KIBRIS’TA GEÇMİŞLE YÜZLEŞME İÇİN NELER YAPILIYOR?
Geçtiğimiz Çarşamba günü (25 Ocak 2017) Palyomedoho Lisesi’nden bir grup öğrenciye, “kayıplar” ve katliamları anlattık.
1963 ve 1974 “kayıpları”nın gömü yerlerinin bulunmasında Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum okurlarımızın oynadığı önemli rolü aktardığımız gençlere Kıbrıs’taki katliamlardan da söz ettik… Aşşa-Afanya, Palekitre, Muratağa-Atlılar-Sandallar gibi katliamları aktardığımız gençlere “kayıplar”la ilgili çalışmalarımızdan fotoğraflı bir de sunuş yaptık.
Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’taki merkezi olan Avrupa Evi’ndeki sunuşumuz için girişim, okulda görev yapmakta olan ve kalbi barış için çarpan bir Kıbrıslırum öğretmen arkadaşımız tarafından yapıldı.
“Avrupa Yurttaşlık Ödülü” aldığımız için bu etkinliğe davet edilerek sunuş yapmamız istenirken, aynı ödülü alan İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi’nden Takis Hacıdimitriu da gençlere komitenin çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Gerek “kayıplar”, gerekse kültürel mirasın korunması çabalarının Kıbrıs’ta yeniden yakınlaşma ve barışa nasıl hizmet ettiğini liseli gençlere örnekleriyle anlatarak sorularını yanıtladık.
Polonya’daki Auschwitz toplama kampından kurtulan 92 yaşındaki Moshe Aelion, Kıbrıs’ta konuştu:
“Açlıktan ölmemek için kömür yediydim…”
Kıbrıs’taki İsrail Büyükelçiliği’nin Kıbrıs Üniversitesi’yle işbirliği halinde gerçekleştirdiği Salı günkü (24 Ocak 2017) bir etkinlikte konuşan Polonya’daki Auschwitz toplama kampından sağ kurtulmuş 92 yaşındaki Moshe Aelion, açlıktan ölmemek için kömür yediğini anlattı, toplama kamplarındaki yaşamı Kıbrıslılar’a birinci ağızdan aktardı.
Selanik’te yaşayan bir Yunan Yahudisi olan Moshe Aelion, soykırım yıllarında kendisinin ve ailesinin yaşadığı dehşete tanıklık etti.
“Auschwitz’de bile umut hiçbir zaman ölmez” başlığı taşıyan etkinlik, Soykırım’da ölenler ve soykırımdan kurtulanların anısına Kıbrıs Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Bir Nazi komisyonu kente geldiğinde Aelion, ailesiyle birlikte Selanik’te yaşamaktaydı.
“Komisyonun Selanik’e gelme amacı, Yunanistan’ın kuzeyinde yaşayan 56 bin Yahudi’yi yok etmekti” diyen Aelion, bu sürecin Yahudiler’e giysilerine sarı yıldız takmanın zorunlu hale getirilmesi, evlerinin ve işyerlerinin işaretlenmesi, Yahudi çocuklarının okula devamının engellenmesiyle başladığını aktardı.
Bundan sonra Selanik’teki tüm Yahudiler gettolara taşınarak kendilerine Polonya’ya aktarılacakları için hazırlanmaları söylendi.
“Bu çok kötü bir şeydi ancak yapabileceğimiz bir şey yoktu. Almanlar açıkgözdü, Yahudiler’in gönderilmesinden her iki üç gün sonra bizlere onlardan mektup aldıklarını, orada hayatın iyi olduğunu anlattıklarını söylüyorlardı…” diyen Aelion kendi ailesine sıra gelince, “Önce birkaç gün zorluk çekeceğimizi ancak Polonya’ya varınca her şeyin daha iyi olacağını düşündük. Buna inandık” dedi.
Tren vagonlarında tıkış tıkış halde Polonya’nın Krakow kentine götürülen Aelion ve ailesi ve diğer Yahudiler, burada çizgili üniformalar giyen insanlar gördüklerini hatırlıyordu ve şöyle aktarıyordu yaşadıklarını:
“Bu üniformaları görünce, acaba bir hapishaneye mi geldik diye düşünmeye başladık. Onlara sorduk ama cevap vermediler. Bütün eşyalarımız vagonlarda kalmıştı, trenden iner inmez bizi dört gruba ayırdılar. Bir grupta yaşlı erkekler ve küçük erkek çocuklar vardı, bir diğer grupta çalışabilecek haldeki erkekler, bir diğer grupta çalışabilecek durumdaki kadınlar ve bir başka grupta da yaşlı kadınlar ve çocuklu kadınlar vardı.
O günlerde 18 yaşındaydım, ailemden kadınlar bir gruptaydı. Onları ölüme gönderiyorlardı ama biz bunu henüz bilmiyorduk…”
Dövülerek zorla çalıştırılmaya götürülen Aelion çok ağır işlerde çalışmış ve açlıktan ölmemek için kömür bile yemiş… Auschwitz’dekiler kurtarılmadan önce vahşi bir ameliyata da maruz kalmış…
Aelion, Auschwitz’in kurtarılması esnasında üç Amerikan tankı gördüklerini, bunlardan birinin üstünde Yunan bayrağı bulunduğunu ve tüm Yunanlıların bu tank etrafında toplanarak milli marşlarını söylediğini de aktardı.
(IN-CYPRUS’tan derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ – 26.1.2017)
DÜNYADA GEÇMİŞLE YÜZLEŞME İÇİN NELER YAPILIYOR?
#WeRemember 27 Ocak
27 Ocak Holokost’u Anma Günü’nde Dünya Yahudi Kongresi (WJC) bugüne kadar sosyal medyada yapılmış en büyük anma etkinliğine hazırlanıyor ve herkesin #WeRemember (Hatırlıyoruz) yazılı bir kağıtla fotoğrafını Facebook, Twitter ve Instagram’da bu hashtag’i kullanarak yayınlamaya çağırıyor.
1933’te dünyada 16 milyon Yahudi vardı; 2017’de yeniden 16 milyon Yahudi var. Holokost kurtulanlarının bir bir aramızdan ayrıldığı, ‘Bir Daha Asla’nın sürekli tekrarlandığı, Holokost inkarcılarının arttığı ve antisemitizmin doruk noktasına çıktığı bu günlerde, 1945’te yitirilen 6 milyon Yahudi’yi hatırlamak zorundayız.
WJC CEO’su Robert Singer “antisemitizmin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana hiç olmadığı kadar baskın hale gelmesinden dolayı hep birlikte hatırlıyoruz diyerek haykırmamız gerektiğini” söyledi. Amacı Holokost’u az bilenler veya tamamen inkar edenlere erişmek olarak belirleyen Singer, “sosyal medyayı kullanarak gelecek nesillere erişme zorunluluğumuz var, eninde sonunda insanlığın tarihimizi ve Holokost vahşetini asla unutmamasını sağlama görevi bizlere düşüyor” dedi. Her bir kurbanın anısı için hedefin 6 milyon insana ulaşmak olduğunu da ifade etti.
27 Ocak 1945: Kızıl Ordu Auschwitz’te kontrolü ele geçirir
2. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru batıya ilerleyen Rus Kızıl Ordusu Nazilerin ölüm kampı Auschwitz’e 27 Ocak’ta girer, askerlerin gördükleri manzara korkunçtur. Diğer kampların da birer birer özgürleştirilmesi ile Almanların kamplarda 6 milyon Yahudi, 2 milyon Çingene, 250 bin engelli, 9 bin homoseksüel sivili katlettiği ortaya çıkar.
Birleşmiş Milletler 1 Kasım 2005 yılında aldığı 60/7 numaralı kararı ile o güne kadar Auschwitz’in kurtarılması olarak anılan tarih olan 27 Ocak’ı Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü olarak deklare eder.
Söz konusu BM kararına ön ayak olan ülke ise İsrail’dir. Zamanın İsrail BM Daimi Temsilcisi Silven Şalom’un kabul edilmesinde büyük payı olan deklarasyonda iki önemli başlık vardır. Bunlardan biri, sırf farklı kültür, inanç, hayat tarzı gibi sebeplerden katledilen insanların kutsal hatırasının dünya çapında bir kez daha anılmasıdır. İkinci önemli konu ise böyle bir ırkçılığın, Faşizmin yeniden yaşanmaması için gelecek nesilleri savaşta olanlar konusunda aydınlatmak ve eğitmektir.
(ŞALOM – 26.1.2017)