“Haberi Yayınlanmadan Önce Gönder Bir Göreyim”

İbrahim Özejder

 

• Haber ve röportajların kaynak tarafından kontrolü sansüre giden kapıları açar

“…röportajda söylenenler değiştirilip makaslanmadığı müddetçe(ki röportaj verenin yayınlanmadan görmeyi şart koşma hakkı vardır) volkan’a bile röportaj verilmeli…”

Yukarıdaki cümle Münür Rahvancıoğlu’na ait ve Yenidüzen’in haberciliği üzerine facebook’ta sürdürülen bir tartışmada kulanılmış. Parantez içindeki ifadenin, ilk anda gazeteci-kaynak ilişkisine karşılıklı saygı ve eşitlikçi bir anlam kattığı düşüncesine kapılabiliriz. Hatta gazetecilikte yapılan manipülasyonları düşününce çok haklı bir talep gibi de görebiliriz.

Ancak, taşları yerli yerine oturtmazsak, istemeden kendimizi sansüre giden yolda bulabiliriz. İstemeden kelimesini özellikle kullandım, çünkü yukarıdaki sözlerin sahibi Münür Rahvancıoğlu’nun hiçbir şekilde sansürü savunması sözkonusu olmayan bir hak ve demokrasi aktivisti olduğu kamuoyu tarafından biliniyor.

Medyamız spekülasyon, manipülasyon ve çarpıtmalarla dolu ve bir çok yayın maalesef yıkıcı, zarar verici olabiliyor. Bazı kaynakların, “sözlerim çarpıtıldı”, “ben öyle bir ifade kullanmadım” gibi şikayetlerde bulunduklarına sık sık tanık oluyoruz. Münür Rahvancığlu’nun yukarıdaki sözleri kulanmasına belki de gazeteciliğin kötüye kullanıldığı örnekler sebep olmuştur.

Mesleki değerlerin yükseltilmesi
Ancak, özgür ve bağımsız bir medya arzusuna sahipsek, haber ve röportajın kaynak tarafından yayından önce kontrol edilmesini hiç bir şekilde savunamayız. Ne kaynağın, “yazdıktan sonra ver bir göreyim”, ne de gazetecinin “buyrun bir kontrol edin de öyle yayınlayalım” deme hakkı vardır.

Gazeteci haberi siyasetçinin, okurun ve kaynağın istediği şekilde yazmaz. Gazetecilik bir meslektir ve her meslek gibi kuralları, değerleri vardır; haberi de röportajı da bu kurallara göre yazar. Ancak bu şekilde toplumsal görevini yerine getirebilir.

Bağımsız bir medya için gazetecilik değerlerinin yükseltilmesi gerekir ki bu sadece gazetecilerin değil, okurların ve kaynakların da görevidir. Yayından önce kontrol ilişkisi mesleki değerleri geriletir.

Konunun daha iyi anlaşılması için genelden başlayarak adım adım ilerleyelim:

1. Basın(medya) nedir, ne işe yarar? Toplum ve bireylerin bilmesi gerekenleri gerçeğe sadık kalarak ve anlaşılır şekilde aktaran kurumdur. Demokratik toplumsal yapılanma için vazgeçilmezdir. Kamu adına gözetim yapan 4. güç olarak da tanımlanır.
2. Gazetecilik? Bir meslektir, medyada görev yapan profesyonelleri tanımlar.
3. Gazetecilerin toplumsal rollerini yerine getirmeleri için gerekli koşullar nelerdir? Özgürlük, bağımsızlık ve gelişmiş mesleki değerler:.
4. Özgürlük nasıl sağlanır? Yasal düzenlemelerin kısıtlayıcı unsurlardan arındırılması ve devletin baskı mekanizmalarını kaldırması ile.
5. Bağımsızlık nasıl elde edilir? Devlet, siyaset, sermaye, sivil toplum ve bireylerden kaynaklanacak bağımlılık ilişkilerine direnebilmekle.
6. Mesleki değerler nasıl yükseltilir? Gazetecilerin bilgi, beceri, toplumsal sorumluluk ve meslek ahlakının geliştirilmesi ile.
7. Gazetecilik kötüye kullanılabilir mi? Evet, sorumsuz veya çıkar amaçlı bazı içerikler, kamusal veya bireysel zararalara, özel hayat ve kişilik haklarına saldırıya yolaçabilir.
8. Medya denetlenmeli mi? Bütün güç ve yetkiler gibi medya da denetlenmeli. Denetimsiz güç kontrolden çıkar, zarara verir.
9. Medya nasıl denetlenmeli? Yasalara dayanarak yargı, meslek ahlakına dayanarak özdenetim mekanizması ve okur-kamuoyu ile.

Üç denetim ayağının hiçbiri “öndenetim” içermez, yayından sonra medya içeriği incelenir, suç ve saldırı saptanısa cezalandırılır. Çünkü öndenetim sansürdür ve sansürün herhangi bir türünün geçerli olması, basın özgürlüğünü yok eder.

Haber ve röportajları yayından önce kontrol etmek bir tür sansürse ve sözkonusu olamayacaksa, okur ve kaynaklar denetime nasıl katılacak?

Cevap: Eleştiri, görüş, öneri… Başka bir yöntem yok. Bu arada ‘Cevap ve Düzeltme hakkı’nın anayasal bir hak olduğunu ve saldırı içeren yayınlara karşı bir savunma aracı olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Medya bağımsızlığı
Meseleye bir de medya bağımsızlığı açısından bakalım: Özgürlükle içiçe geçmiş bir kavram gibi görünmesine karşın bağımsızlık farklı bir anlam taşır. Mesela  yasalar, özgürlük önündeki engelleri kaldırsa bile bir ülke medyası bağımsız olmayabilir. Devlet, sermaye ve siyaset karmaşık yöntemlerle, medyayı bağımlı kılabilir.

Ayni derecede olmasa da sivil toplum ve bireyler de medya bağımsızlığını zedeleyen girişimler içinde olabilir. Haber kaynaklarının yaygın olarak, “yayınlanmadan önce gönder bir göreyim” eğilimde olması, çok yaygınlaşması, gazetecilik mesleğinin bağımsızlığını tehlikeye düşürdüğü gibi, saygınlığının da azaltır. Böylesi bir medya demokratik yaşamda olumlu bir rol oynayamaz.

Gazetecilerin de kaynakları öndenetime alıştırmaması, bu yönde girişimlere direnmesi gerekiyor. Michael Gurevitch ve Jay Blumler, ‘Medyanın İşleyişiyle İlgili Demokratik Beklentiler’i 8 maddede toplar. Medya bağımsızlığı ile ilgili madde şöyledir:

“Medya, kendi dışındaki güçlerin, bağımsızlığını yok etme ve  izleyicilere hizmet etme yeteneğini ortadan kaldırma çabalarına ilkeli bir şekilde karşı koymak.” (http://www.csub.edu/~mault/political%20communication%20sys.pdf)