Ülkemiz’de Kasım ayı enflasyonu, İstatistik Kurumu tarafından yüzde 0.78 olarak açıklandı. Yıllık enflasyon ise, ( Geçen Kasım’dan bu Kasım’a) yüzde 59.88’e ulaştı. Böylece, yılın ilk 11 aylık toplam enflasyonu da yüzde 51.63 olarak gerçekleşti.
Geçen aya göre, gıdadaki enflasyon artışı yüzde 2.88 oldu. Yıllık gıda enflasyonu ise, yüzde 56.72 oranında gerçekleşti. Pahalılık, dar gelirlilerin, belini bükmeye devam ediyor. Gıda enflasyonunda Avrupa’da birinciyiz.
Öte yandan, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını kapsayan Kasım ayı açlık sınırını 27 bin 254 TL olarak açıkladı. Nerdeyse asgari ücretli bir kişinin maaşı gıdaya gidiyor. Kira, elektrik, su, telefon, benzin, sağlık, eğitim ve diğer harcamalar için daha fazla gelire ihtiyaç var. Bu yüzden, halkın borçları artıyor.
Ana harcama grupları itibariyle bir önceki aya göre en yüksek artış gösteren 3 ana grup, yüzde 9.98 ile Giyim ve Ayakkabı ana grubu, yüzde 3.69 ile Alkollü İçecekler ve Tütün ana grubu ve yüzde 2.83 ile Gıda ve Alkolsüz İçecekler ana grubu olmuştur.
Türkiye’de ise, Kasım ayı enflasyon oranı yüzde 2.24, yıllık enflasyon oranı ise, yüzde 47.09 olarak gerçekleşti. Bu ay, bizdeki enflasyon oranı daha az çıktı. Toplum içinden yine tepkiler geldi. Bu bağlamda, yeni enflasyon endeksi ve sepetinin oluşturulması için çalışmalar süratle başlamalıdır.
Ayni para birimini kullanmamıza rağmen, Türkiye’den daha pahalı olduğumuzu, yıllık enflasyonlar arasındaki yaklaşık yüzde 13 oranındaki farktan da görebiliyoruz.
2 ülke arasında yaşanan bu enflasyon farkı, KKTC-TC ekonomik protokolü içinde mutlaka yer almalı ve bütçeye ve piyasaya verdiği hasarın telafisi mutlaka sağlanmalıdır. Neticede, TL kullanmamıza rağmen bu fark oluşuyor.
Ülkemizdeki mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması, kısa sürede asgari ücreti ve diğer maaşları da eritmekte ve satın alma gücü, maaşlar artsa bile yeniden düşmektedir. Hükümet‘in piyasa denetimlerinde yetersiz kalması da pahalılığı yükseltmektedir.
Elektrik fiyatlarına zam yapılması , hem halkın, hemde iş dünyasının ödediği faturaları artırmaktadır.Elektrik, önemli bir girdi maddesi olduğu için, piyasadaki tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında artışlara yol açmaktadır.
Umarım, önümüzdeki günlerde, elektriğe bir zam daha yapılmaz. Aksi halde, piyasadaki zam yağmuru zincirleme etkisi ile devam edecektir.
Bu da, dar gelirlileri ve asgari ücretlileri, maaşları artmasına rağman olumsuz etkileyecek ve satın alma güçleri yine düşecektir. Uzun zamandır benzer kısır döngüleri ülkemizde yaşıyoruz.
Elektrik zamları, halka daha az yansıtılmalı, KIBTEK’in zarar etmemesi de düşünülerek, yapılacak zammın bir kısmı, vatandaşa ve piyasaya ağır yük getirmeden, Maliye Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır.
Petrol fiyatları, döviz kurları ve diğer sabit giderler dengede iken, sadece asgari ücret ve elektrik zammından dolayı, mal ve hizmetlere aşırı zam yapılması halkı kızdırmaktadır.
Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ödeneğini de artırmaktadır. Bu da, devletin ve belediyelerin bütçe açıklarını büyütmektedir.
Bu bağlamda, 2024 yılı sonunda öngörülen 6.8 milyar Tl tutarındaki bütçe açığının, 13.maaşlar, ek mesailer ve piyasa ödemeleri neticesinde, daha da artması beklenmektedir. Zaten, 2025 yılı bütçesinde de, rekor olan 17.6 milyar TL lik bütçe açığı öngörüsü bulunmakta ve bu açığın yıl içinde daha da büyümesi beklenmektedir.
KKTC’de enflasyon ve pahalılık ateşi yanarken, Maliye Bakanlığı’nın 2025’te hayat pahalılığı hesaplama yöntemi konusunda değişiklik yaparak, çalışanlara, emeklilere ve asgari ücretlilere daha düşük maaş artışı verilmesini planladığını görmekteyiz.
Bu konuda ısrar edilmesi halinde, ülkede grevler, eylemler artacak ve elbette bunun siyasi bir faturası da olacaktır.
Ülkenin şu anda en büyük sorunu olan enflasyon ve pahalılıkla mücadelede Hükümet başarısızdır. Ekonomideki temel sorunları çözmede sınıfta kalmıştır. Ülke, adeta bir pahalılık cehennemine dönmüştür. Üstelik, akaryakıt ve döviz kurlarında dengeli seyir izlenmesi de, enflasyon ve pahalılığın daha da artmasını önlemiştir.
Ülkenin pahalılık yangının içinde bulunmasından dolayı, halkın önemli bir bölümü alış verişlerini Güney Kıbrıs’ tan yapmayı artırdı. Rum komşularımız da, pahalılıktan dolayı artık Kuzey’den eskisi gibi alışveriş yapmıyor. Bu durum, geçiş kapılarındaki sayılardan da belli oluyor.
Bu durumdan en fazla olumsuz etkilenen, satışları azalan bizim esnafımız ve işletmelerimizdir. Ayrıca, Maliye’nin alışverişlerden elde ettiği kdv ve fon gibi gelirleri de azalmakta ve böylece bütçe açıkları günden güne artmaktadır.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, maalesef Hükümet, yaşananları seyretmekte, piyasayı ucuzlatmak için gerekli tedbirleri almamaktadır.