Geçitkale’de 3 Aralık 2015 tarihinde meydana gelen ve 24 yaşındaki Arif Ummak’ın ölümüyle sonuçlanan iş kazası ile ilgili olarak “Adli Ölüm Tahkikatı” duruşması dün Mağusa Hukuk Mahkemesi’nde devam etti. Kıdemli Yargıç Ayşen Toroslu huzurunda görüşülen dava, Arif Ummak’ın ailesini temsil eden Avukat Öncel Polili’nin hitabının ardından karar için süresiz olarak ertelendi.
Polili: “Deliller tam olarak toplanmadı ve etkin bir soruşturma yapılmadı…”
Arif Ummak’ın ölümü ile ilgili olarak görüşülen “Adli Ölüm Tahkikatı” duruşmasının dünkü oturumunda Ummak ailesini temsil eden Avukat Öncel Polili hitaplarını yaptı. Avukat Polili, bu meselede polisin yapmış olduğu tahkikat neticesinde 3 Aralık 2015 tarihinde Arif Ummak’ın JD 845 plakalı TIR aracın üzerinde bulunan paletleri forklift ile indirdikten sonra muhtemelen havaların dolması için JD 845 plakalı TIR aracın sağ ön kapısını açarak sürücü bölümüne binmeden aracın kontak anahtarını çevirmesi neticesinde aracın hareket etmesinden dolayı açık bulunan kapının yolun sağında bulunan elektrik diğerine çarpması sonucu Arif Ummak’ın kapı ile araç kabini arasında sıkışarak vefat ettiği sonucuna ulaştığını belirterek, polisin ulaştığı bu sonuca katılmadıklarını ifade etti. Yapılan tahkikatın ölüm ile ilgili bir tahkikat olduğunun altını çizen Avukat Polili, bunun basit bir darp meselesi değil, yaşam hakkıyla ilgili yapılan bir tahkikat olduğunu vurguladı. Avukat Polili, yaşam hakkının hem Anayasanın 15. Maddesi hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. Maddesi ile korunan bir hak olduğunu dile getirerek, devletin yaşam hakkıyla ilgili olarak sadece bireyleri öldürmemek değil, ölüm olduktan sonra da etkin bir soruşturma yürütme yükümlülüğünün olduğuna dikkatleri çekti. Polili, bu meseledeki delillerin tam olarak toplanmadığı ve etkin bir soruşturma yapılmadığı inancında olduklarını da belirtti.
“Doğru düzgün araştırma yapılmadı…”
Avukat Öncel Polili, Arif Ummak’ın Yakın Doğu Üniveristesi’nde Hemşirelik bölümü okuyan ve ayni zamanda Geçitkale’de Çelebi Aziz’lerin yanında çalışan bir kişi olduğunu anımsatarak, tanıkların vermiş olduğu ifadelere göre söz konusu TIR’ın İbrahim Çelebi Aziz’e ait olduğu ve Arif Ummak’ın hiçbir zaman bu TIR’ı kullanmak gibi bir görevinin olmadığını, TIR ehliyetinin dahi olmadığını ve babasının da bir kamyonu olmasına rağmen hiçbir zaman kamyon sürme gibi bir merakının gelişmediğini söyledi. Dükkan sahibi İbrahim Çelebi Aziz’in 6 Aralık 2015 tarihinde verdiği ifadesinde 12:50 civarında konu aracı el frenini çekerek olayın yaşandığı yere park ettiğini beyan ettiğini anımsatan Polili, İbrahim Çelebi Aziz’in 27 Aralık 2015 tarihinde verdiği ek ifadesinde ise üçüncü vitesi içinde bıraktığını söylediğini belirtti. Polili, ifadelerden görüleceği gibi paletlerin indirilme işinin bitmediğini ifade ederek, bu hususun tahkikatın düzgün yapılmadığını gösteren bir husus olduğunu söyledi. Polisin, Arif Ummak’ın boyunun kontak anahtarına yetişip yetişmediği ile ilgili soruşturma yapmadığını, kontağı sağ eliyle mi yoksa sol eliyle mi çevirdiği yönünde araştırma yapmadığını belirten Polili, yine polisin, konu aracın kapısından parmak izini almadığını, Arif Ummak’ın eğer kamyona gitmişse ne taraftan gittiği ile ilgili olarak ayak izlerini almadığını ileri sürdü. Polili, diğer taraftan İbrahim Çelebi Aziz’in kamyonu direğe çok yakın park ettiğini söylediğini ancak polisin bu yakınlığın ne olduğuyla ilgili bir araştırma yapmadığını ileri sürerek, bunların çok büyük eksiklikler olduğunu savundu.
“El freni çekik, vites içinde olan bir kamyonun hareket etmesi mümkün değil…”
Avukat Öncel Polili, hitabı boyunca tanıkların ifadelerine ve şahadetlerine de değindi. Polili, mahkemede şahadet veren tanık Ayer Yarkıner’in, el freni çekik ve vitesi içinde olan herhangi bir kamyonun hareket etmesinin imkansız olduğunu söylediğini anımsatarak, Ayer Yarkıner’in şahadetine bakıldığında kamyon ile ilgili ifade ve şahadet veren diğer kişilerden farklı olarak bilimsel olarak da bir açıklama yaptığını dile getirdi. Tanık Nevzat Efendi’nin şahadetine de değinen Polili, Nevzat Efendi’nin şahadetinde, el freni çekili olduğunda ve kontak anahtarın çevrildiğinde sadece kamyonun kafasında 5-10 cm’lik bir oynama olabileceğini ve tekerleklerin dönemeyeceğini söylediğini belirtti. Polili, tanık Abidin Bayram’ın da şahadetinde el freni çekili ve vites takılı olduğunda kamyonun hiçbir şekilde hareket etmediğini söylediğini ve Ayer Yarkıner’i teyit ettiğini belirtti. Tüm bu ifadelerin olmasına rağmen tahkikat memurunun, kamyonun ilerleyerek Arif Ummak’ı sıkıştırdığı sonucuna vardığını anımsatan Polili, ancak tahkikat memurunun kamyonun kaç cm ilerlediği tespitini yapmadığını söyledi.
“Makul şüphe var…”
Avukat Öncel Polili, konu aracın havalarının dolması olayının da birçok şeyi gösterdiğini söyledi. Kamyonla ilgili bilgiler veren tanıkların havaları boş olan bir kamyonun zaten hareket edemeyeceğini söylediğini belirten Polili, havaların boşalmasıyla ilgili olarak saatlerin önemi olduğunu ve polisin bu TIR’ın havalarının kaç dakikada veya kaç saatte boşaldığı ile ilgili tahkikat yapmadığını savundu. Polili, Arif Ummak’ın TIR’ın havalarını doldurmak için çalıştığı forklifti bırakıp kamyona gittiğinin söylendiğini anımsatarak, hiçbir makul insanın forkliftle iş yaparken işini bitirmeden forklifti çalışır durumda ve çatalları da üzerinde bırakıp ansızın “Ben kamyonun havalarını doldurayım” demediğini söyleyip bunun mantığa sığan bir şey olmadığını belirtti. “Eğer ki Arif Ummak, kapı ile kabin arasına sıkışıp ölmüşse kesinlikle Arif Ummak kamyona havalarını doldurması için gitmemiştir” diyen Polili, kamyonda birisinin olduğunu ve Arif Ummak’ın belki de o kişiye müdahale etmek için kamyona gittiğini savunarak mantığa bunun uyduğunu ileri sürdü. Polili, olay günü Arif Ummak’ın nişanlısı Fezile Arnavut ile annesi Emine Ummak’ın, Naciye Çelebi Aziz’in “Ben yapmadım, ben yapmadım” diye feryat ederek ağladığını duyduklarını ifade ettiklerini anımsatarak, Naciye Çelebi Aziz’in mahkemede verdiği şahadetinde birçok çelişki olduğunu ve bu yüzden de makul bir şüphe olduğunu belirtti.
“Bu meselede 2 şüpheli olabilir…”
Avukat Öncel Polili, hitabı sonunda, bu meselede iki şüpheli olabileceğini ve bu şüphelilerin ise Naciye Çelebi Aziz ile Erkan Yılmaz’ın olabileceğini ileri sürdü. Arif Ummak’ı bulduğunu iddia eden kişinin Erkan Yılmaz olduğunu anımsatan Polili, olay mahalline müdahaleleri olduğunu ileri sürdü. Polili, Erkan Yılmaz’ın delilleri kararttığını iddia ederek bunun bir suç olduğunu söyledi. Mahkemeden, Fasıl 153 Ölüm Sorgu Yargıçları Yasasının 24. Maddesindeki yetkilerini kullanmasını talep eden Polili, eğer mahkemenin bu iki şahsın sorumlu olabilmesi için ilk nazarda bir şahadet olmadığını düşünmesi halinde o zaman yasasının 26. Maddesindeki yetkilerini kullanmasını talep etti.
Bundak: “Amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır…”
Ummak ailesini temsil eden Avukat Öncel Polili’nin hitabının ardından kısa bir hitapta bulunan Savcı Serhan Bundak, bu olayda yapılan soruşturmada Arif Ummak’ın ölümünde herhangi bir kast, kusur veya herhangi bir kişinin ihmali olup olmadığına yönelik birçok tanık dinlendiğini belirterek, amacın maddi gerçeğe ulaşmak olduğunu ifade etti.
Dava karar için süresiz olarak ertelendi…
Mağusa Hukuk Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Ayşen Toroslu, davayı karar için süresiz olarak erteledi.