“Taş devrinden çok daha güçlüyüz ama çok daha mutlu değiliz.”
Dünyaca ünlü tarihçi, felsefeci ve yazar Yuval Noah Harari’nin sözleri...
Çınar Oskay’ın röportajında okudum, Hürriyet Pazar’da...
* * *
Kıbrıslı Türklerin bu ayıplı coğrafyada, bu görünmeyen toplum hallerini kimileri kutsayabilir.
“74 öncesinden çok daha zenginiz, çok daha güçlü” diyebilirler...
Evet de...
Çok daha mutlu değil toplum...
* * *
Ödül Aşık’ın röportajını okudum yine, hafta sonu...
DAÜ Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Fatih Bayraktar’ın şu cümlesini not düştüm:
“En kötü belirlilik bile, belirsizlikten daha iyidir...”
Ve ekliyor hocamız...
“Tüm gelişen toplumlar, ileriye bakan, geleceğe bakan toplumlardır.”
* * *
Kıbrıslı Türk insanının sorunu tam da budur.
İleriye bakamıyoruz.
Baksak da göremiyoruz.
Gelecek belirsizliği içerisinde eziliyoruz.
O nedenle günü yaşıyoruz.
O nedenle günü tüketiyoruz.
O nedenle tükeniyoruz.
* * *
Peki vazgeçecek miyiz?
Ne münasebet!
Tam aksine daha çok direneceğiz.
Bu ülkeyi aydınlar, sanatçılar, bilim insanları, ilericiler, gerçek yurtseverler ileriye taşıyacak.
“Bireyci” değil “toplumsal” düşünen, “ideal” sahibi insanlar...
* * *
“Dinler, ulus devletin aracı haline geldi” diyor Noah...
“Milliyetçi, yalnızlaşmacı bir yöne saparsak, dibe vururuz” diyor.
“Güç yozlaştırır” diyor...
Ve diyor ki, “Tüm dünyadaki ortak yarılma ileriye gidenlerle geride kalanlar arasında...”
* * *
Geride kalıyoruz...
İşte buna yanıyoruz.