Girişimcilik ve cesaret

EKONOMİ SOHBETLERİ

        
Bu hafta genç bir girişimci ile birlikteyiz. İç mimar Mete Köroğlu, bir ay kadar önce hem ofis hem de mağaza olarak hizmet verecek ‘Sofa fabrique’i açmış. Devletten teklifler almış ama o memur olmak yerine kendi ayakları üzerinde durmayı seçmiş. Piyasanın durgun olduğunu belirtmiş sektördeki insanlar; “Bence doğru yapılırsa ekonomik kriz pek önemli değil” diyor Köroğlu...



Dilek Öncül

• Yenidüzen: Ne zaman açıldınız?
• Mete Köroğlu: Açılalı aslında bir ay kadar oluyor. 4 Ocak’ta ilk olarak Cratos Oteldeki ‘Evlilik Fuarı’na katıldık. O sıralar mağzamız tadilattaydı. Fuar sırasında mağaza hazırlandı ve açtık.
“YORUCU BİR SÜREÇTİ AMA DEĞDİ”

• YD: Böyle bir yer açmak nerden aklınıza geldi?
• Köroğlu: Ben iç mimarım. İlk olarak çeşitli inşaat firmalarına çizimler yaparak başladım işe. Çizimler, özel tasarım ürünler. Sonra kendi işimi kurmak istedim; ofis açmayı düşündüm. Ofisi kurguladığımda bir masa bir bilgisayarın hoş olmayacağını düşündüm ve görsel bir ofis yapmaya karar verdim. Görsel bir ofisin daha etkili olacağını düşündüm. Kendi tasarladıklarım yanında beğendiğim ürünleri de Türkiye’den getirerek mağzamda sergilemek istedim. Türkiye’de, firmaları buluma sürecim 3 ay civarı bir süre aldı. Yorucu bir süreçti açıkcası. Ama değdiğine inanıyorum. Mağzamızda sadece koltuk takımları yok. Yüzyıllık meşe ağacından tasarladığım ürünlerimiz var; Masa, TV ünitesi. Bu dokuyu hiçbir zaman hiçbir yerde bulamazsınız. Aldığınızda bir tek sizde olur. Kesinlikle eskitme değil. Bildiğiniz yüz yıllık meşe ağacından yapılmaktadır. Meşe ağaçlarını Türkiye’den temin ettik ve burada ürettik. Bunlar atılacak kerestelerdi aslında, geri dönüşüm amaçlı satın aldık. Hakkı Turan arkadaşımla, böyle bir maceraya başladık. O, bu işin Türkiye ayağı. Bana yardımcı olan kişi. Anlayacağınız dert ortaklığımız var.
“KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLMEK”

• YD: Gençlerimizin girişimcilik ruhu bu dönem biraz körelmiş durumda. Memuriyet de pompalanıyor son istihdamlarla. Ülkemizdeki ekonomik durum ortada. Sizin girişimciliğiniz bu koşullarda takdire şayan desek yerinde...
• Köroğlu: Herkes genelde memuriyet gibi garanti işler arıyor. Muhakkak sağdan soldan bir tanıdık bulup memuriyete girebiliyor. Bana da sunuldu memuriyet açıkcası. Girebileceğim yerler vardı ama ben kendimi ispatlamayı, kendi ayaklarım üzerinde durmayı, kendim bir şey başarmayı daha çok tercih ederim. Burayı açmadan önce kendim çalışarak biraz biriktirdim, tabii biraz da ailemden destek aldım. Almadan yapamazdım. Ve böyle bir yola girdim. Ama çok müthiş tepkiler aldım; Fuarda özellikle. Bizden büyük bizden daha köklü firmalar da vardı fuarda. İnsanlar bize geldiğinde işte “bu kadar zamandır nerdeydiniz?” dediler. Yani bence doğru yapılırsa ekonomik kriz pek önemli değil diyebilirim. Tabii ki kriz önemlidir. Bu sektördeki daha köklü firmalarla görüştüğümüzde piyasanın çok durgun olduğunu söylüyorlar. Zamanlamamız kötü olabilir. Ama en azından ben doğru işi yaptığımıza inanıyorum.

• YD: Burayı açarken hibelerden kredilerden yararlandınız mı?
• Köroğlu: Hayır. Dediğim gibi ben çalıştım ve ailemden de destek aldım. Ama üretim için atölye tarzında bir yer açmayı düşünüyorum. O zaman gerekecek. Mağazamızdaki üretimler meşe üzerine. Meşe masa, TV üniteleri var. Meşeler şu an gerçekten inanılmaz talep görüyor. Meşe kerestelerini temin ettiğimiz Türkiye firması Belçika’ya, Kanada’ya inanılmaz bir satış yapıyor. İhraç müthiş yani. Keresteleri alıyorum, tasarlıyorum, sanayide çalıştığımız dülgerler de yapıyor. Yani dışardan hizmet satın alıyorum diyebilirim. Benim hayalim kendi üretim tesisimi kurmak. Aklımdaki ürünleri tam anlamıyla kendim üretip uygun olursa Güney’deki fuara bile katılmayı düşünüyorum. O şekilde bir pazara girmeyi düşünüyorum. İşimi büyütme hayallerim var.

• YD: Kıbrıs meşesi de var bildiğim kadarıyla...
• Köroğlu: Var ama az, yeterli değil. Bunlar genelde Karadeniz bölgesinden gelmedir. Ahşaba dokunmak hoş bir duygu gerçekten. Şu an çoğu üretici kaplama ürünlere döndü ama bu dokunun hissiyatı hiçbir yerde yok bence.
“MUADİL ÜRÜNLER YOK”

• YD: Daha yeni açıldınız ama bugüne kadar tüketicinin ilgisi nasıl?
• Köroğlu: Biz henüz reklama girmedik. Cratos’daki fuardan dolayı bir geri dönüş aldık ve satış var ama çok canlılık yok şu an. Reklama, kampanyaya gireceğiz bir-iki hafta içerisinde. Çoğu bilmiyor açıkcası.  Ben canlanacağına inanıyorum çünkü her gelen ürünlerimizi çok beğeniyor ve muadil ürünler yok diyor. Türkiye’de oldukça gezdim ve istediğim konsepte ürünler bulabildim. Memnunum. Genç bir girişimci olarak uğraştım, açtım burayı. Köklü firmalar bizi rakip görebilirler ama biz onların %5-10’u bile değiliz... 


-----


“Üretim için kalifiye eleman şart”

• YD: Özel sektörde kalifiye eleman sıkıntısı yaşanırken 10 yıllık elemanlar devlette işe başlıyor. Kalifiye eleman bulmak, yetiştirmek zaten sıkıntılı bir durum. Bu konuda ne düşünüyor sunuz? 
• Köroğlu: Dağıtım ve kurulum için çeşitli yerlerden hizmet alımı yapıyoruz. Bu günlerde mağzamıza da eleman alacağız.  Kalifiye elaman bulmak zor. Kendi tasarladığımı kendim üretmekten bu nedenle korktum açıkcası. Üretim için kalifiye eleman gerek. Bir hazırlığım var. Avrupa Birliği hibe programlarına başvurmayı düşünüyorum. Hibe alabilirsek üretime de geçmeyi düşünüyorum. Kalifiye eleman var, yani bağlantıda olduğumuz yerler var, gelebilirler ama dediğim gibi Kıbrıs’ta kalifiye eleman çok zor. Çok iyi ustalarımız var ama herkes bu zamana kadar kendi atölyesinde kendi iş yerinde yapmış çalışmasını, bırakıp da size gelmez açıkcası.

• YD: Peki ne yapılmalı bu konuda?
• Köroğlu: Çare eğitim süreci. Üretimi arttırmak istiyorsak eğitimin teşvik edilmesi gerekiyor.  Çeşitli kurslar vardır elbette ama bu kurslara katılımı arttırmak lazım. Genelde benim gördüğüm babadan oğula geçiyor ustalık. Aslında zevkli bir iştir bir şey yaratmak. Doğu Akdeniz Üniversitesi mezunuyum ben. İngiltere’ye de gitmiştim master için. Avrupa Birliği’nin bursu ile gitmiştim ama bir sağlık sorunu yüzünden yarım bırakıp geri dönmek zorunda kaldım. Fırsatını bulursam tekrar gitmeyi düşünüyorum. Benim bölümümde teşvik vardı. Bir maket yaptığımda sabahlara kadar uyumadığımız çok oldu. Ama o maketi, çizimlerimizi hazırlayıp gidip jüriye sunduğumuzda o şeyi yaratmanın hissiyatı bütün yorgunluğumuzu giderirdi. Ben bir şey yaptım, bunu ben yaptım demeyi seviyorum.

-----------


“Yurt dışına açılma hedefi”

• YD: hedefleriniz neler?
• Köroğlu: İlk hedefim, kendi üretim tesisimi yapabileceğim bir yer. Şu an için ürün olarak, sadece salon odaklıyız. Ürün yelpazemizi genişletmek istiyoruz. Tabii çizim olarak evin her şeyini yapıyorum. Alış-veriş merkezlerine tasarım yaptım, otellere de çizim yaptım. Burası hem iç mimarlık ofisi hem de mağaza. Kendi üretimlerimizi daha iyi bir şekilde yapıp sunabileceğim bir mağazam olacak inşallah. Öyle bir hayalim var. Kendi üretimimizi yapabileceğimiz ve yurt dışına da satış yapabileceğimiz bir sistem kurabilirsek çok iyi olacak. Tabii bu tanınmışlık gerektirir ama üretim Kıbrıs’ta yapıldığı sürece Yeşil Hat Tüzüğü ile pazarlama yapabiliriz. Güney Kıbrıs bu malın pazarlanmasında ne kadar yardımcı olur bilemem ama Güney’den dış ülkelere pazarlamayı düşünüyorum. Güney Kıbrıs’taki fuara da katılmayı istiyorum. Ürünleri hazırladım şu an. Çizimleri hazır. Orda bir iç mimar arkadaş var. Onunla konuşup bir şeyler yapmak istiyorum. Fuara katılabilirsek talep olacağına inanıyorum.

-----
“Devlete istihdam, özel sektöre vergi”

• YD: Sıkıntılarınız neler? Bunların çözümü yönünde ilgili birimlerden beklentileriniz var mı?
• Köroğlu: Aslında biz çok organize olduğumuz için, her şeyi araştırdığımız için karşılaşacağımız sorunları da tahmin ettik ve çok karşılaşmadık. Ama karşılaştığımız sıkıntılar da var. Mağzamızda kullandığımız spotlar burada 9 bin TL’ydi. Bir de Güney Kıbrıs’a baktık ve yarı fiyatına olduğunu öğrendik. Tekrar buraya geldik, konuştuk hem burdan almak adına hem de kurulumunun da yapılması gerektiği için. Bir hesapladılar, hemen hemen aynı fiyata indi, kurulum da dahil. Herkesin fiyatları neden yüksek tutmaya çalıştığını bilmiyorum. İlle Güney’i mi koz göstermemiz gerekiyor. Ben kendim nasıl burada bir işyeri açtımsa ve insanların bana gelmesini beklersem, Güney’e değil de bana gelmesini; onlar da aynı şeyi bekler ama fiyatların da bence Güney’le kıyaslanıp rekabet içinde olması gerek. Benim yaptığımı bir çok insan yapmaz. Ben bu fiyata buldum, sen niye bu fiyata vermiyorsun demeyip gidip Güney’den alan insanlar da olur. Paranın Güney’e akışı bu şekilde. Siz daha ucuzu daha iyiyi verdiğinizde insanlar niye sizden almasın. Ben Kuzey’den alış-veriş yapmayı tercih ediyorum. Ama gerçekten çok yüksek vergilerimiz var, gümrüklerimiz inanılmaz. %30-40’lara kadar maalesef vergiler var. Bu da tabii bizim fiyatlarımızı etkiliyor. İstihdamlar yapıldıkça özel sektöre vergiler arttırılıyor. Bu vergiler dönüp istihdam yapılan insanlara yansıyacak. Çünkü yine onlar gelip bu ürünleri alacak. Biz vergiler dolayısıyla fiyatları arttırmak zorunda kalacağız ve dönüp dolaşıp yine onları etkileyecek bu durum.


-----
“Oy için yapılmış işler”

• YD: Ekonomik program hakkında ne düşünüyorsunuz? Özelleştirmeye önem verilecek kamu küçültülecek dendi ama tam tersi bir uygulamayla bir çok kişi işe alındı bu dönemde..Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Köroğlu: Her zaman karşılaştığımız olaylar. Lefkoşa Belediyesi’nin halini zaten herkes biliyor. Memurları ödeyecek para yok. Bütçe sıkıntısı var. Diğer taraftan da yeni alımlar var. Söylenecek pek bir şey yok bence. Kendi seçimleri var, hükümetin de durumu ortada, o nedenle oy için yapılmış işler diye düşünüyorum. Herşey açık bence. Sonucunu, bedelini, her zaman özel sektör ve devlete yakın olmayan kişiler çekiyor zaten. Vergilere yansıyor, herşeye yansıyor. Nereye kadar böyle gidecek, o da belli değil yani.
“İNANDIKLARI İŞİN PEŞİNDEN GİTSİNLER”

• YD: Genç arkadaşlarınıza öneriniz ne?
• Köroğlu: Biraz tembel, biraz korkak mı diyeyim ya da tembelleştirildik mi diyeyim, öyle bir toplum haline geldik. Herkes korkuyor şu an. Korkmasınlar bence. Ben de daha önce çok düşündüm bunu mu yapsam bunu mu yapsam diye, yönlendirdiğim insanlar da oldu; yap tutar dedim. Yapıp tuttuğunu da gördüm. Korkmasınlar, inandıkları işin peşinden gitsinler bence. Doğru yaptığınız sürece olur. Olmaz diye bir şey yok. Devletin de çeşitli zorlukları vardır ama ben kendim başarmak istedim. Başarılı olamazsam da ben başarılı olamadım diyebilirim. Yaptım  olmadı demek de benim için bir gururdur. Cesaret edip bu işe girmek, denemek bile benim için bir gururdur.

------

Bir cümleyle:
Ekonomi: Bana çok uzak
Para: Güzel
Döviz: O da güzel
Yatırım: Cesaret
Hükümet: O da bana uzak
Özelleştirme: İstemiyorum ama gerekli
Medya: Çok gerekli

Röportaj Haberleri