‘Güçler ayrılığı’nda yargı…

Tayfun Çağra

“…yasaların adaleti sağladığına inanıyor musun?”

“Yasa ile adaletin aynı şey olmadığını biliyorum. Yasalar, adaleti korumak için varsa da, çoğu zaman başarılı olamadıklarını da biliyorum. Daha doğrusu, böyle olmadığını her geçen gün yaşayarak öğreniyorum. Çünkü mükemmel yasa yok. Belki de bu yüzden yasalar sürekli değişip duruyor. Belki hep değişecek. Sanırım adalet, vicdanımız ile yasa arasında bir yerde duruyor. Bu nedenle yasa, adaleti sağlamakta tek başına yeterli olamaz. Ama adaleti sağlamak için yasalara inanmaktan başka da çaremiz yok.”

Bir polis amiri diğerine soruyor ve adaleti sorguluyorlar Ahmet Ümit’in kitabında…

“Sanırım adalet, vicdanımız ile yasa arasında bir yerde duruyor” saptaması doğru olabilecek bir yorum.

Bir hakim, yazılan yasalar çerçevesinde karar verdiği bir davanın sonucunda hiç rahatsızlık duymaz mı?

Hukuk kitaplarında yazanlar, kararlar verilirken dayandırılan maddeler her zaman açıklanan kararın vicdanlarda da mutlak kabul göreceği anlamına gelmiyor.

O karardan etkilenenler kararı vicdanlarında sorgularken, o kararı veren hakim de bazı rahatsızlıklar (yeterli/yetersiz/fazla/az olup olmama) duyabilir ve vicdanı ile yasalar arasında bir denge arayabilir.

Bazen bulmayabilir de ama yasalar verdiği kararı zorlamıştır… O kararı vermek durumundadır ve vermiştir. Kendi inisiyatifini kullanabilir mi peki! Hukukçu değilim ama her davada böyle bir inisiyatif kullanma özgürlüğü olamaz diye düşünüyorum. Özellikle ağır suçlarda verilecek cezaların belli bir rehabilite sağlaması (her ne kadar sağlıyorsa) veya zarar gören taraf varsa o zararın (mümkün olmasa da) telafi edilmesi aranır.

Yani ‘adalet’ aranır ama yukarıda da söylendiği gibi “adalet yasa ile vicdanımız arasında bir yerde duruyor” olduğundan bu dengeyi sağlamak hukukçu açısından zor bir denklem aslında…

Bazen ceza alan kişinin yakınları verilen cezayı fazla, karşıdaki kişiler cezayı az bulurlar.

Gazete sayfalarında veya televizyonlarda ara sıra rastlarız böyle durumlara… Mahkeme dışında meydana gelen tepkiler, kavgalar, protestolara şahit oluruz… Haklı veya haksız ama adalet ‘terazi’ ile simgelense de bu terazide iki kefenin her zaman dengede durması çok kolay sağlanamaz.

***

Böyle bir denge o ülkedeki demokrasi ile çok bağlantılıdır çoğu zaman, hatta her zaman… Demokrasi dışına çıkmış ülkelerde adalet sorgulanır daima… Özellikle geri kalmış ülkelerde, dikta rejimlerde mahkemelerin de verdiği kararlar halk hareketlerine neden olur, halkı sokağa döker, hükümetler düşer, rejimler değişir bazı durumlarda…

Güçler ayrılığının doğru çalışmaması yani yasama, yürütme ve yargının birbirine girmesi, özellikle yargının yani mahkemelerin verdiği kararların hukuka değil de yürütmenin isteklerine uygun hale gelmesi o ülkenin devamlılığını, sürdürülebilirliğini sorgulanır hale getirir.

Yargı, güçler ayrılığının çok önemli bir bacağını oluşturuyor. Ona yapılacak herhangi bir müdahale, verdikleri kararların sürekli sorgulanır hale gelmesi, adalete güvenin kalmaması durumunda “hiç olmazsa yargı var” dayanağını da ortadan kaldırmış olur.

 

 


UBP kurultayı

 

UBP’nin olağanüstü kurultayını beklemek durumunda kaldı herkes çünkü Ersin Tatar, UBP’de kurultay olmadan, partinin yeni başkanı seçilmeden hükümeti kurma görevi vermek istemedi. UBP-HP hükümetinin olup olmadığı ise belli değil. Hükümette de vekâlet verilmedi. Yani ortada hükümet yok.

Cumartesi günü UBP, kurultayını yaptı. Çıkan sonuç Faiz Sucuoğlu ile Hasan Taçoy’un ikinci tura kaldığını gösterdi ancak ikinci tur yapılacak mı belli değil çünkü Taçoy çekilebileceğinin sinyalini verdi.

Beş adaylı kurultayda Sucuoğlu oyların 2706’sını yani %41’ini, Taçoy ise 2102’sini yani %32’sini aldı.

Oysa ki Gezici anketi Taçoy’un birinci turda oyların %53’ünü alıp birinci turdan başkan seçileceğini söylüyordu.

Diğer adaylardan tepkiler gelmişti; Nazım Çavuşoğlu Gezici’nin kendisini önde gösterecek anket için para istediğini iddia etmişti.

Taçoy ise Gezici’ye bir ödeme yapmadığını belirtmişti.

Sonuçta Sucuoğlu, birinci turda önemli bir oy oranına ulaştı ve sayım sonrası açıklamasında ikinci turda Taçoy dışındaki üç adayla birlikte hareket edeceklerini söyledi. Taçoy ise ikinci turla ilgili kararını Salı gün yani yarın açıklayacağını belirtti. Yani çekilebileceğinin sinyalini verdi Hasan Taçoy…

UBP’li üyeler Ersin Tatar’ın jet krizi sırasında Ünal Üstel’le birlikte krizde adı geçmeyen Faiz Sucuoğlu’nu da bakanlıktan almaya çalışmasını unutmamış olabilirler mi! Gezici anketine de Sucuoğlu’na verdikleri oylarla tepki göstermiş olabilirler mi!

Ve tabii ki Ersin Tatar da Türkiye’den bu kadar müdahaleyle Cumhurbaşkanı olacağını kestiremediği için Başbakan’ken Sucuoğlu’nun geleceğini gördüğü için o zaman yolunu kesmeye çalışmış olabilir mi!

Sonuçta Taçoy ikinci turla ilgili kararını açıkladığı gibi yarın verirse ve ikinci turdan çekilecek olursa Sucuoğlu, UBP’nin yeni başkanı olacak. Ancak Başbakan olabilecek mi, önümüzdeki günlerde görebileceğiz.