Genç Köşe: İklim alarm veriyor, duyan var mı?

Genç Köşe: İklim alarm veriyor, duyan var mı?

Deniz MİRALAY

Geçtiğimiz Aralık’ta petrol devi Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen, başkanlığını Emirlikler’in milli petrol şirketi CEO’sunun yaptığı, toplantı süresince petrol ticareti görüşmelerine dair sızdırılmış belge haberleriyle adını duyurmuş ve çoğu zaman konunun İsrail-Filistin tartışmalarına saptırıldığı bir COP28 (28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) sürecinin ardından bir anda düşen yağmurların su baskınlarına neden olduğu bir baharı geride bırakıp, bir anda gelen mevsim normallerinin derecelerce üzerinde kavurucu sıcaklıkların hem yurdumuzda hem de Dünya çevresinde hüküm sürdüğü, yeni sıcaklık rekorlarının kırıldığı ve yangınların sıklaşarak baş gösterdiği bir yaz yaşadık. Dahası, yazları kurak geçen iklimimize aykırı yoğun yağışlar, iklim açısından 2024 yazının çarpıcı olaylarındandı. İklim üzerinde baskın etkiye sahip çoğu ülkenin önlem almakta yetersiz kaldığı iklim değişikliği, yağışlar, sıcaklıklar ve diğer birçok hava olayı üzerinde etkisini göstererek beklenmedik ve etkisi gittikçe artan olumsuz hava olaylarını beraberinde getiriyor. Yani, yerli halkın söylemiyle “Havalar da bir tuhaf,” diye tabir ettiğimiz hava olaylarını gittikçe daha sık ve şiddetli yaşıyoruz. İklim değişikliğini duraksatmada atılan küresel adımların henüz yeterli olmaktan öte olduğu düşünülürse, önümüzdeki yıllarda tüm ülkelerin doğacak olumsuz sonuçlardan etkilenecek olduğu çıkarımını yapmamız mümkün. Artık dünya çapında, iklim değişikiliğini önlemekle birlikte, iklim değişikliğine adapte olma politikaları da tartışılmakta ve uygulanmaya başlanmakta. Bu politikalar, iklim değişikliğinin topluma ve çevreye vereceği zararı mümkün olan en az seviyeye indirmeyi amaçlayan, yangın tespit ve müdahale teknik ekipmanlarına ve teknolojilerine yatırım, su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltan arıtma ile entegre su yönetim sistemleri geliştirilmesi, tarımda su giderini azaltan teknolojilerin geliştirilmesi ve benimsenmesi, yeşil ve gölge alan artırımı ile şehirlerin daha serin ve yaşanabilir hale getirilmesi, ani yağışlara adapte olacak şekilde yeraltı altyapılarının yenilenmesi gibi önlemler dizilerini içeriyor. Elbette, gelişmiş ülkelerde dahi henüz oldukça yeni ve geliştirilmeye açık bu uygulamaların, bizim coğrafyamızda ve bizim hükümet biçimimizde henüz isimlerinin dahi zikredilmiyor oluşu ise şaşırtıcı değil. Toplum olarak süregelen, iklim değişikliğinin “geleceğin sorunu” yanılgımız, hükümet(ler)in hantallığı ve yanlış öncelikleriyle birleşerek bizi yersiz bir rehavete itiyor. Fakat dünya, bizim bugün yarattığımız gündemler etrafında dönmüyor ve dönmeyecek. Bugün insanlarımız iklim değişikliğinin etkilerinden hastalanıyor ve ölüyor, bugün doğal yaşam iklim değişikliği nedeniyle tükeniyor, bugün sulak alanlarımız iklim değişikliği etkisinde bozulup, topraklarımız çölleşiyor. İklim değişikliği, geleceğin sorunu olmaktan çoktan çıktı. Bugün bir şeyler yapmalısınız; bugün bir şeyler yapmalıyız!

Arşiv Haberleri