GG istediğini aldı

Hasan Ecer

 

Sezon sonu yaklaşırken futbol adına birçok neticeyi önceden tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Bazı takımların güçleri net olarak belli iken, alınan sonuçlara bakıldığında,  duygusallığın daha çok ağır bastığını görmemek mümkün değildir.
Maalesef bazı takımlar oyunu kuralına göre oynamaya çalışıyor. Çünkü gelinen nokta ve içinde bulunduğumuz sistem, zorda olan takımlarımızı bu girdabın içerisini itiyor ve bu sistemden nemalanan kişilerin doğmasına neden oluyor.
Bu yazdıklarımdan bazı kulüpleri tenzih ediyorum. Örneğin; Göçmenköy’ün küme düşmesi aylar önce belli olmasına rağmen, her maça aynı şekilde hazırlanıp, hiçbir şaibe ve duygusallığa fırsat vermeden oynadılar ve alınlarının akı ile küme düştüler. Küme düşmek dünyanın sonu değildir. Çalışırsınız yine küme çıkarsınız ama sporun etik kurallarını çiğnediniz mi bunu tekrardan kazanmanız çok zordur. 
Dün Atatürk Stadı’nda Gençlik Gücü –K.Kaymaklı karşılaşmasını izlerken, gözlerimiz maçta ama kulaklarımız da radyodaydı. Her maçın skorları bilgimize geldiğinde, spor yazarı arkadaşlarımla yapılan yorumlar, inanın futbolumuz adına hiç de güzel yorumlar değildi. Her kes yaşananları biliyor, hissediyor, yaşıyor, görüyor ama ne yazık ki konuşamıyor.
Kısacası birçok maçın sonuçlarını hemen hemen her spor yazarı aynı şekilde değerlendirip, alınan sonuçların hiç de sürpriz olmadığını yorumlamışlardır.
Ne acıdır ki, her sezon sonunda aynı şeyleri biliyor, yaşıyor, konuşuyor olmamıza rağmen, bunlara son verip düzeltecek hiçbir çaba harcamıyoruz. Hatta oynanan oyunları ve dönen dolapları yazmaya kalkarsanız, öncelikle, bu işin içerisinde olanlar size karşı çıkıp, “çabuk hırsız ev sahibini evden kovar” misali, sizi suçlamaya kalkışıyor.
Artık birilerinin “Kral çıplak” demesiniz zamanı geldi ve geçti bile. Bir spor adamı olarak bu yaşadıklarımı ve gördüklerimi yazmasam, kendime olan saygımı yitirmiş olurum. Benim için önemli olan, sporun değerleri ve harcanan emeklerin başkaları tarafından ortadan kaldırılmamasıdır.
Bu girişi yaptıktan sonra, dünkü maça döneyim. Haftalar önce şampiyonluk umutlarını yitiren ve kupadan elenen Kaymaklı maçlara hiçbir hedefi olmadan çıkıyor. Bu durum futbolcuların maça olan ilgisini de azaltmış oluyor. Artık taraftarının bile maçlara gelmediği bir karşılaşmada, oyuncuların da maça önem vermesini bekleyemezsiniz.
Gençlik Gücü’nün son haftalardaki çıkışı herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Özellikle Samuel’in çok iyi performans yakalaması GG’nin çıkışında önemli rol oynuyor. Dünkü maçta da sahanın yıldızıydı. Aslında GG iyi futbol oynuyor. Fizik gücü ve oyun anlayışı çok iyi bir noktada. Bu artılarının yanında, puana ihtiyacı olması da oyundaki direncini ve canlılığını diri tutmaya yetiyor.
Dünkü maçta ilk yarıda GG daha iyiydi. İkinci devrede savunmaya daha çok önem verip oyunu kendi alanında kabul etse de, Kaymaklı’nın gol noktalarındaki verimsizliği işini kolaylaştırdı ve ani gelişen bir atakta attığı ikinci golle de üç puanı alarak derin bir nefes aldı.
GG’nin elde ettiği üç puan, ligde kalma umutlarını çoğaltmıştır. Önümüzdeki hafta Yenicami’yi yendiği takdirde, play- out oynamadan ligde kalacaktır.