Didem Menteş
Değirmenlik-Girne dağ yolunda 2’si öğrenci 3 kişinin hayatını kaybettiği trafik kazasıyla ilgili 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan tır şoförü Safa Güngör’ün Türkiye’ye iade edilmesi durumunda cezası Türkiye Ceza İnfaz Kanuna göre değişebilecek.
“Cezası ortalama 3.5 yıl olabilir ancak Türkiye Ceza İnfaz Kanunu ‘cezayı’ belirler”
- Türkiye Ceza İnfaz Kanuna göre Safa Güngör’ün Türkiye’de 6 yıl 8 ay cezasının 3/2’sini yatarak, şartlı salıvermeye başvurabilecek ve ayrıca KKTC’de yattığı süre de infazdan sayılacak.
- Güngör’ün Türkiye iade edilmesi durumunda net olmamakla birlikte ortalama 3.5 yıl hapis yatacak.
- TC hukukuna göre; KKTC’de hapislik cezası alan bir hükümlü, Türkiye’de cezası para cezasına çevrilemez, mahkumun KKTC’de aldığı cezaya yakın bir ceza takdir edilmesi gerekir.
YENİDÜZEN’e bilgi veren hukukçular, Safa Güngör’ün Türkiye’ye iade edilmesi durumunda 6 yıl 8 aylık cezasının Türkiye Ceza İnfaz Kanuna göre değişebileceğini dile getirdi.
Avukat Ahmet Sait Sayın da Türkiye Ceza İnfaz Kanuna göre Safa Güngör’ün Türkiye’de 6 yıl 8 ay cezasının 3/2’sini yatarak, şartlı salıvermeye başvurabileceğini ve ayrıca KKTC’de yattığı sürenin de infazdan sayılacağını söyledi. Sayın, Güngör’ün Türkiye iade edilmesi durumunda ne kadar ceza yatacağının tam olarak hesaplanamayacağını, ortalama 3.5 yıl hapis yatabileceğini ifade etti.
Avukat Ürün Solyalı ise 1987 yılında imzalanan “KKTC ile TC arasında Hukuki, Ticari ve Cezai konularda Adli Yardımlaşma, Tanımı ve Tenfizi, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi”nin, KKTC Meclisi onayı ile 43/88 sayılı Suçluların Geri Verilmesi, Mahkeme İlamlarının Karşılıklı Tenfizi ve Adli Yardımlaşma Yasası adını aldığını açıkladı. Solyalı, ilgili maddeye göre KKTC’de hapislik cezası alan bir hükümlünün, Türkiye’de cezasının para cezasına çevrilmesinin mümkün olmadığını, mahkumun KKTC’de aldığı cezaya yakın bir ceza takdir edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Belli kriterleri yerine getirdikten sonra müracaat yapılıyor”
Solyalı, şunları aktardı: “KKTC’den TC’ye iadenin söz konusu olabilmesi için zanlının/hükümlünün yalnızca TC uyruklu bir kişi olması şartı var. Çifte vatandaşlıklarda bu sözleşme uygulanmaz. Sözleşmeye göre, TC uyruklu bir hükümlünün talep etmesi üzerine diplomatik kanallarla İçişleri Bakanlığı’na iletilmesi neticesinde ve Bakanlar Kurulu’nun bir şekilde karar vermesiyle, Türkiye Cumhuriyeti’ne gönderilmesinin önünü açan bir anlaşmadır. Her iki ülkenin ceza kanunlarında bu suç 1 yılı aşkın bir süre öngörmesi lazım. Bizde 7 yıla kadar, TC’de ise 2 yıldan 15 yıla kadar öngörülüyor. İlk kriterler bu anlamda tatmin edilmiş oluyor. Bir taraftan da cezasını çekenin en az 1 yıllık daha fazla süresi kalmış olması lazım ki böyle bir talepte bulunsun. Tabi önümüzde var 6 yılını ya da 7 yılını tamamlamış değil. Safa Güngör’ün 6 yıl 8 aylık bir ceza süresi var. 1 yılı kalmış değil. Bu talepte de bulunabilir ilgili hükümlü. Bu noktada belli kriterleri de yerine getirdikten sonra bu müracaatı yapıyor, Bakanlar Kurulu da karar verici nokta. Elbette çok açık bir şekilde bu anlaşma, aynı gerekçelerle reddedileceğini söylemiyor ancak 59’uncu maddesi öyle bir bilgilendirme yapıyor ki “ilgili taraf (KKTC Bakanlar Kurulu) bu talebe rıza gösterip göstermediğini Türkiye Cumhuriyeti’ne bildirir”. Dolayısıyla hukuk açısından rıza gösterip göstermemek gibi bir pencere açılıyor. Kanaatimce otomatik olarak uygulanması söz konusu değil, Bakanlar Kurulu’nda tartışılıp ona göre gündeme getirilip rıza gösterilip gösterilmediği karara bağlanmalı.(Sözleşmede/yasada madde 59 bunu düzenliyor.)”
“KKTC’de aldığı cezaya yakın bir ceza alabilir”
Anlaşmaya göre Türkiye’nin kendi infaz kurallarına göre bu infazı gerçekleştireceğini aktaran Solyalı, toplumu tereddüde düşüren nokta aslında budur. Almış olduğu 6 yıl 8 ay Türkiye’de düşürülür mü düşürülmez mi gibi bir sorgulama içerisine elveriyor tartışmalar. Şunu net olarak söylemek lazım, Anlaşmaya göre 63. madde KKTC’de bir hapislik cezası almışsa orada bunun para cezasına çevrilmesi mümkün değil. Anlaşmanın ilgili maddeleri; mahkumun bu ülkede aldığı cezaya yakın bir ceza takdir edilmesi gerektiğini söylüyor. Tabi Türkiye’deki makamlar bunu değerlendirir, onların infaz kurallarına göre indirim sebepleri ne olarak nitelendiriyor, neye göre ceza verir, bu onların bir şekilde ortaya koyacağı ceza olacak” dedi.
Buradaki insanların isyanının; daha önceki örneklerde, ayrı ayrı ceza kanunlarında yer alan sürelerin ve uygulamaların tatmin edici olmaması üzerinden bu meseleleri okumaları olduğuna değinen Solyalı, “buradaki tedirginliğin hükümlünün daha az bir ceza almasına, sebebiyet verici bir karar mıdır bu sorgulamasını birlikte getiriyor. Dolayısıyla toplumsal vicdanı da rahatsız eden bir karar olarak gündemde. Bakanlar Kurulu bu kararı geri alabilir diye düşünmekteyim. Muhatabına da gerekçesini anlatabilir" dedi.
Sözleşme/Yasa Madde 63 ne diyor?
“Yerine getiren Devlet, hükmünde sübutu kabul eden suça, kendi kanunlarına göre verilmesi gereken ceza müeyyidesi veya bu suça en yakın ceza müeyyidesini tayin ederek, hükmü kendi iç mevzuatına göre infaz edecektir. Bu suretle tayin edilen ceza miktarı içindeki ceza süresini ve yerine getiren Devlet kanununda öngörülen azami miktarı geçemez. Suç yerine getiren Devlet hukukuna göre daha hafif cezayı gerektirdiği takdirde müeyyide buna göre tayin olunur. Yerine getiren Devlet, hürriyeti bağlayıcı cezayı para cezasına çeviremez. Hüküm Devletinde infaz edilen ceza süresini tamamı yerine getiren Devlette mahsup edilecektir.”