Kıbrıs Rum tarafı Guterres çerçevesini kabul ettiğini dile getiriyor olsa da, “önce iç konuları kendi aramızda çözelim, sonra BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ile güvenlik konferansını hazırlayalım” gibi çerçeve ile taban tabana zıt taleplerde bulunurken, Kıbrıs Türk tarafı çerçevenin adını bile anmıyor.
Tekrarlamakta fayda var: Bu çerçeve, tüm taraflarla görüşüldükten sonra hazırlanmış bir uzlaşı belgesidir!
Esra Aygın
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 30 Haziran 2017’de Crans Montana’da taraflara sunduğu çerçeve siyasi eşitlik, mülkiyet, toprak, güvenlik ve garantiler, ve eşdeğer muamele konularının çözümüne ışık tutan çok net ve çok önemli bir belgedir.
Ancak maalesef, taraflar açısından en hassas ve dolayısıyla da en son aşamadaki büyük al-ver’e bırakılan bu zor konuların çözüm çerçevesini çizen belge, Crans Montana’daki akşam yemeği masasında terkedildiğinden beridir, ona isim babası da dahil olmak üzere kimse sahip çıkmamıştır.
Kıbrıs Rum tarafı Guterres çerçevesini kabul ettiğini dile getiriyor olsa da, “önce iç konuları kendi aramızda çözelim, sonra BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ile güvenlik konferansını hazırlayalım” gibi çerçeve ile taban tabana zıt taleplerde bulunurken, Kıbrıs Türk tarafı çerçevenin adını bile anmıyor. Hatta hükümetteki bazı isimler bırakın çerçeveyi sahiplenmeyi, BM parametrelerini yeniden tanımlamak gibi tehlikeli önerilerle öne çıkıyor. En anlaşılmaz tutum ise sanırım Birleşmiş Milletler’in tutumudur. BM, kendi Genel Sekreterinin adını taşıyan belge için hiç bir irada ortaya koymamaktadır.
Guterres çerçevesi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, hem doğrudan, hem de özel danışmanı vasıtasıyla garantörler de dahil tüm tarafları dinledikten sonra, ve kimin hangi konularda ne kadar esneyebileceğini, hangi konularda kesinlikle esneme payı olmadığını derinlemesine keşfettikten sonra oluşturduğu bir belgedir. Dolayısıyla, söz konusu çerçeve, taraflarca kabul edilemez olan pozisyonları eleyen ve sadece tüm taraflarca kabul edilebilir pozisyonları içeren bir uzlaşı belgesidir.
Neler vardı?
Guterres çerçevesi, 2:1 oranı ile dönüşümlü başkanlığı, karar alma süreçlerinde Kıbrıslı Türklerin bir olumlu oyunun aranacağı etkin katılımı, önemli konularda tıkanıklıkların aşılması mekanizmasını, toprak düzenlemelerine tabi olmayan yerlerde şu anki kullanıcıya, toprak düzenlemelerine tabi olan bölgelerde mülkünden edilmiş sahiplere öncelik veren bir mülkiyet rejimini, adı geçmese de Omorfo olarak yorumlanan bölgenin toprak düzenlemeleri çerçevesinde Kıbrıs Rum kurucu devletine iade edilmesini, Türkiye ve federal Kıbrıs arasında hizmetlerin ve sermayenin turist, öğrenci ve mevsimsel işçilerin serbest dolaşımını ve daimi ikamette Kıbrıs’taki Yunan ve Türk vatandaşlarına eşdeğer muameleyi öngörmektedir.
“Güvenlik” vurgusu
Güvenlik ve garantiler konusunda ise, federal Kıbrıs’ta her iki toplumun da kendisini güvende hissetmesi gerektiğini, bir tarafın güvenliğinin diğerinin güvenliği pahasına olmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Müdahale hakkının geçerli kalacağı bir sistemin sürdürülebilir olmadığını belirten belge, Garanti Antlaşmalarının yerini, belli durumlarda garantör güçlerin de dahil olabileceği uygulamayı izleme mekanizmalarının alabileceğini söylemektedir. Adadaki askeri varlık ile ilgili konuların ise (sayı, çekilmenin söz konusu olup olmayacağı, çekilme takvimi, vs.) garantör ülkelerin başbakanları düzeyinde ele alınıp kararlaştırılması gerektiğini belirtmektedir.
“Uzlaşı belgesiydi”
Tekrarlamakta fayda var: Bu çerçeve, tüm taraflarla görüşüldükten sonra hazırlanmış bir uzlaşı belgesidir!
50 yıllık Kıbrıs müzakere tarihinde ortaya çıkan en önemli belgelerden biri olan Guterres çerçevesini yeniden müzakereye açmak, Genel Sekreter’in taraflar arasında başarıyla kurduğu hassas dengeyi bozmak ve iki yılı aşkın süreci sıfırlayarak on-yıllar kaybetmemize neden olmak demektir. Belgenin bertaraf edilmesine izin vermek ise, sadece son iki yılın değil, 50 yıllık müzakere parametrelerinin sorgulanmasına kapı açmak demektir. Bu da en çok, uluslararası topluma ve hukuka dahil olmayan Kıbrıslı Türklere zarar verir. BM, Guterres çerçevesinin korunması için bir an önce net bir irada ortaya koymalıdır. Bu, 50 yıldır müzakerelere ev sahipliği eden BM’nin taraflara karşı yükümlülüğüdür.
İddiam odur ki!
Cüret edip, Kıbrıslı Türklerin sığınabileceği tek limanın, BM parametrelerinde siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüm perspektifi olduğunu iddia edeceğim. Bunun dışındaki her alternatif Kıbrıslı Türklerin bilinmeyen sulara sürüklenmesi demektir. Sayın Akıncı’nın bir an önce Guterres çerçevesine harfi harfine bağlılığını uluslararası kamuoyuna duyurması, uluslararası toplumun desteğini de alarak Anastasiadis’i bu çerçevede masaya oturmaya ikna etmesi gerekmektedir. Bu, Kıbrıs sorununu çözmek için büyük bir irade ortaya koymuş olan ve Crans Montana’ya kadar süreci adeta tek başına sürükleyen Akıncı’nın tarihi sorumluluğudur!
Taraflara sunulduğu şekliyle Guterres çerçevesi:
Siyasi eşitlik
2:1 oranı ile Dönüşümlü Başkanlık
Karar-alma (etkin katılım): Bir olumlu oyun aranacağı salt çoğunluk.
Toplumlar için hayati öneme sahip konular durumunda tıkanıklıkların aşılması mekanizması.
Mülkiyet
İki mülkiyet rejimi: toprak düzenlemelerine tabi olan ve olmayan bölgeler için: Toprak düzenlemelerine tabi olan yerlerde rejim, mülkünden edilen sahiplere öncelik verecek.
Toprak düzenlemelerine tabi olmayan yerlerde rejim, şu anki kullanıcıya öncelik verecek. Spesifik unsur üzerinde daha ileri tartışmalar yapılacak.
Toprak
Belli bölgeler ile ilgili Kıbrıslı Rumların dile getirmiş olduğu endişelere cevap verebilmek için Kıbrıslı Türklerin sunduğu haritada bazı düzenlemeler gerekmektedir.
Güvenlik ve garantiler
Müdahale hakkının geçerli kalacağı bir sistem sürdürülebilir değildir. Garanti Antlaşmalarının kapsadığı alanların yerini, iki tarafça üzerinde mutabık kalınan ve çeşitli boyutları içeren, yeterli uygulamayı izleme mekanizmaları alabilir. Bunların bazılarına garantör güçler de dahil olabilir. Güvenlik sistemi her iki toplumun da birleşik Kıbrıs’ta kendisini güvende hissetmesini temin etmeli, ve bir tarafın güvenliği diğerinin güvenliği pahasına olmamalı.
Asker konusu Garanti Antlaşmasından farklı bir konudur ve farklı bir formatta ele alınmalıdır. Asker ile ilgili konular üzerinde (sayı, çekilmenin söz konusu olup olmayacağı ve zamanı, takvim, vs.) doğru zaman geldiğinde en üst düzeyde anlaşmaya varılacak.
Eşdeğer muamele
Malların serbest dolaşımı (= gümrük birliği + birincil tarımsal ürünler için bir kota üzerinde anlaşılacak), hizmetler ve sermayede sorun yok.
Kişilerin serbest dolaşımı: rejim turistlerin, öğrencilerin ve mevsimsel işçilerin girişine izin verecek. Daimi ikametgah isteyenler söz konusu olduğunda Kıbrıs’taki Yunan ve Türk vatandaşlarına eşdeğer muamele yapılacak.