Bazıları beğenmeyip burun kıvırsa da, Hristodulidis yönetimi tarafından açıklanan Güven Yaratıcı Önlemler paketi başlangıç için önemli unsurlar içeriyor. Bu önlemleri çeşitli nedenlerle yetersiz bulanların, benzerlerini olmasa bile, Kıbrıslı Türk tarafının Kıbrıslı Rum toplumuna dönük güven yaratıcı önlemlerinin neler olduğunu ya da neler olması gerektiğini de sorgulaması gerekmez miydi? Acaba böyle davrananlar, karşı tarafı eleştirmenin her koşulda mubah sayıldığı ve bununla meşruiyet kazanılabileceği yanılgısından ne zaman vazgeçebilirler?
Bu önlemlerin kimi eksik tarafları olduğu, mevcut durumda hızlı bir değişime neden olmayacağı ileri sürülebilir. Ama iki toplum ilişkilerinin, Kıbrıs sorununa kabul edilebilir bir çözüm bulmayı dışlayacak şekilde dondurulmaya çalışıldığı bir ordanda, Hristodulidis yönetimi tarafından açıklanan önlemlerin karşılığının neler olabileceğinin sorgulanması daha da anlamlı görünmektedir.
Şimdilik gerçekleştirilmesi oldukça mümkün görünen, böyle bir adımın atılması durumunda, Kıbrıs sorunundaki hareketsizliğe ciddi bir darbe anlamına gelecek olan ve Hristodulidis yönetiminin nedense uygulamayı hiç aklına getirmediği bir önlemden bahsedelim. AB parlamentosunda Kıbrıs Cumhuriyeti’ne verilen 8 üyelikten ikisinin, çözüm ortamında, Kıbrıslı Türk oluşturucu devletinde yaşayan AB vatandaşları tarafından seçilmesi öngörülmüştür. Çözümsüzlük nedeniyle şimdi Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan AB vatandaşları bu iki üyenin seçimine öngörüldüğü gibi katılamamaktadır. Bu katılımın, AB mevzuatı uygulanarak gerçekleştirilmesi mümkündür. Yani AB gözetiminde, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan AB vatandaşlarının, Kıbrıslı Türk siyasal gruplarının göstereceği adaylara oy vererek bu iki üyenin seçiminin sağlanması talebine Hristodulidis yönetimi nasıl yaklaşacaktır?
Ama bu konuyu şimdilik bir yana bırakıp Kıbrıslı Cumhuriyeti tarafından açıklanan önlemlerinin içeriğini ele alalım.
On dört madde halinde açıklanan bu önlemleri beş grupta sınıflandırmak mümkündür:
1. Siyasal nitelikli önlemler:
Açıklanan pakette birinci sırada yer alan ve beklemede tutulan vatandaşlık hakkının uygulanmasıyla ilgili olan bu önlem, Kıbrıslı Türk toplumu açısında en yakıcı sorunlardan birini oluşturuyor. Mevcut uygulamada, ebeveyinlerinden sadece birinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı bir KıbrıslıTürk olan bazı kişilerin yaptığı vatandaşlık başvuruları incelenip sonuçlandırılmıyor. Yasanın öngördüğü koşulları yerine getiren kişilerin başvurularının incelenmemesi, ilgili kişiler açısından ciddi mağduriyetler yaratıyor. İçin ilginç olan tarafı ise, bu uygulamayı eleştiren bazı çevrelerin ellerinde imkan varken bu konuyu resmi müzakerelerde masaya getirip talepkar olmamalarıdır.
Eğer bunun bir hak ihllali olduğunu düşünüyorsanız niçin resmen bu uygulamanın sona erdirilmesini talep etmiyorsunuz?
Hristodulidis yönetimi şimdi bu kategoride yer alan vatandaşlık başvurularının işleme alınacağını ilan etmiştir. Bu tutum değişikliğinin önemli bir nedenin de, değişik vatandaş gruplarının haklı taleplerinin kamuoyunda yoğunlukla yer alması olduğu söylenebilir. Ama neden ne olursa olsun, böyle bir adım, bu dönemde ilan edilebilecek GYÖ paketinin ilk sırasında yer almayı hak etmektedir.
Bazı durumlarda vatandaşlık başvurularının incelenmesinin zaman alabileceği kabul edilse bile, uluslararası hukukun istisna olarak gördüğü durumlar dışında kalan başvuruların olumlu şekilde sonuçlandırılması, hukuk devleti anlayışının bir gereğidir. Şimdi hukuk düzenini öngördüğü yönde ilerlemeye olanak veren bir adım atılmıştır.
2. Ekonomik nitelikli önlemler:
Madde 5’te yer alan bu önlemlerin, bu haliyle Kıbrıslı Türk ekonomisine çok ciddi bir katkı sağlayacağı söylenemez. Bu nedenle Kıbrıslı Türk tarafı AB mevzuatına uygun yeni önlemler talep ederek bu katkıyı artırabilir. Hristodulidis yönetimi, 5. Maddedeki önerisiyle, daha başka benzer önlemlerin alınmasına kapıyı açmış görünüyor. İki tolumun ekonomşsşnşn entegre edilmesi hedefine ulaşmak için şimdiden eylemli bir duruş sergilemek ve retoriğin ötesine geömek gerekmektedir.
3. Toplumlararası ‘ortak işkenceyi’ azaltıcı önlemler:
Bunlar aslında toplumlararası teması kolaylaştırıcı önlemlerdir. Madde 9, 10 ve 11’de yer alan önlemlerin tümü, Yeşil Hat üzerinden özellikle araçlı yapılan geçişlerde sivil kişilerin ve geçiş noktalarında görevli personelin yaşadığı ve işkenceden farksız olan bugünkü uygulamayı iyileştirici önlemlerdir. Bunun yanında, bu önlemlerin Kıbrıslı Türk toplumunun ekonomik kazanımlarını artıracak bir niteliği de vardır.
4. Sağlık ve sosyal yardımla ilgili önlemler:
Bunlar madde 2, 3 ve 4’te yer alan, belirli toplum kesimleri açısından ‘can suyu’ niteliğinde olan önlemlerdir. Hristodulidis yönetiminin bu önlemlere karşılık Kıbrıslı Türk tarafından herhangi bir karşılık beklemediği açıktır. Bu anlamıyla, insani olarak değerine paha biçilmeyecek önlemler olduğu gerçeğini amasız kabullenmemiz gerekiyor.
5. Sembolik önlemler:
Madde 6, 7, 8, 12, 13 ve 14’te ele alınan önlemlerin bir kısmı zaten uygulanmaktadır. Bunların Kıbrıslı Türk toplumuna dönük çok ciddi siyasi veya ekonomik etkilerinin olacağı söylenemez. Bu grupta yer alan bazı önlemler ise, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin şimdiye kadar çözümünü kolaylıkla sağlayabileceği önlemler olduğu görülmektedir. Mesela, kritik devlet dairelerinde Türkçe bilen personelin istihdam edilmesi şimdiye kadar niçin geciktirilmiştir? Aslında bu örnekte iyi niyet jesti anlamını güçlendirecek bir önlem olarak, yeterli niteliğe sahip ‘Kıbrıslı Türk’ gençlerin istihdam edilmesinin öngörülmesi daha etkili bir GYÖ olacaktı.
Kıbrıslı Türk tarafının şimdi yapması gereken, kendi GYÖ paketini, uluslararası hukuk, BM GK kararları ve siyasi gerçekçilik zemininden sapmadan hazırlayıp açıklamasıdır.