Kasvetli bir anda kasvetli bir noktaya düştü.
Düşer düşmez tek renkli bulutlar
gerildi üstünde ve sert yeryüzü
hızla yükseldi havada karşılamak için onu.
Kimse fırsat bulamadı adamı tutmaya.
Kollarını uzatıp aceleyle öne atılan bir adam
eğdi başını, sersemleyip geri sekti, onun rüzgârı
dağıtırken yerdeki kâğıt parçacıklarını.
Göğün ortasından gelip düşmüş: bir çatı,
bir ağaç bile yok düştüğü yerde.
Ama mutlaka gökten bir yerlerden gelmekte
çünkü kimse yere düşmez yukarıya tırmanmazsa.
Fırtınadan geçip gelen,
vurulmuş bir kuş gibi düşen bir adamı seyretmek
şaşırtır en kederli çocuğu bile.
Ona dokunmaya yanaşmadı hiç kimse.
Belki de korkuya kapıldılar, şaşkın gözleri
görmezlikten gelirken önlerinde ölmekte olan bu adamı.
Yaşam ile ölümün atbaşı gittiği o kısacık anda
pıhtılaştı kan dudaklarında.
Onu düşünmemeyi yeğledi onlar
ne bir çatıdan düşmüştü çünkü, ne bir ağaçtan.
Taner Baybars
(İngizilceden Çeviren: Gürgenç Korkmazel)