Gümrük Çalışanları Sendikası (GÜÇ-SEN) Başkanı Abdullah Özdoğan Haziran 2020’de YENİDÜZEN’in gündeme getirdiği “Özel Jet Skandalı” konusunda, “Günah keçisi” arandığını ve olayla ilgisi olmayan görevli bir memura dava okunduğunu belirtti, “O dönemin yetkilileri bugün hala daha devletin en üst makamlarında görev yapıyor.” dedi.
Sabah saatlerinde Lefkoşa Gümrük Rüsumet Dairesi’nde basın açıklaması yapan Özdoğan, çalışanlarına okunan davaları kabul etmediklerini, “Gerçeklerin ortaya çıkması için var gücümüzle çalışacağız” ifadelerini kullandı.
“Havalimanında resmi mesai saatleri dışında görevli personel bulunmamaktaydı”
GÜÇ-SEN Başkanı Özdoğan açıklamasında, 12 Haziran 2020 tarihinde yasa dışı yollardan ülkeye giriş yapan ve o dönem karantinaya girmedikleri tespit edilen “Özel Jet Skandalı” olayının bir yıldır ülke gündeminde olduğunu ancak bir çözüme ulaşamadığını hatırlattı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldığını anlatan Abdullah Özdoğan, söz konusu jetle ilgili sunulan polis raporunda “Uçak alana iniş yaptığında gümrük görevlisinin alanda olmadığı öğrenilmiştir” ifadesi yer aldığını ifade etti.
Gümrük Yasalarında ve talimatlarında ülkeye bir uçak geldiği zaman prosedürlerin takip edilme zorunluluğu olduğunu dile getiren GÜÇ-SEN Başkanı Abdullah Özdoğan, uçuşların durdurulduğu o dönemde İdari bir karar ile havalimanında resmi mesai saatleri dışında görevli personel bulunmadığını söyledi ve özel jetin mesai saatleri içinde alana iniş yapmadığını kaydetti. Özdoğan şöyle devam etti:
“Mesai saatleri dışında uçak girişi veya çıkışı olacağında Sivil Havacılık Dairesi tarafından kendilerine bildirilen gümrük sorumlularına bilgi verilmesi zorunluluğu vardı, sorumlular da ilgili uçağın giriş veya çıkış işlemlerini yapmak üzere memur görevlendirmekle yükümlüydü. Girişi skandal olan özel jet uçağıyla ilgili gümrük sorumlularına herhangi bir bilgi verilmediğinden dolayı o gün ilgili giriş kontrollerini sağlaması için memur görevlendirilmemiştir.”
“Günah keçisi aranıyor”
GÜÇ-SEN Başkanı Özdoğan okuduğu basın bildirisinin devamında şu noktalara değindi:
“Son günlerde bu olayın Meclisteki muhalefet partileri, basın ve halk tarafından yeniden gündeme getirilmesi sebebi ile yükselen bu baskı karşısında ilgili dosyanın tahkikatını yürüten memurların soruşturmayı ilerletmesinden ve sonuçlandırmak için gösterdikleri çabadan dolayı bu toplumun birer bireyi ve kamu çalışanları olarak memnuniyet duymaktayız. Ancak dün gelinen noktadan anlıyoruz ki soruşturma süreci olayla bağlantısı olmayan memurlara alelacele dava okuyarak tamamlanmaya çalışılıyor. Olay günü görevde dahi olmayan bir çalışma arkadaşımıza – görev yerinde bulunmama; görevi ihmal ve emre riayetsizlikten dava okunmuştur. Yani “yoldan geçenlere” dava okunuyor ancak o dönemin yetkilileri bugün hala daha devletin en üst makamlarında görev yapıyor. Olayla doğrudan bağlantısı olan üst makamları tutan yetkili kişilere herhangi bir suç ithamında bulunulmazken, bugün olayla hiçbir alakası olmayan, hatta herhangi bir yetkisi dahi olmayan sıradan kamu çalışanlarına ceza davaları okunuyor. Özetle, bu skandalı birkaç “günah keçisinin” üstüne yıkmamaya çalışarak olaydan sorumlu olanlar gündeme getirilmiyor.
Bağımsız yargıya güvenimiz tamdır, yargılanmaktan çekinmiyoruz, anlımız açık vicdanımız da rahattır. Aksine bu süreci kamu yararına bir ödev olarak görüyoruz, eğer olay mahkemeye giderse gerçeklerin ortaya çıkması için var gücümüzle çalışacağız.
Gümrük çalışanlarına geleceği gümrüğe beyan edilmeyen bir uçakla ilgili ve amirleri tarafından görevlendirilmediği halde “Görev yerinde bulunmama, emirlere uymama, görevi ihmal” gerekçeleri ile okunan davaları kabul etmiyoruz. Eğer çalışma saatleri dışında ve amirleri tarafından görevlendirilmediği halde görev yerinde bulunmamak suç ise bugün hemen 300 gümrük çalışanına dava okunmasını talep ediyoruz.”