Gurultu

Cenk Mutluyakalı

“Alışmak” böyle bir his olmalı…
Dünyanın dengesini altüst eden bu virüs yeni yayıldığında, henüz aşı olmamıştık, yatak ve vaka sayısı çok daha azdı ancak kapanmıştık.
Barikatlar dahil!
Hem güney hem kuzeyde vaka sayıları çok daha sınırlıyken geçişler durmuştu.

*  *  *

Aşı elbette önemli bir güven veriyor.
Ya da teselli…
En umutlandıran gelişme ise onca varyanta ve atlattığımız vartaya bakınca görüyoruz ki “korona” denen salgın giderek “grip”ten rol çalıyor.
Çok bulaşıyor ama yatağa daha az düşürüyor, ölüm oranları olabildiğince dipte kalıyor.

*  *  *

İngiltere'deki istatistiklere bakıyorum örneğin, vaka sayısı süratle yükselmeye başladı, buna karşın günlük ölüm sayısı en dipte bir seyir izliyor.
Kıbrıs da öyle...

*  *  *
Bu süreçte şunu da gözlemledik.
İşin aslı güneyden gelmiyor vakalar, çoğunlukla sorumsuz “yığınlar” içinden çıkıyor…
Hele hele gençler!
Tek mekâna toplaşan öğrenciler, yoksul işçiler akılda kalıyor.
(Sahi, bu nargile salonları ne olacak? O meretin içinde insanın hiç mi nefesi kalmıyor?)

*  *  *

Göstermelik kararlar alıyoruz kuzeyde...
Örnek mi?
“Test yaptırmayanlar kapalı mekanlara girmeyecek.”
Peki kim denetleyecek?
Kimse!
Denetleseniz ve bir kusur bulsanız ne olacak, mekân kapatma ya da ceza kesme iradesi, cesareti yok bu ülkede!
Eş var, dost var, kurultay var!
Sağlık Bakanı’nın bildik “huyları” var bir de!
“Bırakınız eve gitsin falancayı, filancayı idare ediniz.”

*  *  *

Test noktalarının artırılmasına ve personel takviyesine ihtiyaç var, özel laboratuvarlar gibi eczanelerin de bu sisteme dâhil edilmesine…
Bir de…
Siyaset ya da sendikal yapı pek dillendiremez ancak olağanüstü dönemlerde olağanüstü kararlar kaçınılmazdır.
Covid-19’la ilgili kamusal merkezlerde “yaz mesaisi”nin kaldırılması şart!
Belki dönüşümlü bir çalışma düzeniyle…

*  *  *

Aşıya ve illaki etkin aşıya ihtiyacımız var, bir diğer gerçek...
Bir an önce Biontech gelmeli bir yerlerden...
Bunun için de Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile samimi, yapıcı, kibirsiz, ısrarlı temaslar şart!
Çünkü aşının parasını onlar ödüyor.

*  *  *

Ve geldik birey sorumluluğuna!
“Devlet”in dişini göstermediği yerde, maalesef birey sorumluluğu da çok gelişmiş değil.
İnsanlar umarsız, sorumsuz ve gailesiz davranıyor.
Aklı başında ve aydınlık insanların kendini koruması kalıyor geriye tek seçenek!

*  *  *

Ekonomi ya da geçim mi, dediniz.
Siz bunu gidiniz "iki ayrı, bağımsız, egemen devlet" masalcı abilerine, teyzelerine anlatınız.
Nutukla karın doyuyor sanıyorlar halen!
Kendi karınları dışında onca “gurultu”yu işitemeden...