Hava çok soğuktu…
Afrikalı genç markette…
Ayağında lastik veya plastik yazlık pabuçlar…
Çorapsız…
Yağmayan yağmurun da yağası tuttu…
-*-*-
Altında eski bir eşofman, üzerinde kapişonlu, daha eski…
Sakallar aylardır kesilmemiş, belli…
Banyo yapılmamış…
-*-*-
Bir paket pirinç aldı…
Tek bir paket…
Sıraya girdi, ödeyecek…
Arkasında ben…
-*-*-
Kasiyere bir paket pirinci uzattı, Türkmen kasiyer kadın paketi optik okuyucuya okuttu, diiit 27.90 TL…
Çocuk ya da genç, son derece mahcup bir şekilde sağ avucunu açtı, bir adet 20’lik, bir adet de 5’lik…
25 TL…
Yetmedi…
Başını yere eğdi…
Kasiyer de çok üzgün…
-*-*-
Kasiyer kadına kısık sesle, “ben öderim 2.90 TL’yi lütfen ver çocuk gitsin” dedim.
Kasiyer kadın, çocuğa bir paket pirinci verdi…
Çocuk pirinci aldı, kapıya doğru yöneldi, çıkarken yüzüme baktı, anlamıştı, “teşekkür ederim” dedi, İngilizce…
-*-*-
Birkaç gün sonra…
Bir başka market…
Bir başka Afrikalı genç…
Tek bir adet domates, bir adet soğan, birkaç paket bisküvi gördüm elinde…
İki de somun ekmek…
Diiit, diiit, diiit…
105 TL küsurat!
Çocuk elini açtı…
Bir adet 100’lük!
Bisküvilerden ikisini iade etti, kasiyer geri aldı, hesaptan düştü, üzerinden de galiba 3 TL verdi…
Çocuk çıktı, gitti…
Üzerindeki kıyafetler eski, yıkanmamış…
-*-*-
Biliyorum, şimdi hemen bana cevap yazacaksınız ve şöyle lüks arabalarda, şu şekilde bir lüks yaşam süren, gürültücü Afrikalı gençlerden bahsedeceksiniz!
-*-*-
Sorun da zaten burada…
Siz, yani KKTC Devleti, bu çocukları, bu gençleri dolandırarak bu ülkeye getirmiştir…
Elbette tümünü değil…
Ve bu çocukların büyük çoğunluğu ne yazık ki, “cennete geliyorsunuz” denilerek, eğitim, iş ve Avrupalı olmak garantisi verilerek ülkeye getirildikten sonra kesinlikle tuzağa düşmektedir.
-*-*-
“Parasızlık” denen felaket, uyuşturucudan kara paraya, fuhuştan her türlü suça iten bir “kötülük”tür!
-*-*-
Eşit ve egemen devlet mi demiştiniz?
Anavatan hep yanımızda mıydı?
Yediğimiz önümüzde, yemediğimiz de arkamızda mıydı?
Oooo maşallah meyhaneler de dolu ha!
Ve herkesin evinde dört araba, cebinde iki telefon mu vardı?
Hem de en iyi marka!
-*-*-
Aynen öyleyiz!
Siz öyle diyorsanız, Ersin beyler, Ünal beyler, Büyükelçi ya da Mehmet beyler falan öyle diyorsa, öyledir canlarım benim!
Devam edin!
Böyle devam edin!
-*-*-
Görmediğiniz, görmek istemediğiniz korkunç insanlık felaketi söz konusudur!
Böyle devam edin, bayrak, ezan, Ahmet Ünsal, külliye iki de “cağız, ceğiz”li vaat, her şey tamamdır!
-*-*-
2023 yılında, Avrupa’nın en gözde ülkesi Kıbrıs’ta, siyasi çözüme her açıdan karşı çıkan, işgal edilmiş Kıbrıs topraklarını “Türk’ün malı – kılıç hakkı” sayan zihniyet; açık açık insan ticareti yapıyor, yapılmasına göz yumuyor…
Afrikalı gençleri, uyuşturucu ticaretinin, kara paranın, her tür suçun ortasına bırakıyor ve ülkede patlamaya hazır bomba yaratıyor.
Açık açık, bu insanlar çok ucuz iş gücü olarak sömürülüyor…
Aç yaşamaya mahkum ediliyor…
Ve çok doğal bir sonuç: Suça itiliyor.
***
Ne güzel kuştur papağan!
Papağanlar, “Psittaciformes” takımını oluşturan kıvrık gagalı, etli ve kalın dilli, parlak tüylü, sıcak yerlerde yaşayan kuşlardır.
Ayrıca bu kuşların bazı türleri söylediğiniz bazı şeyleri tekrar edebilirler…
Böyle yazıyor “Vikipedi”…
-*-*-
Neymiş?
Bu kuşların bazı türleri, söylediğiniz bazı sözleri tekrar edebiliyorlarmış…
-*-*-
Annemin Behlül isimli bir gri papağanı var…
Birkaç kelimenin ötesine geçemiyor…
Yıllarca ben de “muhabbet kuşu” dediklerimizden ve “cockatiel” diye bildiklerimizden çok besledim…
Şimdi tek bir zebram kaldı. Kuş olan zebra, eşek cinsi olan değil tabii ki!
Neyse, bizimkileri geçtim; ülkede öyle cins ve renkte papağanlar yaşıyor ki, uzun sayılan cümle bile kurabiliyorlar…
-*-*-
Öğretiyor sahipleri, papağanlar öğreniyor ve yıllardır hep aynı cümleleri tekrar edip duruyorlar…
Mesela en çok öğretilen ve tekrar edilen “ötüş”lerden biri, “… TC – KKTC işbirliği ile KKTC yere sapasağlam basacak… Rumlar kıskanacak”…
-*-*-
Ne tatlı bir “ötüş” değil mi?
Keşke gerçek de olsa!
Rumlar, bizi kıskansa da aramızda en az 100 yıllık bir “sosyo - ekonomik gelişmişlik farkı” olduğu apaçık görünmese!
-*-*-
Son zamanlarda en sık tekrarlanan ve “pek anlamı bulunmayan” öğretilmiş “ötüş”lerden biri de “egemen eşitlik”…
Caaaaak, egemen ve eşit!
Caaaaak!
Kuş ötüyor işte!
Yoksa “ciddi” bir şey değil!
-*-*-
Bir de acayip gereksiz, tamamen maskaralık bazı “ötüş” şekilleri var…
İnsanı güldüren!
Mesela bunlardan biri: “İyi sabahlar … Yağmurlardan sonra doğamızın yüzü güldü, etraf yemyeşil. İnşallah devamı gelecek…”
Ya da, “Mesarya Ovası yemyeşil … Bereket geldi geçti, inşallah devamı gelecek…”
-*-*-
Papağanlar, evlerimizin en önemli ve en değerli “kuş” türleri arasındadır…
Onları çok severiz. Sempatiktirler.
Taklit yetenekleriyle, büyüleyici güzellikte olan tüy renkleriyle, çıkardıkları seslerle ve zekâ seviyelerinin yüksek oluşu ile bilinirler…
Ama sonuçta “kuş”turlar…
Yani beyinleri öteki kuşlara göre çok gelişmiştir ancak sonuçta “kuş beyni”dir…