KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu kazılara devam edilirken, Girne Boğazı yöresinde yürütülmekte olan kazılarda bulunan kalıntılar, buraya en az iki şahsın defnedilmiş olduğu yönünde ipucu verdi. Ancak elbette insan kalıntıları ancak Kayıplar Komitesi laboratuvarında antropologlar tarafından incelendikten ve DNA analizlerinden sonra, bunların aranmakta olan “kayıp”lardan olup olmadığı anlaşılacak.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgilere göre, Kayıplar Komitesi kazı ekipleri halen adamızda yedi kazı yürütüyor, bunlardan altısı kuzeyde, biri ise güneyde devam ediyor.
Taşkent’te (Vuno) iki “kayıp” Kıbrıslırum’un gömü yerinin arandığı kazılar, tepe yamacı üstünde tamamlanarak bu kazı kapatılırken, Yılmazköy’de (Şillura) bir “kayıp” Kıbrıslırum’un gömü yerinin aranmakta olduğu kazı çalışmaları, tepe üstündeki ikiz mermer ocaklarında sürdürülüyor.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgilere göre Domuzcular Burnu’nda (Trahonas/Kızılbaş askeri bölge), askeri bölge içerisindeki park yerinin kuzeyinde bulunan yamaç üzerinde kazı başlatıldı.
Mora’da (Meriç) bir grup “kayıp” Kıbrıslırum’un gömü yerinin arandığı Kıbrıslıtürk mezarlığının arkasındaki kazı çalışması da devam ederken, Afanya’da (Gaziköy) yıllar önce bir okurumuzla birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olduğumuz olası gömü yerinde de kuyu kazısı devam ediyor. Burada da bir “kayıp” Kıbrıslırum’un gömülmüş olduğu yönünde bilgiler mevcuttu.
Lapta’da bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın arandığı kazı devam ederken, Girne Boğazı’nda bir dere yatağında yürütülen kazılarda daha önce bir kişiye ait kalıntılar dağınık biçimde bulunmuştu, şimdi buraya bir kişinin daha gömülmüş olduğu anlaşılıyor – yani bulunan kişi sayısı en az iki olarak belirlendi. Burası Google haritalarında Balabayıs/Beylerbeyi (Bellapais) toprağı olarak görünüyor olsa da, aslında halk tabiriyle Girne Boğazı olarak bilinen bölge...
Kıbrıs’ın güneyinde ise Strovulos bölgesinde 1963-64 “kaybı” Kıbrıslıtürklerin gömü yerinin aranmakta olduğu kazılar sürdürülüyor.
Kazı ekiplerinde bulunan tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
BİR KİTAP…
“Hep muhalif: Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel…”
Korhan Atay 1890'dan 1980'e yaşayan iki gazeteci Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel'in Osmanlı'dan Amerika'ya, Avrupa'ya, Kafkaslar'a uzanan hayatını Serteller kitabında anlatıyor.
“Babam tam bir patriarktı, her sabah ayakyoluna girdiği zaman, annem elinde bir havlu, bir ibrik kapının önünde beklerdi. Bir gün sordum:
“Sen babamın hizmetçisi misin?”
“Her kadın kocasının hizmetçisidir” dedi.
“Ben kocamın hizmetçisi olmayacağım.”
“Olacaksın.”
“Öyleyse evlenmeyeceğim.”
“Evleneceksin...”
Evlendim ama kocamın hizmetçisi olmadım. Beni kadın haklarını savunmaya iten bu tepkiydi…”
Korhan Atay İletişim Yayınları'ndan yeni çıkan "Serteller" kitabında Sabiha Sertel’in sözlerini “Roman Gibi” kitabından almış.
İkisi de Columbia Üniversitesi’nden; Sabiha Sosyal Hizmet/Çalışma, Zekeriya Gazetecilik Okulu’ndan. İkisi de Selanik’te doğmuşlar; Sabiha 1895, Zekeriya 1890’da.
İsimleri Selanik’te onbeş günde bir yayımlanan Yeni Felsefe dergisinde 1911’de kesişiyor. Zekeriya köşe yazarı, Sabiha 16 yaşında felsefe dergisi okuru, sık sık da görüşlerini dergiye yolluyor.
Serteller kitabı ne anlatıyor? “19. yüzyıldan 20. yüzyıla Osmanlı’nın son yılları”? “Kuruluştan Türkiye”, “Osmanlı/Türkiye basını”, “Türkiye Komünist Partisi”, “Sol”, "hapisler, sürgünler, saldırılar", "Tan gazetesinin yok edilişi", “Özgürlükler/özgürlüksüzlükler”, “Osmanlı’da, İşgal altında İstanbul’da,", “1950’ye kadar Türkiye’de, sonra da Budapeşte, Prag’da, Leipzig’de gazetecilik, radyoculuk, Bakü’de yazarlık”, “Başkaldıran bir komünist kadının, gazeteci kadının, feminist kadının zorlu hayatı”.
Hepsi ve fazlası.
Arka kapaktan
Serteller, Osmanlı’nın yıkılış ve Türkiye’nin kuruluş döneminde düşünce, duygu ve yeniliklere yön veren iki başarılı gazeteci ve yazarın; Sabiha ve Zekeriya Sertel’in hikâyesini anlatıyor.
Sabiha ve Zekeriya Sertel çifti, 1911-1978 yılları arasında hemen hepsi çok satan dergi ve gazeteler çıkardı, pek çok kitap yazdı.
Nâzım Hikmet, Suat Derviş, Sabahattin Ali, Nail Çakırhan başta olmak üzere ülkenin demokrat, ilerici ve sosyalist pek çok aydın ve yazarı bu yayın organlarında çalıştı, kitapları Serteller tarafından basıldı.
Serteller yönetimindeki Tan gazetesi yükselen Alman faşizmine, yerli Nazi işbirlikçilerine ve dönemin baskıcı tek parti hükümetlerine alabildiğine muhalefet etti, çok partili demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü ve insan haklarını savundu.
Tan Matbaası ve gazeteleri iktidarın el altından kışkırttığı bir saldırıyla yok edildikten sonra yurt dışına çıkmak zorunda kalan Sertellerin, asla açıklamadıkları onlarca yıllık serüvenleri; Paris, Budapeşte, Prag, Leipzig, Moskova ve Bakû’daki yaşamları, tanıklıklara ve gizli Sovyet belgelerine dayanarak ilk kez gün ışığına çıkarılıyor.
Tan gazetesinin düşmanı Nazi dostu basın organlarına Almanların nasıl para yağdırdığını, bazı ünlü yazarların yalnızca Nazi parasıyla nasıl gazete çıkardığını gizli Nazi belgelerine dayanarak aktarıyor.
İçindekiler
115 arabaşlıklı kitap altı bölümden oluşuyor: “Türkiye’nin Nazileri, Tan Gazetesi Yıkımı ve Bilinmeyene Yolculuk”, “Osmanlı’nın Avrupası Selânik’te İttihat ve Terakki “İhtilâli”, ”Ağa Çocuğu Zikri, Dönme Kızı Sabiha’yla Evleniyor".
“İlk Feminist Makaleler, Amerika’da Eğitim, Resimli Ay Dergisi ve Nâzım”, "Son Posta ve Tan Gazetesi, Devletin ve Yükselen Faşizmin Baskısı”, “Zorlu Sürgün Yılları, Nâzım’ın Desteği, Komünizme Adanmış Yaşamlar ve Bakû’da Ölüm”, “Kaçış, Yeniden Zorlu ve Yoksun Yıllar, Her Şey Türkiye’ye Dönmek İçin”.
* Korhan Atay, Serteller, editor: Ahmet İnsel, dizi kapak tasarımı. Ümit Kıvanç, kapak: Suat Aysu, uygulama: Hüsnü Abbas, düzelti: Remzi Abbas, dizin: Berkay Üzüm, İletişim Yayınları, 2021, İstanbul, 432 s.
(BİANET.ORG – 10.3.2021)