Terasta toplandık.
Masa da masaydı şairin sözleri gibi!..
Yani üzerinde şarap yoktu sadece…
Pide arasında erimiş tahinli helva yoktu ya da çöp şiş!..
Umudumuz vardı dipdiri, yoldaşlığımız vardı…
Çocukluğumuz vardı elden ele verilen hediyelerde, öfkelerle örselenmiş bedenlerimiz içinde sevdamız vardı…
Nefesimiz vardı, hani hep birlikte bir üflesek, bulutlar dağılırdı o anda…
Oysa usul usul yağıyordu yağmur…
Hani kalbimiz tam da oracıkta çarpıyordu…
Dostların arasında…
***
Bir yıl daha bitti…
Günlerin gecelere uladığı hesaplaşmalar, baharların güzlere uçurduğu sevinçler, grilerin mavilere kattığı gözyaşlarıyla…
Üstümüze sinmiş barış hasretiyle bitti bir yıl daha…
Yüzsüzlüklerin resmigeçidinde maskelerine bürünmüş kalabalıklara uygun adım selam durduk birlikte, kimimiz karıştı araya, kimimiz uzaktan izledi…
Bir yıl daha bitti, ana babaların evlatlarının üzerine toprak attığı an’larda manası kalmadı sözcüklerin, yeni doğmuş bebelerin ilk çığlıklarına sarmalandı yarın ve telaşlar arasında çatladı dudaklarımız…
Yine kanadı kalbimiz defalarca, vicdansızlık çemberinde boğulurken…
Öksüz kalabalıklar arasında kimileri “sorun”u dahi göremeden “çözüm”ü aradı, durdu…
Kimi kendini gördü, beğendi sadece…
“Kriz”lere “keriz”ler karıştı, yollar ve ağaç gövdeleri biraz daha yabancılaştı bize, hırsla köpüren hayatlar çoğunlukla uşağı oldu paranın…
***
Aynı gökyüzü altında direnmeye devam edeceğiz, bir saat, bir gün, bir mevsim, bir sene daha…
Yaşamak adına…
Ve “yaşadım” demek için nefeslerimiz karışacak nefeslerimize, illa…
Yeni bir sabah doğacak.
Hep yenilenecek hayat…
Göz göze geleceğiz yine.
***
Bir yıl daha bitti…
Sonra yine bitecek…
‘Yaşadım’ demek için ne yapacaksınız şimdi, şu anda, hemencecik…
Nefesiniz buna yetecek…