Genç vekiller hedeflerini anlattı

KÜRŞAT: “Biz en başından beri reform hükümeti dedik. Gerçekten bunun öyle olmasını istiyorum. Ümidim yenilenen bu kadroyla ciddi anlamda reform meclisinin oluşturmak istiyorum. Bu reformları yaparak Anayasal değişiklikten başlamak üzere, seçim ve halk oy

Meclisin yeni vekillerinden en genç kadın üyesi CTP-BG Girne Milletvekili Fazilet Özdenefe Kürşat, amaç ve hedeflerini YENİDÜZEN’le paylaştı:

“Reform meclisini oluşturmak istiyoruz”

Didem MENTEŞ

2013 Milletvekili Erken Genel Seçimleri’nde Meclise girmeye hak kazanan en genç iki vekil YENİDÜZEN’e konuştu. Bu vekillerden biri 33 yaşındaki CTP-BG Girne Milletvekili Fazilet Özdenefe Kürşat… Fazilet Özdenefe, vekilliği süresince parti olarak vizyon ve programlarını hayata geçirmelerini, kadın bir vekil olarak çok şeyin başarılabileceğini belirterek, hem genç hem de avukat olarak çağı yakalamak ve AB’deki normları takip ederek topluma katkı sağlamanın önemine dikkat çekti. Meclisin en genç kadın vekili olan Fazilet Ö. Kürşat, “Meclisin her zaman toplumun yapısını yansıttığını” dile getirdi.

• YENİDÜZEN: Aileniz de siyasetle ilgilenen biri var mıydı? Siyasete atılmaya nasıl karar verdiniz? Sizi yönlendiren oldu mu?
• F. KÜRŞAT:
Ailemde aktif olarak siyasetle ilgilenen veya iş olarak siyasetin içinde bulunan kişi yok. Babam CTP’nin kuruluşundan beri içindedir ama aktif olarak siyasetçi anlamında rol alan biri değil. Elbette son dönemlerde de partinin bir organında bağı yoktu ama her zaman gönülden CTP’li olarak kimliğini korudu. Ben 13- 14 yaşlarından beri hatta CTP Gençlik Kolları dahi olmadığı dönemlerde bir yapılanma söz konusuydu. O dönemde Girne bölgesindeki genç arkadaşlarla birlikte kendimi zaten partiyle yakından ilgilenmeye başladık. Bazı kitaplar okuyalım, sorgulayalım vs. Daha sonra CTP Gençlik Kolları sonra Gençlik Örgüt’ü bir yapı halinde geldi ve ben ilk yeşerdiği dönemlerde partinin içinde yavaş yavaş sorgulamaya ilgi duymaya başladım. 18 yaşını doldurur doldurmaz partiye üye oldum. O dönemde de daha sonrasında da yola çıktığımız arkadaşlarla, eskiden gelen kültür vardı ya CTP’nin görünür olamaması ya da bir noktada ezilmesi, dezavantajlı olmasının bilinciyle, ailemizde olumsuz yansımalarını da görerek bazı şeyleri değişmesi, daha ileriye gidilmesi gerektiğini düşündük. Çok umutlarla girilen seçimlerde hayal kırıklıklarını yaşayan ebeveynlerin de çocuklarıydık ve bu hiçbir zaman bizi siyasetten soğutmadığı gibi partiden de soğutmadı. Ve arkadaşlarımızla bakış açımız şu olmuştu; ‘biz okuyacağımız bölümlerle hiçbir zaman muhtaç olmayacağız, devlet işine girmeyeceğiz ve kendi kendimizi kurtaracağız’. Bir şeyler yapmamız gerekir düşüncesiyle büyüm ve hayatım o vizyonla şekillendi. Daha sonra İngiltere’ye gidip hukuk eğitim aldım. O dönemlerde yaz aylarında gençlik örgütünde arkadaşlarla görüşüyorduk ama biraz daha eğitim sürecinden uzak kaldım. Kıbrıs’a döner dönmez tekrar yapılanmanın içine girdim.

“Soran ve sorgulayan bir nesiliz”

Her zaman soran ve sorgulayan nesil olduğumuzu söyleyen biriyim. O anlamda arkadaşlarla ve bizim jenerasyonun her şeye rağmen Kıbrıs’ın hatta bu dönemde dünya genelinin apolitikleşmiş olmasına rağmen her zaman siyasetin önemli olduğunu ve Kıbrıs sorunun çözülmemesinin normal bir durum olmadığı bilinciyle büyüyen, okuyan ve sorgulayan gençlerdik. Dolayısıyla partideki çalışmalarım devam etti. Bir dönem Girne İlçesi Kadın Örgütü’ndeydim sonra Kadın MYK’ya geçtim orada Dış İlişkiler sorumlusu olarak şuan ikinci dönemimdir. Kadın örgütüyle ilgili çalışmaların oldu daha da olacak. Özellikle uluslar arası temaslarda benden öncekilerin bıraktığı bayrağı devir alarak çitayı kendi elimden geldiğince daha da yükseltmeye çalışarak çabalarım oldu. Daha önce yapılan temaslar üzerine bizler daha da koyarak birçok platformda konuşmalar yaptım. Aynı dönemlerde parti meclisine girdim, bu son dönemde de Girne İlçe Yönetimi’ne seçildim derken erken seçim geldi. Aslında planda olamayan bir durumdu. Ne yapmalı diye düşündük, kadınların daha çok görünür olmasını, kotasından tutunda parti içerisinde de gözlemim odur ki her ne kadar bizim parti kıyaslanamayacak şekilde o noktada kendini ilerletmişse, modern çağdaş bir nokta için farkındalığı kendi içinde yaratıp çabalıyor olsa da yeterli değil. Hiçbir yerde genç ve kadın bireylerin ‘biz beklemedik, kimsede beklemesin tavsiye etmem, gelin buyurun size de soralım’ denmez. Her zaman bir duruş sergilemeniz lazım ki kişiler sizi gerçek anlamda dinlesin. Bu anlamda daha çok kadın daha çok eşitlik daha çok genç ve değişimi savunan biri olarak bu erken seçimlerin gelmesiyle birazda çevremdekilerin desteğiyle süreç içerisindeki yönlendirmeleriyle bizim de elimizi taşın altına koymamız gerekiyor sorusu gerçek anlamda yüreğime düştü ve bu yola böyle çıktık.


“Meclis her zaman toplum yapısını yansıtmalı”

• YENİDÜZEN: Toplumda genç adayların seçimi kazanması mutlulukla karşılandı. Siz bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
• F. KÜRŞAT:
Öncelikle çok olumlu ve umut yaratıcı bir gelişme. Siyasette geçmişten de tecrübe edindik,  küçük değişiklerle maalesef kişilerde duruşları dik olsa da sistemin içerisinde kaybolabiliyor. Çünkü bazen görüşlerini ve vizyonlarını destekleyebilecek, bazen onlarla omuz omuza durabilecek fikir arkadaşlarını bulamıyorlar. Bu anlamda yenilenme ve daha çok gencin Meclise girmesi ki çağdaş normları, vizyonu ve insan hakları temelindeki düzenlemeleri geçirmek için de büyük bir avantaj. Ben Meclisin her zaman toplum yapısını yansıtması gerektiğini söylerim. Yaş durumu olarak da tabi ki gençlerin yanında daha tecrübeli daha olgun kişiler de olacaktır. Toplumun yarısı kadındır, bu Mecliste’de kadın vekillerde istediğimiz değişim olmadı, kadın sayısı aynı kaldı. Tek fark CTP-BG’nin 3 kadın vekili oldu. Toplumun doğal yapısını mecliste ne kadar yansıtırsan o kadar demokratik ve adil olacağına inanırım. Tabi ki gençlerin de girmesi bu süreçte önemli rol alacaktır. CTP-BG açısından biz zaten bıtkınlıktan ve yılgınlıktan dolayı halkın talebi de zaten genç kişiler ve yeni yüzlerdi. Bizi diğer partilerden ayıran çok ince bir çizgi olduğunu düşünürüm. Bizde zaten bu genç kadrolar girdi, birçoğu da kazandı kazanamayanlar da hala daha partinin içinde yer almaya devam edecekler. Biz zaten görev olsa ya da olmasa da siyasetin içinde olan parti vizyonuyla topluma katkı sağlama amacıyla işimizden kalan tüm zamanlarımızı da partide geçiren kişileriz ya da parti içinde olmasak da partini dışında gerek eleştirel gözde gerek ihtiyaç duyulan noktalarda emeğimizi vererek, toplumun geleceğine yönelik gailesi olan gençleriz. Bu anlamda bizim partimizden çıkan tüm genç arkadaşlarımla ilgili çok ümitliyim. Diğer partilerden de kendi alanlarında başarılı arkadaşlar var. Onlarında muhakkak çok ciddi getirecek katkıları olacaktır. Ancak orada biraz o popülizmi hissetim. Trend biraz kadından yana ya da gençten yanadır diyerek vitrine koyulan isimler vardı. Biz temsili olarak orada bulunmak istemiyoruz. Biz kendimizi parti içinde de toplum içinde de bir noktaya kadar kanıtlamış, alanımızda uğraşan kişileriz. Biz gerçekten bir şeyler yapmak için aday olduk. Seçildik ve bu sorumluluğun da çok bilincindeyiz. Toplumun bizden beklentisinin de farkındayım. Bugüne kadarki yapıdan da çok üstünden bir beklenti var ve bunu tatmin etmesinin de çok güç olduğunun farkındayım. Onun için elimizden geleni yapacağız.


• YENİDÜZEN: Milletvekilliğine aday olduğunuz ve seçimi kazandıktan sonra vatandaşlardan ya da yakın çevrenizden nasıl tepkiler aldınız?
• F. KÜRŞAT:
İlk günden beri tepkiler çok güzel. Yaş olarak da benim yeterli olduğumu düşünemem. Yaş olarak genç çok insan vardır. Ama zihinler mentaliteler hala daha 20- 30 senenin öncesindedir. O yüzden bir kişinin sırf genç olması ya da diploması ya da nitelikli olması nedeniyle ben Mecliste aradığımız kişi olduğuna inanan kişi değilim. Özellikle bizim jenerasyonda eğitim almış birçok isim vardır. Ama maalesef apolitize olma bazen o kadar uç noktadadır ki konuştuğunuzda da fikirler çok çağdaş normların dışındadır. Ama genç olmanın büyük avantajı olduğunu düşünürüm. Çağı yakalamak, özellikle AB vizyonumuz var, AB’deki normları takip etmek onları analiz edip, partiye ve topluma da katkı sağlamak önemlidir.

“Reform meclisi istiyoruz”

• YENİDÜZEN: Genç bir vekil olarak hedefleriniz nelerdir?
• F. KÜRŞAT:
Benim üç avantajım var. İlki genç olmak ve bir anlamda kendimi yetiştirmeye çalışan birisi olmamdır. İkinci avantajım ise kadın olmak. Bu anlamda özellikle Sibel Siber’in Başbakanlık yaptığı dönemde birçok insanların tabusunun yıkıldığı düşünüyorum. Sembolik de olsa geçici bu geçici dönem tabuların kırılması açısından önemli bir dönemdi. İnsanlar gerçekten sorgulamaya başladı, ‘bizim niçin siyasette daha çok kadınımız yok diye’. Sonuç o anlamda memnuniyet verici değildir ama ben bir başlangıç olabileceğini, partimden Sibel Hanım, Doğuş Derya ve ben kadın olarak da ekstra sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Kadının çok güzel şeyler başarabildiğini gösterip yolunun da o anlamda kendi kendine açma gücü olduğunu görüp, bir sonraki dönem bizden sonraki kadınlara da daha çok sorumluk daha çok destek ve referans noktası olmaya çalışacağım. Değişimler bir günde olamaz sürece bağlıdır. O sürecin başlangıcını yaptık. Üçüncü avantajım da Avukat olarak da insanların beklentisinin Meclise hukukçunu da girmesi oldu. Onun da yalnız başına bir artısı olacağını ama belirli niteliklerle bir araya geldiğinde bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Bunların hepsi de sorumluluk olarak da belki de birçok kişiden üç katı sorumluluğum var.
Biz en başından beri reform hükümeti dedik. Gerçekten bunun öyle olmasını istiyorum. Ümidim yenilenen bu kadroyla ciddi anlamda reform meclisinin oluşturmak istiyorum. Bu reformları yaparak Anayasal değişiklikten başlamak üzere, seçim ve halk oylaması yasasıyla devam ederek çok ciddi anlamda çağdaş, insani, Avrupa Standartlarında normları yakalamak için mücadele edeceğiz. Ben de gerçekten mücadele etmek için girdim. 

“Vizyonumuzu hayata geçirecek oluşumlara varız”

• YENİDÜZEN: CTP-BG 21 milletvekiliyle Meclise en fazla vekil gönderen parti oldu. UBP 14, DP-UG 12 ve TDP 3 vekil Meclise gönderdi. Bu durumu değerlendirecek olursak koalisyon konusuna nasıl  bakıyorsunuz?
• F.KÜRŞAT:
Bizim çok ciddi bir programımız ve tek başına iktidar olmamız halinde yapacağımız çok ciddi bir vizyonumuz vardı. Gönül isterdi ki tek başımıza hükümet olabilelim ve bu reform ve vizyonları çok daha hızlı çabuk hayata geçirebilelim. Çünkü bir partinin vizyonunu en iyi o parti benimser. Onun ne bir pazarlık konusu olabilir ne bir önceliğinin değiştirebilme durumu olabilir. Zaten biz hep tek başımıza iktidar olursak tek başımıza yönetmeyeceğimizi söyledik. Halkla, sivil toplum örgütleriyle, sendikalarla, sanayi ve ticaret odalarıyla, iş vereni ve işçiyi temsil edene kesimlerle birlikte biz kolektif katılımcı bir demokratik yapı oluşturmaktı hedefimiz. Ama bu hedefimiz imkansız değil hala daha bu hedeflerimizi hükümette yer alırsak baz alacağız. Ancak bunun için konuşmak biraz erken. Bizim partinin o anlamda kendi içerisindeki demokrasisi ve bu tartışma ve analiz etme kültürü çok yüksek bir partidir. Tahminim odur ki en kısa zamanda parti meclisimiz çağrılacaktır ve fikrimizi söyleyeceğiz. En sağlıklı kararı parti organlarımız ve parti meclisimiz karar verecektir. Tekrar söyleyim bizim partimiz birkaç kişinin karar alıp, empoze ettiği bir parti değil. Biz parti içi demokrasiye çok önem veririz ve o anlamda bir karar çıkacaktır. Halkımız bizi tek başımıza iktidara gelebilecek gücü bize vermese bile bizi birinci parti yaparak bizim vizyonumuzu görmek istediğini sandığa yansıttı. Halk, zaten bizden sonra gelen partinin başkanını da Meclise sokmayarak bir revize yaptı ve bunu da çok iyi okumak gerekir. UBP, DP-UG, TDP’de CTP-BG ile bu Mecliste var keza bizden beklentinin daha yüksek olduğunu görebiliriz. Benim gördüğüm halkın bizleri hükümette görmek istediği ve ciddi icraatlara imza atmamız yönündedir. Biz irademizi yansıtabileceğimiz bir koalisyon kurabileceğimize inanırsak, vizyonumuzu ve programımızı hayata geçirebilecek her türlü oluşum içerisinde yer almak için tüm şartlarımızı zorlarız.

Röportaj Haberleri