“Tarihi görüşme”…
Öyle başlık attı dün iki gazetemiz…
Hangi görüşme içindi bu başlık?
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Bişkek'teki “resmi” temaslarında Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ile gerçekleştirdiği görüşme için!
-*-*-
Tatar – Caparov görüşmesi “resmi” değildir…
Tatar’ın Kırgızistan temasları da “resmi” değildir…
-*-*-
Tatar’ın daha önceki İngiltere temasları ise sadece “alışveriş”tir!
Christmas Shopping gezisi diyebiliriz!
Marks and Spencer’den don alalım ziyareti!
-*-*-
Tatar’ın Caparov ile görüşmesi ya da Kırgızistan ziyaretinin “resmi” olabilmesi için, iki ülkenin karşılıklı olarak bir birilerini resmen tanıması gerekir…
-*-*-
Haliyle, “tarihi görüşme” başlığı abartıdır, çok iddialıdır!
-*-*-
Haaa bu ziyaret önemli mi?
Elbette Tatar açısından çok önemlidir ama Kıbrıs Türk toplumunun geleceği açısından “sıfır” kadar değeri yoktur!
-*-*-
Uluslararası ilişkilerde “karşılıklı çıkar” en öndeki unsurdur…
“Biz de Türk’üz, Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” mantık yapısı ile gerçekleştirilen bu “temasın”; KKTC’nin tanınması adına yarım kuruşluk değeri yoktur!
-*-*-
Karşılıklı çıkar esastır…
Ve Kırgızistan’ın KKTC’yi tanıması veya ilişkilerini yükseltmesi sonucuna elde edeceği hiçbir şey yoktur!
Tam tersine, Kırgızistan, AB ve ABD başta olmak üzere, bir çok “devle” ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği ışığında; KKTC ile asla başını derde sokacak değildir!
-*-*-
Sadece Kırgızistan değil; Türk Devletleri Teşkilatı üyesi her hangi bir devlet; KKTC ile ilişkilerini yükseltirse; karşılığında ciddi zarara uğrayabileceği nedeniyle bunu asla yapmaz!
-*-*-
Azerbaycan başta olmak üzere; bahse konu ülkelerin hiç biri; KKTC ile “resmi temas” kuramaz; kurması halinde de bırakın bundan “fayda” elde etmeyi; zarara uğrar!
-*-*-
Peki Tatar’ın Kırgızistan seferi nedir?
Türkiye’nin kendi iç siyasetindeki yoğun milliyetçiliğin o yoğunluğuna bir miktar daha katkıdır!
Tamamen propagandadır; yüzde yüz gayr-ı resmidir ve en küçük bir diplomatik kazancı yoktur…
En basit anlatımla AKP’ye ve MHP’ye destektir…
“Kıbrıs’ta sürdürdüğümüz dış siyaset, gördüğünüz gibi meyvelerini veriyor” yalanıdır…
-*-*-
Haaa Kıbrıs Cumhuriyeti bundan rahatsız mıdır?
Elbette rahatsızdır ama bu rahatsızlık seviyesi de yüksek değildir çünkü Kırgızistan başta olmak üzere; Türk Devletleri’nin tamamına yakınının, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, KKTC’yi tanımak veya ilişkileri resmi anlamda yükseltmek gibi bir niyetleri olmadığı “resmen” beyan edilmiş, bildirilmiştir.
-*-*-
Peki Kıbrıs Cumhuriyeti bu gibi temaslardan rahatsız değilse; o zaman neden “engellenmesi” adına müdahale edilmektedir?
Çünkü bu tür müdahaleler, o iş için maaş alan Rum diplomatların görevidir!
-*-*-
Daha iyi anlaşılması adına, müsaadenizle seksle bağlantılı örnekler vermek istiyorum…
-*-*-
Medeni ülkelerde seks ilişkisi karşılıklıdır…
Sekste birden çok taraf olmalıdır…
Ve tüm taraflar münasebetten fayda görmelidir…
Örneğin “Doğulu” ülkelerde bu ilişkide esas olan “erkek”tir!
Kadın, yatakta bile yalınızdır!
Veya eşcinsel ilişkide de esas olan, “gulumpara” diye de zaman zaman nitelendirilen “cahillik”tir!
-*-*-
KKTC’nin siyasi anlamda tanıtılacağı, tanıtıldığı, bu iş için çalışıldığı iddiası hayaldir ve seks bilimi açısından, “Solo seks” dışında bir şey değildir!
-*-*-
“Ama Kırgızistan, hatta Azerbaycan cumhurbaşkanları ile bizim cumhurbaşkanı görüşmedi mi?”…
Evet görüştü!
Temas var!
Evet temas – münasebet var ama “karşılıklı bir haz” yok!
Bizim taraf haz almış olabilir ancak karşı taraf, “haz almış gibi yapıyor, bu açık!”…
“Fake orgasm”da diyebiliriz!
-*-*-
Meşhur bir Kıbrıs hikayesidir…
Kıbrıslı erkek geneleve gitmiş…
Yıllar önce…
Seks işçisi kadından – münasebet sırasında ses çıkarmasını istemiş…
Kadın da, “hade ahh” demiş!
-*-*-
Kıbrıslı erkek haz alıyor, aldığı hazzı artırmak için karşıdan “erotik nida” da bekliyor ve talebini yerine getiriyor…
Kadın seks emekçisi, “hade ahh” deyip, görevini yapıyor…
-*-*-
Ankara’da öğrencilik yıllarımızda bir arkadaşımız vardı…
Her ay başı bursunu alır almaz, o burs parası ile ilk yaptığı şey, Bentderesi bölgesindeki ünlü genelevlere gitmekti…
Yine böyle bir gündü…
Kıbrıslı erkek öğrenci, seks işçisi kadından, yukarıdaki olaydakine benzer bir talepte bulunmuş, kadının sevişirken konuşmasını talep etmişti…
Ve kadın, bizim heyecanlı erkeğe; münasebetin en adrenalin zirvesi yaptığı anda “Yılmaz Güney de ölecek adam mıydı canım…” diyecekti!
Tıssss!
Balon anında sönüverdi!
-*-*-
Son bir örnek daha vereyim…
Kırgızistan ziyareti; minik bir erkek tavşanın, çükçüğünü küçük bir çakıl taşına değdirmesi ve akabinde; “koskocaman dağı becerdim” diye övünmesi gibi bir şeydir!
-*-*-
“Yapmayın, gitmeyin, konuşmayın, anlatmayın” demiyorum!
Evet faydalıdır!
Küçük bir çakıl taşçığına değdirecekseniz, buyurun değdirin de “Tarihi görüşme” derseniz, bu dediğiniz, “dağı düzdük” yalanından başka hiçbir anlam taşımaz!
-*-*-
KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı veya İslam Ülkeleri Teşkilatı gibi “zavallı” ya da “amaçsız” birlikteliklerden elde edebileceği hiçbir şey yoktur!
Çünkü, karşılıklı çıkar bulunmamaktadır!
Son kez tekrar edeyim; Azerbaycan, Türkmenistan, Tacikistan, Tataristan veya Kırgızistan ya da Özbekistan’ın KKTC’yi tanıması halinde kazanacaklarının; kaybedeceklerinden elli kat fazla olması gerekmektedir!
Bilmem yeterince anlatabildim mi?
Tanı bizi Kırgızistan; yakışıyoruz bir birimize!
Kırgız Cumhuriyeti ile ilgili bir insan hakları raporundan bazı alıntılar:
Kolluk kuvvetleri ve güvenlik hizmetleri tarafından işkence kullanımı…
-*-*-
İnsan hayatını tehdit eden katı hapishane koşulları…
Keyfi tutuklama; yargının bağımsızlığıyla ilgili ciddi sorunlar…
Mahremiyete keyfi müdahale…
-*-*-
Gazetecilere yönelik şiddet ve şiddet tehditleri ve sansür de dahil olmak üzere ifade özgürlüğü ve medyaya yönelik ciddi kısıtlamalar; internet özgürlüğüne ciddi kısıtlamalar…
-*-*-
Sivil toplum kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının finansmanı ve faaliyetlerine ilişkin aşırı kısıtlayıcı yasalar da dahil olmak üzere örgütlenme özgürlüğüne müdahale…
-*-*-
Ciddi hükümet yolsuzluğu…
-*-*-
Cinsiyete dayalı şiddete ilişkin soruşturma ve hesap verme eksikliği; azınlık gruplarının üyelerini ve LGBTI kişileri hedef alan şiddet veya şiddet tehdidi içeren suçlar…
-*-*-
Antisemitizm kaynaklı şiddet tehditleri..
-*-*-
İşçilerin örgütlenme özgürlüğüne yönelik önemli kısıtlamalar…
Çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin varlığı…