralanma şekilleri hatalı. Ancak bu mallar o kapsam içerisinde değerlendirilemez. Cezai müeyyide kendiliğinden olmaz mahkemeye başvuru gerekmektedir. Belki bunu yapanlar olur. Hükümet’in tüm icraatlarını hukukun üstünlüğünü gözeterek yapması gerekir. Anayasaya aykırı bulunan bir icraat yapılamaz veya bu konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kararı gözardı edilemez.
“Belli ki geçmişten gelen alışkanlıklar var”
Soru: Anayasaya uyulmadığını söyleyebilir misiniz?
Dizdarlı: Maalesef zaman zaman öyle bir durum oluşuyor. Yöneticiler, yürütsel pozisyondaki kişiler öncelikle bunlara dikkat etmeli ve derhal yanlış işlem ve eylemlerini durdurmalıdırlar. Bu ilk kez bu dönemde yapılmıyor, belli ki geçmişten gelen alışkanlıklar vardır. Eğer biz demokratik bir ülkeysek hukukun üstünlüğünün ön planda olması gerekir çünkü hukukun üstünlüğü ön planda tutulmazsa idarenin veya hükümetin vatandaşlarına vereceği bir güvence yok demektir.
Soru:Güzelyurt Hastanesi’nin ihalesiyle ilgili mecliste bir rapor hazırlandı ve uygunsuzluklar olduğu tespiti yapıldı. Sizin bu konuda tavrınız nedir?
Dizdarlı: Bu konuda bir dava var, bu nedenle bu konuda görüş belirtmek yanlış olur.
“Anayasal hükümleri göz önünde bulundurmadıkları için...”
Soru: Hükümetin pek çok uygulaması mahkemeden dönüyor. Siz hükümetin yasadışı uygulamaları konusunda ne söylersiniz?
Dizdarlı: Belki amaçları anayasaya aykırı davranmak değildir ancak bu anayasal hükümleri gözönünde bulundurmadıkları için bu uygulamaların hak ihlallerine yol açtığı açıkça görülmektedir. Bir yasayı uyguladığınız zaman belirli kurallar temelinde işlem yapıyorsunuz, bunları gözardı ederseniz eşitlik ilkesi, şeffaflık ortadan kalkar ve hak ihlallerine yol açar. Bu da önemli bir husustur. Bu adalet duygusunu ve insanların idareye olan güvenini sarsar..