Gündem: AİHMin 1974 Kıbrıs Harekatı kararı

AHİM cezayı kesti,‘Çözüm’ kıymete bindi!

AHİM’in Türkiye’yi Kıbrıs Harekatı nedeniyle suçlu bulduğu davada 90 milyon EURO cezaya çarptırmasının etkileri sürüyor…

Karar, adanın Kuzeyi’nde ve Güneyi’nde, siyasal partiler, örgütler, dernekler ve bilim adamlarınca yorumlanmaya devam ediyor.

Kimi çevreler karar sert tepki gösterirken, kimi çevreler de ‘Bir an önce çözüm’ü işaret ediyor.

Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek: “Bir an önce çözüm…”

AİHM Kararı’nın, mevcut statünün ‘çözüm’ olmadığını bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Niyazi Kızılyürek, kararın bir diğer önemli sonucunun da, 2004 referandumunda ‘Evet’ oyu kullanarak etik üstünlüğü eline geçiren Türk tarafının, bu kararla etik üstünlüğünü yitirmiş olması görüşünü belirtti.
“Bu tür davaların benzer içerikli başka boyutları da olabileceğini anlıyoruz” diyen Kızılyürek, başka tazminat davalarının da açılabileceğine işaret etti.
Kararın, 1974 Harekatı sırasında insan haklarının çiğnendiğini ve hukuksal bir zemini olmadığını ortaya koyduğunun da altını çizen Kızılyürek, Kıbrıs Sorunu çözülmediği sürece, Türk tarafının bu tür hukuksal yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğine vurgu yaptı.
Loizidu Davası’nda da Türkiye’nin tazminat ödemek zorunda kaldığını anımsatan Kızılyürek, Kıbrıs Sorunu’nun çözülmesinin özellikle Türk tarafının yararına olacağının ortada olduğuna işaret etti.
“Umarım sağduyu ağır basar ve müzakere sürecinde çözüme ulaşmak adına gerekli esnekliği gösteririz” diyen Kızılyürek, inatlaşmanın fayda getirmeyeceği görüşünü de belirtti.

AB Derneği Denetleme Kurulu Üyesi Ali Erel: “Türkiye için prestij kaybı…”

Kararın, 2001’de alınan kararın ceza miktarı olduğuna işaret eden AB Derneği Denetleme Kurulu Üyesi Ali Erel, 2001’deki kararda da önemli olanın, ‘İnsan hakları ihlalleri olduğu ile bu ihlallerden Türkiye’nin sorumluluğu ve Kıbrıs’ın Türkiye askerinin kontrolü altında tespitleri’nin olduğunu ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘bizi bağlamaz’ açıklamasına karşın, bu kararların Türkiye’yi bağladığı görüşünü belirten Erel, mahkemenin polis, yaptırım gücü olmamasına karşın, meselenin, ‘Uluslar arası prestij meselesi’ olduğunun altını çizdi.
“Türkiye için prestij kaybı söz konusu” diyen Erel, cezanın para miktarının değil ancak ‘prestij kaybının’ Türkiye’yi zora sokacağı görüşünü belirtti.
Türkiye’ni Rusya’dan sonra insan hakları ihlallerine ilişkin en çok dava edilen ülkeler arasında olduğunu ifade eden Erel, “Gün gelir, daha önce olduğu düşük kredibilite notu Türkiye’nin karşısına çıkar” şeklinde konuştu.


Akademisyen Prof. Dr. Ahmet Sözen:“Kararı müzakere sürecinden bağımsız tutuyorum”

Kararın kendisi için sürpriz olmadığını söyleyen Ahmet Sözen, “bunun zamanlaması kötü deniyor ama mahkemeler bu şekilde çalışmaz. Kıbrıs meselesinin çözülmesini beklerseniz 40 yıl daha bekleyebilirsiniz” dedi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye aleyhine 4. devlet başvurusu olduğunu söyleyen Sözen, bu davanın 2001 yılında neticelendiğinin altını çizdi. 2011 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin tazminat için başvurduğunu ve 3 yıl içinde de bu karar bağlandığını hatırlatan Sözen, 2001 yılındaki Kıbrıs’la,  bugünkü Kıbrıs aynı yerde olmadığını. Türkiye için de bunun söylenebileceğini belirterek, “yani 2001 ile 2014’ü karşılaştırdığınız zaman, 2014 yılında Kıbrıslı Rumlar için Türkiye’nin adada birçok iyileştirme yaptığını görüyoruz” dedi. Bu iyileştirmeler arasında dolaşım özgürlüğü, taşınmaz mal komisyonu  ile mülkiyet konusundaki ihlallerin kalktığını örnek gösteren Sözen, mahkemenin kararlarından birinin kayıp insanlarla ilgili olduğunu hatırlatarak, bu konuda da gecikmiş de olsa pozitif adımların olduğunu belirtti.  “Ben bu kararı müzakere sürecinden bağımsız tutuyorum” diyen Sözen, müzakerelerin 6 yıldır devam ettiğini ve mahkemenin müzakere sürecini beklemek gibi bir lüksünün olmadığını söyledi. Tazminat miktarıyla ilgili olarak, “miktarın ne kadar adil olup olmadığıyla ilgili yorum yapacak durumda da değilim. Savaş yıkımlarının parayla ölçülemeyeceğini düşünüyorum. O konuda ne dersek boş” şeklinde konuştu.Sözen, Türkiye’den konuyla ilgili gelen ilk sinyallerin müzakereleri etkilemeyecek yönde olduğunu ifade ederken, “Türkiye’nin daha çok siyasi bir kaygısı var zamanlama ile ilgili. Ancak, mahkemelerin görevi siyasi kaygılardan uzak değerlendirmeler yapıp karara varmaktır” yorumunda bulundu.

Röportaj Haberleri