Özlem Onar
Güç, rekabet ve liderlik konularının popülerliği her geçen gün artmaktadır. Liderliğin öğrenilebilir olduğunu savunan ve lider olmanın koşullarını anlatan, pek çok kitap yayınlanmaktadır. Flim, dizi ve her türlü program yapımcıları rekabet, güç temalarını adeta bir şiddet ve öfke şölenine dönüştürerek, bizlere yansıtmaktadırlar. Herhangi bir şirkette, kurumda, siyasi partide, ailede, arkadaş grubunda, devlette v.b. rekabetin olmadığını söylemek, gerçeğe aykırıdır. Önemli olan rekabetin etik değerler çerçevesinde gerçekleşip, gerçekleşmediğidir. Güç nedir? Güce yüklediğimiz anlam; sevgi kaynaklı var olmak mı yoksa sevgisizlik kaynaklı üstün olmak mı? Her insanda yaşam enerjisi mevcuttur. Yaşama yüklediğimiz anlam enerjimize biçim verir ve güç olarak kendisini dışa yansıtır. Bu güç bizi canlı bombaya da dönüştürebilir, bilim insanı veya sanatçıya da…
DEĞİŞİM
Tarihsel süreçte Homo saphiens denilen, son insan türünün hayatta kalabilmesi için hem fiziksel, bilişsel güce hem de öldürme eylemi de dahil vahşi davranışlara sahip olması, doğal sayılırdı. Günümüze dönecek olursak insan evladının varoluşundan bu yana, bilimsel devrimlerin yaşandığı dünyamızın maalesef adaletli, huzurlu ve güvenli bir yer olduğunu söyleyemiyoruz. Neden? Ekonomik krizler, siyasi krizler, savaşlar, terör olayları, çevre katliamı, küresel ısınma, açlık, işkence, tecavüz, her türlü istismar v.b. neden, oluyor? Diğer yandan İçerisinde yaşadığımız modern dünyada bilim ve teknoloji sayesinde, artık geleceği bugün yaşıyoruz. 1967 yılında aya ayak basan insan evladı, yirmi birinci yüzyılda Mars’a seyahat planları yapmaktadır. Hızla değişen sadece bilimsel bilgiler mi? Hayır, elbette toplumların fiziksel ve sosyal yapıları da değişmden payını almaktadır. Değişmeyen bir şeyler var mıdır? Varsa nedir? Ünlü düşünür Herakleitos’a göre “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Kalıcı bir şeyler varmış sanısına kapılmamız, değişimin kuralsız değil de, belli bir düzene, belli bir ölçü ve yasaya göre olması yüzündendir.(1) Bu ölçüye, bu yasaya Herakleitos Logos (Tanrısal akıl) diyor.
LİDERLİK
Sosyolojik açıdan baktığımızda, toplumsal değişimlerin ve oluşumların ardında güçlü liderlerin bulunduğunu görürüz. Liderin adaleti ve düzeni sağlayan yasaları belirleme hakkı olduğuna inanılır. 2500 yıl kadar önce yaşamış olan sofist filozof Thrasymachus’ a göre “Hak güçlünündür.” Ve “Adalet dediğimiz, güçlü olanın menfaatinden başka bir şey değildir.” “Thrasymachus, hakkaniyet kavramının halk arasında güçlü bir kavram olarak süregittiğini söyler. Çünkü insanlar bir düzen isterler, belirginlik isterler. Ve hakkaniyet kavramı nesilden nesile aktarılırken güçlünün çıkarını korumak üzere inşa edilmiş olduğu unutulur, farkına varılmadan yeni nesillere bu kavram olduğu gibi öğretilir.” (2) Thrasymachus’ tan öğreneceğimiz, liderler iyi veya kötü olsun eleştirilebilir olduğunun ve onların da insan olarak zaaflarının olabileceğinin farkındalığında olmamız gerektiğidir.
İYİ VE KÖTÜ
Lider gücünün kaynağını nereden alır? Liderlik doğuştan gelen bir kişilik özelliği midir? Yöneticilik ve liderlik statüleri içinde bulunduğumuz toplumun kültürel değerlerine bağlı olarak, sonradan eğitim aracılığıyla mı elde edilir? İyi veya kötü olarak nitelendirebileceğimiz liderlerin güçlü olma bazında benzer olmalarına rağmen, ayırt edici özellikleri nelerdir? Tarih boyunca yaşanan iyi ve olumlu gelişmeler, liderlerln gücüne, aklına ve başarısına mal edilir. Bu durumda, yaşanmış kötülükleri ve felaketleri de kötü liderliğe bağlamak gerekir. İyi liderlere atfedilen zeka, sosyallik, insanları ikna etme, yüksek hayat enerjisi, kararlılık gibi kişilik özellikleri, liderin iyiliğinin ya da kötülüğünün belirleyicisi değildir. Liderlik hakkında kişilikten çok, değerler bazı ipuçları vermektedir. Örneğin hırs, başarı yönelimi açısından ele alındığında, bir liderde bulunması gereken önemli bir kişilik özelliğidir. Ancak bu özelliğin, kişiyi açgözlülüğe, sahip olduklarıyla yetinmemeye, olanları riske atarak daha fazlasına yönelmeye ve nerede duracağını bilmemeye yöneltmesi, değer sisteminden kaynaklanan bir durumdur. Tarihte kötü lider denilince tartışmasız Hitler akla ilk gelenler arasındadır. Birinci Dünya Savaşı’nda kahramanlık madalyası sahibi olan Hitler’in vizyonu, Alman ırkının üstünlüğünü dünyaya kanıtlamak ve bu uğurda gerekirse ölmekti. Liderde bulunması gereken en önemli özellik olan kararlılığa sahipti ve kolay kolay etki altında kalmazdı. İnsanları ortak bir amaç doğrultusunda harekete geçmeye ikna etme gücü tartışılmazdı. Ancak saldırgan, sadist, narsist ve evrensel ahlaki değerlerden yoksundu. Bu sebeple sahip olduğu güç, kendisi ile beraber ülkesini de felakete sürükledi. (3)
Dolayısıyla bir lideri iyi yapan evrensel ahlak ilkelerini içselleştirmiş, insan haklarına saygılı, sevgiyi ve gelişimi vizyon edinmiş olmasıdır. Bilgili ve zeki olmak yeterli değildir, bilge insan olmaları gerekmektedir.
KAYNAKÇA
1) (Prof. Macit Gökberk, Felsefe Tarihi,, İstanbul, Remzi Kitabevi Yayınları, 1980, s.26)
2) (Doğan Cüceloğlu, Anlamlı ve Çoşkulu Bir Yaşam İçin Savaşçı), İstanbul, Remzi Kitabevi Yayınları, 2011, s.180)
3) (Acar Baltaş, Bir Yolculuk Olarak Liderlik, İstanbul, Remzi Kitabevi Yayınları, 2018, s.120- 121- 122)