Kaç insan ‘okuyor, düşünüyor, anlıyor’ karar öncesi...
Ve ‘içeriğe’ yoğunlaşıyor…
Bilemiyorum!..
Ama manzara ‘iç açıcı’ değil pek.
Çünkü en ‘özenli’ bildiklerimiz…
“Boş konuşmaz” dediklerimiz dahi…
Şaşırtıyor bizi...
***
“Bu Anayasa değişikliği onaylanırsa, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında imzalanan tüm anlaşmaların yargıya taşınmasının önü kesilecek” demiş, ‘kanaat önderi’ diye saygı duyduğumuz isimlerden birisi...
90’ıncı maddenin son fıkrası için!..
Milletvekili, hukukçu Tufan Erhürman diyor ki, “Bu madde, şu an yürürlükte bulunan Anayasa’dan aynen alındı!..”
Şu anki Anayasa’da yer alan bir madde.
Sanki “yeni”ymiş gibi…
Üzerinden ‘kanaat’ üflüyor, ‘önderler.’
***
“Kime güveneceğiz”
Bu soru çok önemli.
Çünkü son senelerde toplumun yaşadığı en önemli çıkmazlardan biridir bu!..
***
Elbette “sebepsiz” değildir bu soru.
Çünkü “sözleri” yaşamın pratiğine yansımayan…
“Bilgi”yle pekişmeyen....
Ya da sürekli “yalpalayan” figürler donatmış hayatımızı…
İlla ki “siyaset”te değil bu fotoğraf…
Sivil toplumdan medyaya, parlamentodan sokağa kadar tam karşımızda durabiliyor...
***
Gabriel Almond ve Sidney Verba, klasikleşmiş “Civic Culture” (Sivil Kültür) adlı araştırmasında, toplumların “güven duygusunu” da incelemişlerdi.
Araştırmaya göre devlet kurumları ve yargıya güven varsa, o toplumda istikrar ve barış da güçlü oluyor.
Aksi halde istikrarsızlık ve gerilimler!
***
Almanya, İtalya, Meksika, İngiltere ve Amerika’da yapılan bu önemli çalışmada, ‘demokrasinin gelişmesi’ için şu ‘özellik’ dikkatimi çekmişti...
Karar verme süreçlerinde...
“Kaygıdan uzak ve özgürlükçü olabilmek...”
İstikrar ve barış için daha fazla ‘güvenmeye’ ihtiyacımız var.
‘Nefretlerin’ ve ‘aşkların’ dilinden arındırarak yargılarımızı…
Ve kurtularak “sloganların” pençesinden.
Daha fazla “güvenebilmek”...
Bilebilmek kime güveneceğimizi...