Temmuz ayında Kıbrıs sorunu Crans-Montana’ya taşınmıştı. 1 haftadan fazla süren zirve sonunda Kıbrıslılar yine büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.
İşte bu zirvenin son günlerinde BM Genel Sekreteri Gutteres’in adıyla anılan bir çerçeve taraflara sözlü olarak sunulmuş ama o günlerde kimse tarafından dikkate alınmamıştı.
“Belge olmayan belge” ya da “Non-paper” olarak da anılan Gutteres çervesi Temmuz’dan bugüne kadar da kimse tarafından sahiplenilmedi. Hatta BM bile bu belgenin varlığını unuttu.
Rum tarafı Anastasiadis’in yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra “müzakerelere kaldığı yerden devam edilmesine hazır olduğunu” duyurdu.
Türk tarafı ise “yeni parametreler belirlenmesi gerektiğini ve müzakerelerin bu yeni parametreler ışığında sürdürülmesini” istedi.
Özellikle Anastasiadis’in yeniden seçilmesinden sonra Akıncı-Anastasiadis sosyal yemek buluşmasından sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde “madem Rumlar federasyona yaklaşmıyor, öyleyse biz de gevşek federasyon, ya da konfederasyon konuşalım” yaklaşımı seslendirilmeye başlandı.
Tam da bu dönemde TC Dışişleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu Kıbrıs’a geldi. Cumhurbaşkanlığında yapılan zirvede ne konuşuldu bilemiyorum. Ama “maksatlı olarak sızdırılan” bilgilerde Çavuşoğlu’nun “yeni parametreler belirleyelim, artık federasyon değil, konfederasyon konuşalım” dediği aktarıldı.
Bu bilginin ne kadar gerçeği yansıttığını bilmiyorum. Ancak belli çevrelerin bu görüşmenin ardından “Rumlarla artık konfederasyon görüşelim” tezini yüksek sesle seslendirmelerinin ardında yatan neden bu olsa gerek diye düşündüm.
Tam da bu dönemde Akıncı Rum tarafına çağrı yaparak “gelin Gutteres çerçevesinde, ama bunu sulandırmadan müzakerelere yeniden başlayalım” dedi.
Bu çağrı hem Rum tarafında, hem de Türk tarafında yankı buldu.
Türk tarafında bilumum statükocular feveran etmeye başladı. 5 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan, ama Kıbrıs sorununda 5 milim İlerleme sağlamayan Eroğlu “Guterres Çerçeve Belgesi’nde aynen şöyle denmektedir: ‘Müdahale hakkının geçerli kalacağı bir sistem sürdürülebilir değildir. Garanti Antlaşmalarının kapsadığı alanların yerini, iki tarafça üzerinde mutabık kalınan ve çeşitli boyutları içeren, yeterli uygulamayı izleme mekanizmaları alabilir. Bu ifadelerin sulu hali de susuz hali de, Rum tarafının Kıbrıs’tan Türk askerini çıkarma, Kıbrıs Türkü’nü kendisini Rum-Yunan çizmeleri altında ezilmekten kurtaran yegane güvenlik garantisinden yoksun bırakmak demektir” dedi.
Temmuz ayından bu yana tam 10 ay geçti. Ne Eroğlu, ne de kendi döneminin müzakere heyeti üyeleri ile UBP’li vekiller bu konuda tek bir söz söylemedi. Ama Akıncı bu belge temelinde müzakerelerin yeniden başlaması çağrısı yapınca açıklama için sıraya girdiler.
Rum tarafında ise farklı görüşler seslendirildi. Akel Genel Sekreteri Kiprianu Akıncı’nın bu adımını olumlu bulduğunu ve Anastasiadis’in de Kabul ederek müzakerelerin derhal başlamasını istedi.
Ama Anastasiadis’in sözcüsü Prodromus Prodromu BM Genel Sekreteri’nin çerçevesinin bilinen bir çerçeve olduğunu ve çerçevenin parametrelerinin 4 Temmuz 2017 tarihinde BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide tarafından telefonda açıklandığını söyledi. Sözcü, “Guterres çerçevesi budur; iyi bilinen ve o zamandan beri yayınlanan bir çerçevedir” şeklinde konuşarak “KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın son yaptığı açıklamada 30 Haziran tarihine atıfta bulunmasıyla ilgili olarak, o gün müzakereler durmuştu ve bundan dolayı BM Genel Sekreteri çerçeveyi hazırladı” dedi.
Şimdi iki taraf arasında “Gerçek Gutteres Çerçevesi”, ya da “Sahte Gutteres Çerçevesi” tartışması başlamış oldu.
Benim anladığım “10 aydır öksüz bırakılan Gutteres Çerçevesi öksüz kalmaya devam edecek”, çözüm bekleyen Kıbrıslılar da daha çok bekleyecek.