Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor ve Başbakan için ‘hafıza yanlışlığı var’ diyor.
Demek ki ülke ‘kayıp hafıza’ ile yönetiliyor.
Vay halimize!
Cumhurbaşkanı söylediğine göre bir bildiği olmalı...
İrsen Bey’in ‘hafıza kaybı’ var mı hakikaten?
Tahsin Ertuğruloğlu’nun partiden ayılış sürecini yanlış söylediği gerekçesiyle Başbakan’a böyle yüklendi dün Eroğlu...
Söz düellosu dün de sürdü.
Ancak Eroğlu ‘ateşkes’ ilan etti.
Dün bir kabulünde yaptığı açıklamada İrsen Bey’in ‘kayıp hafızası’na yüklenen Derviş Bey, konuşup içini döktükten sonra “artık İrsen Küçük’e cevap vermeyeceğim” dedi.
Suskun kalabilecek mi, göreceğiz tabii...
**
Cumhurbaşkanı’nın dün itibarıyla ilan ettiği ‘ateşkes’, aslında dün de altını çizdiğim ‘havlu attı’ tespitini destekliyor.
Eroğlu gelinen aşamada İrsen Küçük’ün parti içinde ipleri ele geçirdiğini görüyor.
Ankara ile sürtüşmeyi göze alamadığından oraya da sıcak mesajlar göndermeyi tercih ediyor.
Ahmet Kaşif ve diğer 7 UBP’li vekilin partiden ihracı sürecini adeta eli-kolu bağlı izliyor.
Eroğlu bu durumdan memnun değil tabii, ancak elinden bir şey de gelmiyor.
Bu yüzden en azından şimdilik ‘ateşkes’ ilan etmeyi tercih ediyor.
**
Toplum devletin tepesinde cereyan eden yüksek gerilimli kavgayı uzaktan, sessizce ve içten içe tepki duyarak izliyor.
Birbirleri hakkında ‘hafıza kaybı var’ diyecak kadar ileri gidebilen iki deneyimli siyasetçi, aslında yavaş yavaş tegavütlüğe doğru yol alıyor.
Siyasete gerektiği yerde nokta koymasını bilen ender isimlerden, eski Başbakan Hakkı Atun dün sevgili Damla Özel’e çok önemli açıklamalar yaptı.
Kanal SİM ekranında yakın siyasi tarihimize ilişkin çarpıcı bilgiler veren Atun’un söylediklerini Eroğlu ve Küçük’ün de izlemiş olmasını umarım.
Zira diğer söylediklerinin yanında Hakkı Atun şu önemli tespiti de yaptı yayında:
“Halk devletin tepesinde yaşanan bu tür gerilimlerden ve kavgalardan rahatsızlık duyar.”
Halk gerçekten de rahatsızdır.
İcraat için işbaşına getirilenleri ‘koltuk’ ve ‘makam’ kavgası yaparken görmek, insanları siyasetten de, ülkeden de soğutmaktan başka işe yaramaz.
‘Hafıza kaybı’ndan dolayı makamların ‘amaç’ değil ‘araç’ olduğunu unutursanız eğer, işte böyle olur!