Ne kadar çok “öneri” varmış.
İş insanından sendikacıya, çiftçiden sanayiciye sıra sıra öneriler akıyor.
Bir yandan iyi...
Düşünüyoruz, dertleniyoruz.
Bir yandan ise epeyce kederli...
Çünkü, herkes önerirken “kendinden gayrı” düşünüyor.
"Bana dokunma" mantığı yine en önde koşuyor.
* * *
Ekonomik krizle birlikte yeniden keşfettiğimiz Mahfi Eğilmez’i okuyorum.
Gerçek ötesi kavramını (Post Truth) anlatıyor.
“Yalan sanatı” diyerek bir yıl önce sanırım Niyazi Kızılyürek gündemimize taşımıştı.
Oxford Sözlüğü “en popüler sözcük” seçmişti.
* * *
“Beyaz yalan dostu bir çağda yaşıyoruz. Diğerlerini aldatmak bir nevi boş zaman faaliyetine dönüşmüş durumda. Şu konuda ikilemdeyiz: Bir yandan kendi yalanlarımıza bahane bulurken, diğer yandan yalancılığın bu kadar yaygın olması karşısında dehşete düşüyoruz.”
Ralph Keyes’ten alıntı yapıyor Mahfi Eğilmez…
Ve ne kadar da tanıdık geliyor.
Hem “yalan”dan şikayet etmek…
Hem de onca yalan söylemek…
Bunu “kaba” bir “yalancılık”tan öte “maskelenmiş gerçeklik” gibi de düşünebilirsiniz.
Hani belki doğrudan bir yalan söylemiyoruz ama…
Yüzleşmiyoruz da…
Gerçeği saklıyoruz.
* * *
“İnsanların önemli bir bölümünün kendi inandıklarını gerçek, onun dışındakileri yalan olarak kabul etme eğiliminde…”
Örneğin…
“Ek mesai” konusunu kapattık ya!
Mesele basit bir “tasarruf” tedbiri gibi görüldü.
Oysa ortadaki “eşitsizlik” ve “fırsatçılık” gizlendi.
Peki ya teşvikler?
Biz sahiden Akdeniz’in en güzel adasına turist geliyor diye üzerinden para mı ödüyoruz?
Hem de sektörde sadece yüzde 20 yerli istihdam varken!
Peki ya üniversiteler?
Eğer kârlı bir sektör olmasaydı, bu kadar çok açılır mıydı?
İğneden ipliğe “imtiyaz” bir yana, vergi de yok!
Niye?
* * *
Sahi, örneğin sendikacı dostlar, dershanelerden evlere telefon edilmesinden ve “öğretmenlerimiz de kolej öğretmenidir ha” denmesinden rahatsız olmuyor mu?
Kamusal hizmetlerin bu kadar “ticarileşmesi” hiç mi rahatsızlık yaratmıyor?
* * *
Dönelim yine “gerçek ötesi”ne!...
“Gerçek ötesini tercih, bir kişi için kendisine zarar veren sonuçlar yaratabilir. Yanlış yollara girebilir, kandırılabilir, hayal kırıklıklarına uğrayabilir. Ama gerçek ötesini tercihin asıl zararı toplumsal düzeyde karşımıza çıkar. Bir toplum, çoğunlukla gerçek ötesini tercih ediyorsa orada sorunların gerçek çözümleri bulunamaz…”