Kostas Konstandinu | Politis
Çeviri: Voula Charana
Dağılma aşamasında olan Yunan Neonazi çetesi Hrisi Avgi’nin Kıbrıs’taki şubesi ELAM, okullarda başörtüsünün yasaklanması istemiyle Meclis’e tasarı sundu.
Nefret retoriğine dair yasayı her gün çiğneyen bu oluşum - okullarda başörtüsü ile terör arasında bağlantı kurarak - yeni bir adım attı.
Hem de bu kez çocukları hedef göstererek.
Aptallık yapıyorlar!
Gelin hep birlikte bu aptallıkların nasıl yol aldığına bakalım.
* * *
“İslam terörizminin Avrupa’daki yükselişi, son yıllarda, ülkemizde suç oranının artmasıyla birlikte, toplumumuzda güvenlik ve barış duygularını sarstı” diyorlar, kelimesi kelimesine.
Öncelikle müşterek bahisler, piyango çekilişleri ve at yarışları dışında dünya haberlerini izleyenlerimiz için radikal İslam terörünün şu anda durgunluk gösterdiği açıktır.
Ve tabii ki İslam terörünün bizim toplumumuzun güvenlik duygusuyla alâkasız olduğu da…
Sahi, siz güvenlik duygunuzun sarsıldığını hissettiniz mi hiç?
Sanmam, en azından, onların kafasındaki kadar değil.
Ülkemizde suç oranında artış var mı peki?
Yok, tam tersine. Azalma var. Polisin resmi açıklamasına bakarsak bu konuda aynen şöyle diyor: “Kamuoyunda suç oranının artmış olması savı tamamıyla temelsiz ve zararlıdır. Bu yaklaşımlar aynı zamanda toplumda fobi ve güvensizlik yaratmaktadır.”
Örnek verelim: Hırsızlık olaylarında yüzde 39, soygun ve tehdit olaylarında yüzde 32, cinayetlerde yüzde 11, suç girişimlerinde ise yüzde 14 oranında düşüş saptandı.
* * *
Artış gösteren suçlar ELAM’ın vukuatlarıydı.
Mesela örgütün bir üyesi 1100 kiloluk kokain ticaretine karıştı diye gözaltına alındı.
Bir diğeri ise “gasp, tehdit, şiddet uygulama ve ateşli silah bulundurmakla suçlanan bir çete”de yer almaktan dolayı polis tarafından alıkonuldu.
Geçmişte polisi bomba olaylarıyla uğraştıran ELAM’lı bir belediye meclisi üyesi meselesine hiç girmeyelim. Ve buna benzer daha pek çok güzel olay… Bütün bu saydıklarım ve oldukça geniş bir suç girişimleri yelpazesine dâhil olan bu kişiler ne İslamcı ne de yabancılar! Kıbrıslılar.
Nikos Metaksas’ın yedi kadın kurbanı olayına gelince; ELAM bu konuda hiç sesini çıkarmadı. Çünkü kurbanlarının hepsi yabancıydı. Aynı ELAM, uyuşturucu kaçakçılığını öne sürerek -ama sadece şoven kaygılarla- barikatların kapatılmasını talep etti!
Halbuki uyuşturucunun büyük miktarları artık, Kıbrıs Cumuriyeti kontrolü altındaki liman ve hava alanlarından yurda giriyor. Ve… Örgütün liderleriyle kucak kucağa boy boy fotoğrafları yayınlanan üyeleri tarafından da dağıtımı yapılıyor.
Dahası var. Bir tanesine değineceğim. En sevdiğim örnek: ELAM’ın kadın milletvekili adayı; sevgilisinin karısına şöyle bir tehdit mektubu gönderdi: “Beynine bir kurşun ektiğim zaman aklın başına gelir. Bil ki soğukkanlı bir katil var karşında… Sana kan kusturacağım… İşin bitti adi pislik…”
Ve daha pek çok şey…
* * *
Gelelim başörtüsü konusuna. En güzelini sona sakladım. ELAM yasa önerisini şöyle gerekçelendiriyor:
“… Yasa yurttaşların arasında dolaşan bir kişinin eşkâlinin açıkça görülmesine olanak sağlayacaktır”.
Aptal oldukları yetmezmiş gibi üstüne üstlük bir de kara cahiller.
Bir insanın eşkâlinin anlaşılmasına ihtiyaç varsa eğer, başörtüsü buna engel olmaz. Başörtüsü yüzü örtmez. Üstelik saldırıları yapanlar erkekti, kadınlar değil a dangalaklar!
Ama bana sorarsanız, aramızda dolaşan kişilerin eşkâlinin belli olmasına dair bir ihtiyaç varsa bile, bu, nefret retoriği yasası için söz konusu olmalıdır. Ki, ELAMcı faşistler yurttaşlar arasında kafalarında kasklar, ellerinde demir zincirler ve kaz ayaklarıyla dolaşamasınlar.
Bir de utanmadan siyasi parti diye geçiniyorlar!
Ha, yasayı gerekçelendirme sebeplerinden bir tanesi de İslam’ın ve başörtüsünün kadın erkek eşitliğini ortadan kaldırmasıymış. Bugüne kadar kadın erkek eşitliği konusunda Yunanlı patronlarının devirdikleri çamlara hiç bakmıyorlar.
Hatırlatırım;
“Kadının rolü yarının savaşçılarını büyütmektir” gibi ifadeler… Ve “Biz Hrisi Avgi Halk Hareketi üyesi Yunanlı kadınlar, dönemimizde hüküm süren feminist akımın verdiği zararın farkında olduğumuz için, her türlü kadın – erkek eşitliği hakkındaki açıklamaya karşıyız” veya “kadının sözde özgürleşmesi, onu, annelik olan en hakiki değerinin özünden uzaklaştırmıştır. Bu değer, Irkın gövdesine yeni fidanlar katmaktır” türünden resmi açıklamalar gibi...
Bizim buradakiler yarım ağız anlatıyor, söylemek istediklerini.
Şimdi de başımıza “eşitlik” taraftarı kesildiler.
Sanıyorum bu kez Atina’da kodese tıkılan benzerlerini de aşmayı başardılar.
Zor işti doğrusu!
Ama başardılar!