Genç olmak zordur. Hele KKTC’de genç olmak çok daha zordur…
1 Nisan’dan beri aralıksız olarak Başbakanlık önünde “Direniş Nöbeti” tutan gençler var bu ülkede…
İki lafı bir araya getiremeyen ülke yöneticilerinin aksine herkesin kolayca anlayacağı açık ve net bir şekilde taleplerini de açıkladır. Dahası bu taleplere karşı kılını kıpırdatmayanlar için son sözlerini de eklediler, “direnmeye devam edeceğiz” diye.
Gençlik, bir yaş sorunu ya da atlatılması gereken bir dönem değildir. Gençlik dayanaksız bir asilik veya uyumsuzluk da değildir.
Gençlik dürüst olmak, doğruyu savunmak, zarar göreceğini bile bile gerekirse bu yoldan vazgeçmemektir. Yanlış olduğunu bildiği, umutlarının yok edilmesine doğru sürüklenen her şeye tereddütsüz karşı koyma dönemedir. Özgürlüklerinin kısıtlanmasına, adaletsizliğe, iş bilmezliğe, partizanlığa, sorumsuzluğa karşı koyma isteğidir.
Peki, ama ne istiyor bu gençler?
İstekleri çok açık ve net aslında. Anlaşılmak, dikkate alınmak ve insanca yaşamak için uğraşan yetişkinler istiyorlar. Bu ülkeden göç etmek istemiyorlar…
Sundukları 6 talebin özeti şöyle;
- Bu ülkenin kurumlarını (örneğin KIB-TEK) batırmamalarını,
- Dar gelirli kesimlerin de insanca yaşayabilmesi için desteklenmesini,
- Bu ülkedeki ekonomik sorunların çözümünü; Türkiye’de değil, kendi ülkemizde, kendi insanımızla hazırlanacak ekonomik kalkınma planlarında aranmasını ve bu planlarda yeni ve genç anlayışların da dikkate alınmasını,
- Her bireyin sağlıklı ve nitelikli yaşayabileceği bir alım gücüne sahip olmasını, en azından satın alma güçlerini kaybetmemelerini,
- Belediyeler Reformu gibi toplumun tüm kesimlerinin karşı olduğu, hiçbir amaca hizmet etmeyeceği aşikar olan politikalardan vazgeçilmesini,
- Ve elbette nitelikli birer birey olmak adına eğitimlerini tamamlayabilmeleri için burslarının zamanında ödenmesini istiyorlar.
Kısacası ülkeyi yöneten yetişkinlere; “Bursumuzu ödemeyerek, dikkate almayarak bizi gözden çıkarmış olabilirsiniz ama biz bu ülkenin sorunlarını biliyoruz ve bu sorunlar çözülene kadar da direnmeye devam edeceğiz” diyorlar…
Evet, KKTC’de genç olmak kolay değil. Zaten bu yeni bir şey de değil… KKTC’de genç olmak hep zordu. Ne var ki giderek daha da zorlaşıyor…
Genç işsizlik oranın %30, diplomalı genç izsizler ordusunun her geçen gün büyüdüğü, bütün bunlar yetmezmiş gibi ülke sorunlarını görmezden gelen, bgünkü iktidarın ortaya koyduğu ekonomik, sosyal ve kültürel politikalarla tamamen tüketici bir toplum olmaya doğru hızla sürüklendiğimiz, ülkenin AB’ye ve uluslararası kurumlara kısacası dünyaya küstüğü bir dış politika anlayışının etkin olduğu ortamda genç olmak nasıl zor olmasın!
Gençlik işsizlikten, adaletten, hayat pahalılığından dert yanıyor, gelecek kaygısı taşıyor, ülkeyi yönetenlerin kendilerini anlamadıklarına, aynı zamanda sorunları çözmedikleri gibi yeni sorunlar yarattıklarını görüyorlar…
İşsiz kalacağını, umutlarının her geçen gün tükendiğini, dünyadan koptuğunu hisseden, “yenilik”, “vizyon” ve “geleceğe umutla bakma” olgularının neredeyse hiç konuşulamadı, yani hayatın anlamından gitgide uzaklaşan bir genç ne yapar ki?
Elbette direnir, mücadele eder, gençliğin enerjisiyle örnek olur, lider olur…
Okumuş muydunuz?
Dün yaptığınız şey size hala çok iyi görünüyorsa,
bugün yeterli değilsiniz demektir.
Earle Wilson
Anlayana Gülmece
Bekçi
Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçi işe almaya kara verir. Bir süre sonra düşünülür ; “Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak.” Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır. Bir süre sonra ; “İşleri yapıp-yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz” diye düşünülerek İki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar. Daha sonra; “Bunların maaşları nasıl hesaplanıp ödenecek” diye tartışılır ve bir muhasebe şefi, bir katip, bir de istatistikçi işe alınır. Derken; “Peki bunlardan kim sorumlu olacak” diye düşünülür ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır.
Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır…