Kıbrıs sorunu, bir diplomatı daha uğurluyor.
Downer, veda turlarında...
BM ile sözleşmesi 17 Nisan’da dolacak olan Downer’ın bir sonraki görev yeri Londra.
Avustralyalı diplomatın yeni görevi ise, Avustralya’nın İngiltere Yüksek Komiserliği.
Resmi atamanın, önümüzdeki hafta yapılması bekleniyor.
Biliyorsunuz Downer, BM’deki görevinden önce, ülkesinde
Dışişleri Bakanlığı görevini yürütmüş.
Mart 1996-Kasım 2007 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı yapan Downer, NATO ve AB’deki görevlerinin yanı sıra, Avustralya’nın Belçika ve Lüksemburg büyükelçiliklerinde de çalışmış.
17 Temmuz 2008 tarihinde resmi olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı olarak atanan Downer’ın, 17 Nisan itibarıyla dolacak olan sözleşmesini neden yenilemediği ile ilgili kanaat, Güney Kıbrıs’ta Avustralyalı diplomata yönelik sürdürülmekte olan yoğun eleştiriler.
Geçtiğimiz yılın sonlarında bizzat Anastasiadis, artık Downer’a güvenmediklerini açıklamıştı.
Downer göreve geldiği günden bu yana zaten sürekli olarak eleştirilerin hedefiydi.
Bazı Rum ve Yunan gazeteleri Downer’ı zaman zaman ‘ajan’ olmakla dahi suçlamışlardı.
Downer’ın üyesi olduğu bir danışmanlık şirketinin Türkiye ile ticari ilişkilerinin bulunduğu iddiaları da Downer’la iplerin her zaman gergin olmasının nedenlerinden biri olmuştu.
Ve sonuç itibarıyla Downer, 17 Temmuz 2008’de atandığı ve 3 Eylül 2008’de dönemin liderleri Talat ve Hristofyas arasında başlayıp, Eroğlu ve Hristofyas arasında sürdürülüp, nihayetinde Eroğlu ve Anastasiadis arasında kaldığı yerden devam edilen Kıbrıs müzakere sürecinin özel danışmanlığını, bıraktı.
***
Hatırlayın, bir önceki müzakere sürecinin BM Özel Danışmanı olan Alvaro De Soto da sürekli eleştirilere maruz kalan bir diplomattı.
Hatta De Soto, her iki tarafın da eleştiri oklarının hedefiydi.
Birleşmiş Milletler’deki 25 yıllık görev süresinin dört buçuk yılını Kıbrıs’ta geçiren ve Annan Planı olarak anılan çözüm planının baş mimarı olan Perulu diplomat, önce Simerini Gazetesi, ardından da Tasos Papadopulos tarafından ‘persona non grata’, yani ‘istenmeyen adam’ dahi ilan edilmişti.
Denktaş ve Klerides’in 3 Aralık 1999-10 Kasım 2000 tarihleri arasında aracılı olarak gerçekleştirdiği, 16 Ocak 2002’den itibaren de yüz yüze sürdürdüğü müzakere sürecinde, yine Denktaş’ın kendi tabiriyle ‘duvardaki sinek’ olmadığı için Kıbrıslı Türk lider tarafından da istenilmeyen De Soto, görevi bıraktığı 2004 yılından çok sonra İstanbul’da yaptığımız bir röportajda, ‘şeytanlaştırılmasının çok normal olduğunu’ söylemişti.
Süreç sırasında her iki tarafın da kendisini farklı zamanlarda ve farklı noktalardan hareketle de olsa şeytanlaştırmış olmasını doğal karşıladığının ve bunu üçüncü tarafın, yani arabulucunun görev tanımı içinde görmek gerektiğinin altını çizen De Soto, “Bizim işimizde görev tanımı on maddelik bir listeyse o maddelerden biri de ‘günah keçisi’ ilan edilmektir. Ama bu son derece normal. Birini suçlamak işin kolay yolu” demişti.
Ve şöyle de bir anısını paylaşmıştı:
“Gazeteciler Rauf Denktaş’a, benim Kıbrıs’tan sonra Ortadoğu’da görevlendirildiğimi aktarınca ne demiş biliyor musunuz? Tanrı Ortadoğu’yu korusun…”
***
Downer gidiyor, ancak müzakere süreci devam ediyor.
BM Genel Sekreteri, müzakerelerdeki iyi niyet misyonu görevini adadaki özel temsilcisi Lisa Buttenheim’la mı sürdürecek yoksa yeni bir özel danışman mı atayacak, onu ilerleyen günlerde göreceğiz.
Fakat Downer’ın görevini her kim yürütürse yürütsün, birileri muhtemelen onu da beğenmeyecek.
Downer’ın ve De Soto’nun ‘istenmeme’ nedenleri birbirinden farklı olsa da, Perulu diplomatın bu konuda dikkat çektiği ‘günah keçisi olma’ meselesini atlamamakta fayda var