Filiz Uzun
Aileler için en büyük gurur kaynağı çocuklarının başardıklarını görmektir hiç şüphesiz. Sağlıklı olan; başarmasalar da onlarla gurur duymaktır aslında. Bizlerle ailelerimiz ne kadar gurur duydular? Kaçımıza bunu söylediler? Eskiden ayıptı bunları çocuklara söylemek, şımarırlar ya da havaya girerler ve gevşerler diye düşünerek söylemezlerdi anne babalar böyle şeyleri…
Oysa ne kadar önemlidir anne, babanın gururlandığını bilmek. Her ne yapıyorsan, takdir edilmek... İlla matematikten A almak mı lazım başarılı ilan edilmek için? Yoksa Tıp Fakültesine girmek mi? Şarkı söylemek de başarı değil midir? Futbol oynamak, tiyatroda ağacı oynayıp o sahnede öylece durmak da. Ne yaptıklarının ne önemi var ki, onlar bizim çocuklarımız. Hata yapsalar da başarılı olsalar da onları sevip gurur duymalıyız. Biz onlarla gurur duydukça daha az hata yapmayı öğrenecekler. Ve en mühimi daha çok başaracaklar.
NEDİR BAŞARI?
Başarı birçok insana göre değişir. Bana göre başarı, yaptığı şeyden keyif almasıdır insanın. Başkasına göre kazandığı paradır belki ya da iyi bir üniversiteye girmek. Kimine göre evlenip iyi bir aile kurmak, kimine göre yalnız kalıp dünyayı gezmektir. Kimi ise kendi kazanamadığı başarıları çocuğu kazansın ister, bekler ve karşılanmadığında da öfkelenir. Çalamadığı piyanoyu çalsın, gidemediği üniversiteye gitsin, kazanamadığı parayı kazansın. Bir çocuğa yapılacak en büyük yanlıştır dayatma… Özgür bırakılmalı çocuklar… Kendi doğrularını kendileri bulmalılar, hata yapa yapa. Kendi istedikleri işi yapmalı, hobiyi seçmeliler, kendi istedikleri enstrümanı çalmalılar, sevgiliyi seçmeliler… Aksi olduğunda kendi hayatlarını yaşamış olmazlar. Ve günün birinde en olmadık zamanda fark ederler bunu ki belki çok geç olur. Çokça duyarız babasının zoruyla bilmem hangi bölüme girmiş ancak içinde müzik aşkıyla ya da tiyatro veya dünyayı gezme hayaliyle yanıp tutuştuklarını.
Kızım Helin daha karnımdayken bile müziğe karşı hep tepki verirdi. Doğduğu andan itibaren çok duygu yüklü bir çocuk olduğunu ve müziği çok sevdiğini biliyordum. Her an şarkı söylerdi. Hiç susmadan. Küçücük bir çocukken arabada bazen kalitesiz bir müzik başlasa hemen kulaklarını tıkardı. Hala her anında müzik var kızımın.
Kulaklığı ve müzik çaları olmadan kapıdan adım atmaz. Ders çalışırken, ödev yaparken, hatta sınavlarına hazırlanırken bile. Gurur duyuyorum kızımla müzik sevdiği için. Duygulu bir çocuk olduğu için de. İnanılmaz bir müzik bilgisi var. Çok şey öğreniyorum ondan.
5 yaşında piyano derslerine başladı kızım. Bazı nedenlerden ötürü bir süre ara vermek zorunda kaldık. Hayattaki en büyük üzüntülerimden biridir. Yaklaşık 1,5 yıldır da Rauf Kasimov’un öğrencisi oldu. İyi ki de oldu. Hem hocamızla hem de kızımla gurur duyuyorum.
GELİŞME
Helin gibi 13 genç arkadaşımız daha var öğrencisi Rauf Kasimov’dan piyano dersi alan. Rauf bey ülkemizde yaşamaya başladığı andan beri ondan ders alan arkadaşlarımız da var, aralarında yeni başlayanlar da. Ancak ne kadar zaman çalıştıkları değil aslında önemli olan. Ne kadar kaliteli çalıştıklarıdır. Kızım unuttuklarını tekrar hatırlamak için zamana ihtiyacı olduğunu biliyordum ancak 1,5 yılda Bellapais Manastırı’nda konsere çıkacak kadar ilerleyebileceğini tahmin dahi etmemiştim.
Rauf bey ve 14 öğrencisi 12 Ekim tarihinde Bellapais Manastırı’nı tabiri caizse salladılar. Konser salonu tıka basa doldu. 2,5 saat. İnsanlar sıkılmadan klasik müzik ziyafetinin tadını çıkardı. 7 yaşında çocuğumuz da vardı resital verenler arasında 26 yaşındaki arkadaşımız da.
Benim için çok özel bir akşamdı. Hem kızımı o sahnede ilk kez görmek hem de bu kadar güzel ve yetenekli çocuğumuzun olduğunu görmek ve onların başarılarına ortak olmak muhteşem bir duyguydu.
Her çocuğumuz resital için sahneye çıkıp selam verdiğinde tıpkı kızımda hissettiklerimi hissettim. Her parçayı ezbere biliyordum. Provada Rauf hocanın üzerinde durduğu ve onları uyardığı noktaları doğru yapacaklar mı acaba diye heyecanlandım. Doğru yaptıklarında onlar kadar mutlu oldum. Her biri ayrı ayrı değerli. Ancak bazıları çaldıkları parçalardan ötürü beni daha fazla etkilediler. Mesela Onur’un 2. performansı beni acayip etkiledi. Batu da öyle, Sunamız en küçük çocuğumuz, herkesi olduğu gibi beni de şaşırttı ve büyüledi. Henüz 7 yaşında Bulgaristan’daki yarışmada birincilik kazandı geçtiğimiz günlerde. Büyüyünce daha başka başarılar kazanacağına eminim.
“İSİMLERİ UNUTMAYIN”
Gökçen’in çaldığı Chopin parçası beni büyüledi. Yeni başlayan Nursen, Sonya, Yaroslaw, Helin, İlke hiç de yeni başlayan gibi değillerdi resital sırasında. İşlerini fazlasıyla iyi yaptılar. Daha uzun yıllardır Rauf hocadan ders alan İpek, Mariam ve Erol… Bu çocukların isimlerini unutmayın çünkü onları ilerde başka ülkelerde konserler verirken duyacaksınız, eminim. Emine, en büyük genç arkadaşımız müziğe ve piyanoya gönülden bağlı, bu alanda eğitim vermekte. Çok güzel çaldı parçasını.
Bellapais Manastırı’nın o büyülü ambiyansında çocuklarımızın bu keyfi yaşamalarına vesile olan sevgili Piyano hocamız Rauf Kasimov’a sonsuz teşekkür ediyoruz. En büyük teşekkürü de, hem ders saatlerinde bizimle ilgilenen, hem de resitalin organizasyonunda büyük emeği olan Rauf hocamızın değerli eşi Ayla Irız’a. İyi ki varsınız.
YETENEKLERİ TANIYALIM
Suna Alsancak: 6 Eylül 2007’de Lefkoşa’da doğdu. Yakın Doğu İlkokulu 2. sınıf öğrencisidir. Mayıs 2013’de Uluslararası Pera Piyano Yarışması’nda ‘Genç Yetenek Ödülü’ Eylül 2014’de Bulgaristan’da iki ‘Birincilik Ödülü’ kazandı. Yüzmede madalyaları vardır.
Nursel Hançer: 29 Nisan 2006’da Lefkoşa’da doğdu. Yakın Doğu İlkokulu 3. sınıf öğrencisidir. İyi bir yüzücüdür. Piyano dışında keman da çalmaktadır.
Sonya Ben: 2 Eylül 2005’de Lefkoşa’da doğdu. 23 Nisan İlkokulu 4. sınıf öğrencisidir. Piyano dışında tarihi film seyretmek, dikiş ve resim en büyük merakıdır.
Yaroslaw Kwiatkowski: 16 Kasım 2000’de Moskova’da doğdu. İki yıldan beridir ailesiyle Kuzey Kıbrıs’ta yaşıyor. Kyrenia English School 9. sınıf öğrencisidir. Hayvanları, özellikle de kedileri çok seviyor.
Helin Hersek: 11 Temmuz 2001 Lefkoşa’da doğdu. TMK 8. sınıf öğrencisi. Köpekleri ve kedileri çok seviyor. Tango adındaki köpeği ile zaman geçirmek, bisiklet sürmek ve tango dans yapmak hobileri arasındadır. Ayrıca yabancı film izlemekten çok keyif alır.
Azra Say Ötün: 24 Ocak 2001’de ABD New Jersey eyaletinin Hoboken şehrinde doğdu. Girne İngiliz Okulu 8. sınıf öğrencisidir. Badminton, eskrim ve tenis dışında kitap okumak en büyük tutkusudur.
İlke Aslım: 24 Aralık 2001 tarihinde Lefkoşa’da doğdu. American Academy Nicosia 8. sınıf öğrencisidir. Yaklaşık beş yıldır piyano eğitimi almaktadır.
Batu Özgün: 15 Ağustos 2000 tarihinde Lefkoşa’da doğdu. 19 Mayıs Türk Maarif Koleji 10. sınıf öğrencisidir. Girne Belediye’sinde satranç oynamaktadır. Fen Bilimlerine ilgi duymaktadır.
Onur Zaifoğlu: 17 Şubat 2002’de Lefkoşa’da doğdu. Nicosia English School 2. sınıf öğrencisidir. Yüzme, satranç ve teniste madalyaları vardır. Doğayı çok seviyor.
Gökçen Mertoğlu: 14 Eylül 1998 yılında Lefkoşa’da doğdu. 19 Mayıs Koleji 11. sınıf öğrencisidir. Piyano kadar Fransızca diline de ilgi duymaktadır. Aynı zamanda izcidir.
Emine Hürsen: 12 Şubat 1988 doğumludur. Piyanoya 6 yaşında başladı. Yakın Doğu Koleji’ni bitirdikten sonra piyano eğitimine İngiltere’de devam etti ve Londra Üniversitesi’nde müzik eğitimi üzerine yüksek lisans yaptı. YDÜ’de doktora yapmakta ve aynı zamanda ders vermektedir.
.Miriam Marancos: 4 Mart 1997’de Lefkoşa’da doğdu. English School of Kyrenia son sınıf öğrencisidir. Müzik dışında tiyatro, bale, spor ve doğaya ilgi duymaktadır.
İpek Zorba: 26 Ocak 1999’da İngiltere’nin Cambrige kentinde doğdu. Türk Maarif Koleji 10. sınıf öğrencisidir. Şiir, kompozisyon yazma, folklor, tiyatro ve kitap okumak ilgi alanlarıdır. Şiir ve öykü dalında pek çok ödülü ve okulu için yaptığı bestesi vardır.
Erol Emmioğlu: 23 Haziran 1997’de Mağusa’da doğdu. 19 Mayıs Türk Maarif Koleji son sınıf öğrencisidir. Uluslararası Pera Piyano Yarışması’nda Mayıs 2012’de ‘Üçüncülük Ödülü’ Mayıs 2013’de ‘İkincilik Ödülü’ ve Eylül 2014’de Bulgaristan’da ‘Üçüncülük Ödülü’ kazandı. Resim yapmak ve kitap okumak müzik dışında en büyük hobisidir.