Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, “Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”nün mevcut şekli ile ihtiyaca cevap veremeyeceğini kaydetti.
Üzerinde anlaşılan tüzük ile hayata geçirilen tüzüğün aynı olmadığının altını çizen Gürcafer, sistemin önünün halen tıkalı olduğunu söyledi.
Gürcafer, müteahhitlerin morallerinin bozuk, ihalelere katılma noktasında negatif olduğunu belirterek, “Bu bir tüzüktür ve tüzük bir Bakanlar Kurulu kararı ile değişebilir. Dolayısıyla bu hatayı 1-2 gün içinde düzeltebilirler” dedi.
Gündem Kıbrıs Web TV’de konuşan KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Fiyat farkı uygulaması, bizim çok uzun zamandır gündeme getirdiğimiz, defaten eylem yaptığımız bir konuydu. Çünkü, müteahhitlerimiz bundan çok mağdur oldu. Çok uzun yıllardır birçok müteahhidimizin iflas etmesinin nedeni budur.
Devlet sizinle TL olarak bir sözleşme imzalıyor ve sizden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı Türk Lirası, döviz karşısında sürekli değer kaybediyor. Girdi maliyetleriniz, harcamalarınız döviz ama aldığınız TL. Yani harcadığınız karşısında aldığınız sürekli eriyor. Karınız yüzde 10 iken kaybınız yüzde 85’leri buluyor. Bu sebepten dolayı birçok müteahhit firmamız battı” ifadelerini kullandı.
Müteahhidin bu konuda yıllardır sesinin duyulmadığını belirten Gürcafer, mevcut hükümet döneminde buna son verildiğini ve Başbakan Ünal Üstel’in fiyat farkı uygulamasının hayata geçirilmesi hususunda gerekli talimatı verdiğini, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanının da bu konuda bayağı katkı koyduğunu anlattı.
Gürcafer süreçte; Türkiye’deki uygulamanın örneğinin alındığını söyleyerek, “yüzde 5, en fazla yüzde 10 karım olan TL bazında bir işte yüzde 70-80 zarar etmenin altından kalkamam” dedi.
Cafer Gürcafer, şunları kaydetti: “Bu konu masaya yatırıldı ve çözüm bulundu, Sayın Başbakan da bunun bize müjdesini verdi. İhaleye katıldınız, sözleşmenizi imzaladınız. Teminat mektubu karşılığında yüzde 30 avans verilecek. Siz işe başladıktan sonra dövizdeki artış yüzde 13’ün üzerine çıkarsa size verecek. Biz böyle biliyorduk, anlaşma da böyleydi ama maalesef Bakanlar Kurulundan geçen tüzüğün böyle olmadığını öğrendik.
Bu hususta Maliye Bakanlığının Müsteşarı Burak Bey kendine göre bir formül geliştirdi. Bizimle konuştuğunu iddia etti ama ne bizim yönetimimizde ne teknik kadrolarımızda ne Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ne de Başbakanlıkla yapılan görüşmelerde böyle bir şey konuşulmadı.”
“Kelime oyunları ile sanki tüccar pazarlığı yapıyoruz”
“Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”nü yorumlayan Gürcafer, “Örneğin birinci hakkedişte diyelim ki dövize yüzde 16 artış geldi, yüzde 13 indirilecek, size yüzde 3’lük bir fark verilecek ama ikinci hakkedişte ihaleyi imzaladığınız tarihten itibaren yüzde 25’lik bir artış geldiyse onu dikkate almayıp birinci hakkediş tarihindeki döviz kuru ile ikinci hakkediş arasındaki döviz kurunu verecek” dedi.
“Kelime oyunları ile sanki tüccar pazarlığı yapıyoruz” diyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Sen devletsin, ben bu devletin bir bireyiyim. Ben devlete vergi ödeyen ve yaptığı ticari faaliyetten dolayı devletine milyarlarca lira katkı koyan bir sektör, kurum, kuruluşum. Aslında bunların bütünü devleti, toplumu, halkı, KKTC’yi oluşturur. Dolayısıyla yetkililer; ‘bizim gücümüz bu kadar’ diyor. O zaman 20 tane iş yapmayacaksınız. Az yapacaksınız ama tam yapacaksınız” ifadelerini kullandı.
“Risk ensemizde boza pişirmeye devam edecek, bir an önce önlem almamız lazım”
Cafer Gürcafer, Uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı açıklamalara bakıp, küresel ekonomik gelişmeler değerlendirildiğinde dövizde dalgalanmanın durmayacağını, bu hususta kasım ayı ile ilgili felaket senaryoları çizildiğini anlattı.
Konuşmasının devamında “Bu risk ensemizde boza pişirmeye devam edecek” ifadelerini kullanan Gürcafer, Dolayısıyla bir an önce önlem almamız lazımdır. Çünkü önlem alınmadığı sürece biz iş yapamayacağız, biz iş yapamayınca da devletin dolayısıyla da halkın ihtiyacı karşılanamıyor” dedi.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Örneğin, okulların tadilatı, hastanenin tamiratı, yollar, kaldırımlar vs. Bu tür ihtiyaçlar yapılamıyor. Biz, ‘bize rant vermeyin, bize kar da vermeyin. İstiyorsanız siz malzemeyi alın, biz size bunu yalnızca maliyetine yapalım’ diyoruz. Bizim devletten kar elde etme gibi bir derdimiz yoktur. Biz aslında bir sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama bu bizim sırtımıza yüklenmeye çalışırsa biz bunu yapamayız, böyle bir gücümüz yoktur” diye konuştu.
Sistemsizliğe vurgu yapan Gürcafer, “UNDP ihale açıyor, bizim müteahhitlerimiz bu ihalelere katılıyor, onların bize sunduğu imkanlar, bizim devletimizin sunduğu imkanların 2-3 katı, bunun tersi olmalı. Biz bu işi bir sisteme oturtmalıyız” dedi, “Biz bu konuda çok gecikiyoruz” uyarısında bulundu.
Cafer Gürcafer, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Yılan hikayesine dönen bir Girne Hastanesi ihalesi var. Zeyilname yayınlayıp fiyat farkı uygulamasının hastanenin ihalesinde uygulanacağını söylememiz lazımdır. Çünkü hastane TL ile bir ihaledir ve çok risklidir. Döviz kasımda, aralıkta patlarsa, o ihaleyi alacak olan adam öyle bir batar ki iki kuşak yeniden düze çıkaramaz.
Aynı yeni cezaevi projesindeki gibi, Taşyapı’nın şu anda yaptığı köy yolları ihalesinde olduğu gibi, sahayı yapmak için gelen Siyah Kalem Firmasının yapacağı gibi. Yani bu aslında bütün dünyada uygulanan bir sistemdir. Neden ısrarla bu bizim müteahhidimize layık görülmüyor.”
“ 'Türkiye İstemiyor' yalanından vazgeçin”
Cafer Gürcafer, konunun suiistimale açık olduğuna da vurgu yaptı. Gürcafer, “‘Türkiye istemiyor’…. Böyle bir şey yok! Bu yalandan vazgeçin! Tamamen bizim yetkililerimizin yapmadığı, anlamsız bir şekilde ısrar ettiği bir konu. Eğer biz bu işi birkaç gün içerisinde çözemezsek önümüzdeki dönemdeki bütün ihaleleri olumsuz bir şekilde etkileyecek” ifadelerini kullandı.
“Kamu ihalelerinde kaplumbağa bile bizden daha süratli”
Kamu ihalelilerindeki durumu; “kaplumbağa bile bizden daha süratli” ifadeleri ile özetleyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, şunları kaydetti: “Biz müteahhitlere; ‘yapmayın’ demiyoruz, ‘ihalelere katılmak yasaktır’ da demiyoruz ama yapamazlar, bu riskin altına giremezler, mümkün değil. Kamu ihalelerindeki durumu özetlemek gerekirse kaplumbağa bile bizden daha süratli.
Merkezi İhale Komisyonu (MİK) başka bir yerde, Planlama İnşaat Dairesi başka bir alem, Karayolları Dairesi başka yerde, Maliye Bakanlığının yetkilileri başka bir havada, biz başka yerde. Birbirimizden kopuk durumdayız. Bir yuvarlak masa etrafında oturup karar almak ve o kararı uygulamak gerekmektedir. Biz belki de 1 yıldan fazladır kamu ihalelerine katılmıyoruz. Oysa bu 24 saatte çözülecek bir konudur. Anlaşılamadı, anlaşılamadı Sayın Başbakan son ‘yarın akşamüzeri şu saatte, buraya gelin’ dedi. Sayın Başbakan o toplantıya başkanlık etti, orada anlaştık. Ancak başka bir tüzük geçti.”
“Halka karşı sorumluluğunuz var. Bu ötelenebilecek bir sorun değildir”
Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”nde ‘yerel kaynak, yerel ihalelere verilecektir’ dendiğini ama zaten ihalelerin yüzde 95’inin zaten T.C. kaynaklı olduğunu söyledi.
“Bu nasıl bir yaklaşımdır! Halkın karşısında neyi ispatlamaya çalışıyoruz?” diyen Gürcafer, “Bu bir sorundur ve bu sorunu çözüp devam etmemiz lazımdır. Bu ötelenebilecek bir sorun değildir. Bu halka karşı bir sorumluluğumuzdur.
BRTK’nın Müdürü Sayın Meryem Özkurt geçtiğimiz gün beni aradı ve ‘dam akıtıyor, cihazlar gidiyor, birçok kez ihale açıldı, kimse teklif vermiyor. Lütfen bize yardımcı olun.’ dedi. Müteahhit yapmıyor. Zarar edeceği işi kim yapar! ‘Ben sana 3 TL vereyim, sen 10 TL bul ve git bu işi 13 TL’ye yap’… Bu nasıl bir yaklaşımdır, nasıl bir beklentidir! Devlet, yol gösterici, katkı koyan, teşvik verici olur” şeklinde konuştu.
“Zaman kaybediyoruz”
Kaybedilen her günün büyük zararlara neden olduğunu söyleyen KTİMB Başkanı Gürcafer, şunları kaydetti: “Alsancak yolu ihalede şu anda. Yol yapımında en önemli hammadde katrandır. TÜPRAŞ’ın fiyatı vardır, o da dövize endekslidir. Hem de petrol varil fiyatına endekslidir. Siz bu ihaleyi aldınız, dolara yüzde 30 artış geldi, nasıl olacak? Diğer önemli girdi ise akaryakıttır. Yarın yakıta zam geldiğinde peki ne olacak benim halim? Mecburen yarım bırakacağım. Türkiye bu işi çözdü. ‘Zam gelirse ben öderim, sen git işini yap’ der.
KKTC’de maalesef bu konuda çok tereddütlü davranılıyor. Açıkçası benim bu hususta moralim çok bozuk, çünkü zaman kaybı oluyor ve enerjimizi boşa harcıyormuşuz hissine kapılıyoruz. Bizim devam ettirdiğimiz 10’un üzerinde çalışmamız vardır.
Lapta’daki yaşlı bakım evinin yapım sorumluluğunu KTİMB aldı. 20 milyona yakın bir maliyeti var ve biz bunu cebimizden, tamamen bağışlarla yapacağız. İmar planları ile ilgili çalışmalarımız var. Yasalarla ilgili devam eden çalışmalarımız var. Sınır kapıları ile ilgili çalışmalarımız var. Yapım işleri tüzüğünde göz göre göre başkalarının hakkını yemeye imkan veren, müteahhitlerin arasında fırsat eşitliğini ortadan kaldıran, haksızlık ve adaletsizlik yaratan maddeler vardır. Çalıştık ama bir kenarda atılı duruyor. Daha yüzlerce sorun var fakat eğer biz bir fiyat farkı uygulaması ile ilgili çalışmasını 1 yılda neticelendiremediysek bu ülkenin sorunlarını nasıl çözeceğiz, ülkeyi nasıl düze çıkaracağız?
Bu süratle biz bunların üstesinden gelemeyiz. Bu ülkenin doğru insan kaynaklarının katılımı ile bu ülkenin geleceğini kurtarmakla alakalı bir çalıştay yapmamız lazımdır. Ama sırf ‘çalıştay yaptık’ demek için değil, bu çalıştaydan çıkan sonuç bildirgesine saygı duyup bir yerden başlamak lazımdır.”
“Bizde küçük küçük derebeylikleri var”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ülkeyi yönetenlerin ve kadrolarının ülkenin nasıl kurtulacağı, önceliklerin ne olduğu hususunda fikir birliği içerisinde olması gerektiğini ve bu noktada mesai harcaması gerektiğinin altını bir kez daha çizdi.
Sürekli olarak bir karmaşa ve kaosun içerisinde olunduğunu ifade eden Gürcafer şöyle konuştu: “Hükümet, bakanlar ve onların altındaki kadro, bürokratlar… Bunun bir vizyon ile yoğrulması, bakış açısının değişmesi lazımdır. Devlette 20 müsteşar varsa, 10 bakan, 1 başbakan, bunların altında da 40 da genel müdür varsa bu ekip, bu ülkenin nasıl kurtulacağını, önceliklerin ne olduğu hususunda aynı bakış açısında olmalıdır. Bizde küçük küçük derebeylikleri var. Herkes kendini koruyan bir davranış sergilemenin derdinde.
Bir karmaşa, kaosun içerisinde sürekli fokurduyoruz. Bu memlekette insan kaynağı bakımından zenginliğimiz vardır. Ancak maalesef oluşmuş olan sistemimiz bu insan kaynaklarından doğru şekilde yararlanmamızı sürekli engellemektedir. Yerleşmiş olan kültür engelliyor. Bu gerçek bizi daha fazla dibe çekiyor.”
“Enerji biriminin oluşması şart”
Ülkede artık bir enerji üst kurulunun oluşmasının gerekliliğinden de söz eden Gürcafer, “ileri gitmek için yapmamız gerekenler bellidir. Bizim bilim insanları ile altı desteklenmiş bir Enerji Üst Kuruluna ihtiyacımız var” dedi.
Dünya, her konuda inanılmaz bir yarış ve rekabet içerisinde iken KKTC’nin bunun çok gerisinde olduğunu söyleyen Cafer Gürcafer, sözlerini şu cümlelerle tamamladı:
“İnşaat sektöründe ben artık Türkiye, Yunanistan, Belçika ile rekabet ederim ama benim onlarla rekabet edebilmem için çağın ihtiyaçlarını karşılayabilecek noktada olmalıyım. Mesela ben şu anda akıllı evler yapamam çünkü yasalar bana engeldir. Bunun için enerji biriminin oluşması lazımdır.
Bizim bilim insanları ile altı desteklenmiş bir enerji birimine ihtiyacımız var. İş dünyasının dediği de budur. Enerji üst kurulu kuralım, ülkenin enerji politikalarını tespit etsin ve ülkenin enerji politikalarını geliştirsin. Ama biz hiçbir şey yapmıyoruz. Bakanlar, Sayın Başbakan çok iyi niyetli. Ama iyi niyet bizi olduğumuz yerden başka bir yere taşımıyor. Dürüst olmak, iyi niyetli olmak lazım ama bunları yapacak birime, planlamaya, doğru ekonomik, sosyal politikalara ihtiyacımız var. Mevcut durum tespiti yapmaya, aşamalı olarak ayağa kalkmak için neler yapacağımızı tespit etmeye ihtiyacımız var. Ben tüm firmalarıma iş imkânı yaratabilecek bir potansiyele sahibim ama biz bu ülkenin insanıyız. Zamanımız çok daraldı. İnsanlarımız karar aşamasındadır, ülkeyi terk ediyorlar.”