Seyahat ve kitabın hayatında yer eden iki tutku olduğunu ifade eden Derya, “Seyahat edemiyorum madem, kitaplar ile seyahate çıkarım ben de dedim, ilk karantina günleri başladığında. Her seyahatimin armağanı olan onlarca kitabım var kütüphanede okunma sırasını bekleyen, düşündükçe mutlu oldum. Günde birkaç saat ile başlayıp, geceleri de kattım içine. Günün yarısı okumaya ait oldu.”
Derya Beyatlı'nın kaleminden karantina günlerinde okumak ve kitap.
“Günde birkaç saat ile başlayıp, geceleri de kattım içine. Günün yarısı okumaya ait oldu.”
Derya BEYATLI
‘Müjdeliyorum: Yeni çağın yeni kıtası ‘iç’tir.
Kıpırtısız seyahatlerin vakti gelmiştir.
Pek yakında insan kendi ‘iç’ ine gidecektir.’
Ece Temelkuran
İki tane tutkunuz varsa hayatta, ve bir tanesi sekteye uğramak zorunda kalmışsa eğer, mecburiyetten, iki tutkuyu bir arada yaşamanın yollarına bakarsınız, ‘normale’ dönene dek. Karantina günleri sona erdiği zaman yeni bir hayatımız olacak, normalimiz değişecek. Yeni bir dünya düzeni olacağını, hayatta gerçekten önemli olan şeyleri bu süreçte anlamış olduğumuzu umut ediyorum.
Yeniden başladığımızda eşit, adil, çevre ve hayvan dostu, sevgi dolu bir dünyaya bir adım daha yaklaşmış olmayı hayal ediyorum. O gün gelene dek iki tutkumu bir arada kitaplarda yaşıyorum. Kâh Bedirhan’ın hayallerine katılıyorum Zürih’te bir hastane odasında, kâh İndiana-Michigan sınırında Büyük Göller yakınlarda bir ormanda kurtlar ile koşuyorum.
COVİD-19’un erkeklerde daha agresif olduğunu okurken, Amin Maalouf’un sadece erkek çocukların doğduğu bir dünyayı anlatan romanı düşüyor aklıma geçmişten; ‘Beatrice’den sonra birinci yüzyıl.’ Evde bir yerlerde olmalı bu roman diye aramaya koyuluyorum, yeniden okumanın tam zamanı.
Maalouf’u ararken kütüphanemde Mitch Albom ile karşılaşıyorum. Bu romanı çok sevmiştim hatırlıyorum, konusunu çıkaramayınca Mitch ile zamanın yeniden keşfine çıkıyorum. Kütüphanemde henüz okumadığım bir romanı daha olduğunu hatırlıyorum birden, günüm aydınlanıyor.
Akşamları yolculuğa Judith Malika Liberman ile çıkıyorum, mutlaka bir masal okuyorum rasgele seçtiğim bir sayfada. Judith kendini keşfedeceksin bu yolculukta diyor, Defne’nin Mavi Ormanı’nı hatırlıyorum derken. Birkaç gündür okumuyorum Defne’nin kendine yolculuğunu. Dönüyorum sayfalar arasına, bıraktığım yerde, Tayland’da buluyorum Defne’yi, devam ediyoruz birlikte meditasyona, kendimizi kendi içimizde aramaya.
İki tane tutkum var, seyahat ve kitap. Seyahat edemiyorum madem, kitaplar ile seyahate çıkarım ben de dedim, ilk karantina günleri başladığında. Her seyahatimin armağanı olan onlarca kitabım var kütüphanede okunma sırasını bekleyen, düşündükçe mutlu oldum. Günde birkaç saat ile başlayıp, geceleri de kattım içine. Günün yarısı okumaya ait oldu.
Yazarak hafifle dedi rasgele önüme çıkan bir Yeşim Cimcoz kitabı, kabullendim hemen. Yazmaya başladım kendi romanımı. Aynı günlerde Michigan State Üniversitesi’nde bir yazarlık kursunun artık ücretsiz olduğunu öğrendim. Tesadüf mü? Tesadüf yoktur diyor Laurent Gounelle, içinde uyuyan bir hazine var, seni bekliyor, keşfet.
Bu büyülü yolculuğuma eşlik eden dostları size de öneririm:
İç kitabı-Ece Temelkuran
Leylan-Selahattin Demirtaş
Kurtlarla koşan kadınlar-Clarissa Pinkola Estes
Beatrice’den sonra birinci yüzyıl- Amin Maalouf
Zamanı anlamak-Mitch Albom
Masallarla yola çık-Judith Malika Liberman
Mavi Orman-Defne Suman
Yazarak hafifleyin- Yeşim Cimcoz
Ve içinde uyuyan hazineyi bulacaksın- Laurent Gounelle