--------------------------------------------
Hakkı bil; Omorfo’da çiçek açan her portakal, turunç, mandalin, greyfurt ağacı; o güzel narenciye çiçeğinin kokusunu saldığı gibi; barış sevgisi bu ülkeye salınacak ve Karpaz’dan Baf’a kadar, barış çiçeğinin kokusu, her yeri sarana kadar, mücadeleyi sürdüreceğiz.
--------------------------------------------
Ahmet Barçın (*)
Genç yaşta ve üstelik Kıbrıs’ta barışın gerçekleşmediği şartlarda, barış ve Birleşik Kıbrıs’ın sevdalısı Hakkı’yı kaybetmemizin 2’nci Yıldönümü.
Hakkı, Omorfolu idi. Ama o hiçbir zaman Omorfo sevgisini, adanın bütünündeki sevgisinden ayırmadı. O ilk gençlik yıllarından beri yaşanan onca acıya ve çatışmaya rağmen, hep halkların kardeşliğine, barışa, demokrasi ile insan’a ve Kıbrıs’a sevdalı oldu.
Türk- Rum ayrımı yapmadan, Kıbrıs’ın her insanına sevgi ve saygı duyan bir devrimci oldu.
Omorfo’yu sevdi. Göçmen oldu. Ama Omorfo sevgisi hiç eksilmedi. Bu yüzden 1974 den sonra göçmen olan Omorfo’luları da, her zaman kendi acısı ile özdeşleştirdi. Bu yüzden Kıbrıs’ta çözüm, barış ve Türkçe ve Rumca konuşan tüm Kıbrıslıların, bir daha, ayni acıları yaşamaması için nefes alıp verdiği her anı, çözüm ve barış için mücadele içinde geçirdi.
O konuşması ve sözleri ile Kıbrıs’ın lehçesini, hem Türkçe, hem de Rumca olarak hiçbir özenti ile değiştirmeyen bir insandı. Türkçe’yi de ve çok iyi bildiği Rumcayı da kendi lehçemizle konuşmaya titizlik gösterirdi.
O, Omorfolu idi. Ama Omorfolu olduğu kadar, Lefkeli, Baflı, Leymosunlu, İskeleli, Polemityalı, Karpazlı, Girneli, Lefkoşalı ve Karpazlı idi…
Hiçbir şartta susmazdı. En kötü ve baskıcı dönemlerde dahi, tüm faşizan baskılara karşıda onurla ve gururla, Kıbrıs’ta barış için sesini yükselten ve cesaretle mücadele eden bir insandı.
Çok iyi biliyorum, teyzem ve eniştem olan anne ve babası, onu titiz bir şekilde yetiştirmişti. O ailesinin tek çocuğu idi. Ama Kıbrıs ve barış sevdalısı olduğu, bu uğurda mücadele eden biri olarak, o herkesin, Türk- Rum ama herkesin, dostu, arkadaşı, kardeşi ve yoldaşı olmuştu.
Bu yüzden her şeyi titiz ve en ince detayına kadar inceler ve en iyinin en güzelin olması için canını yerdi. İnsanı ve barışı ideolojisinin temeline aldığı için bunu yaşam biçimi yapmıştı. Herkesi dinleri, fikirlerini kimseye dayatmaz ve kararı kılı kırk yaracasına veridi. Kimseye saygısızlık etmek istemezdi.
Bölgeyi çok iyi bilir, bölge köylerinde Türk- Rum pek çok insanı tanır, onlarla görüşüp konuşmayı çok severdi. Yalnız resmi düzeyde değil, ayni zamanda dost sofralarında buluşup, herkesle yemek yemeye, içmeye de özen gösterir, bundan büyük bir zevk alır, mutluluk duyardı.
Onunla masa başında, dost sofralarında buluşanlar, o sofranın bir dostluk, neşe ve insanlık akar suyuna döndüğünü çok iyi bilir.
2003’ten sonra sınır kapılarının açılması ile bölünmüş adamızın iki yanında bulunan dostları ile ortak mekanlarda, zeminlerde buluşma imkanı, onu çok mutlu kılmıştı.
Bu ona yeni dostlar da kazandırdı.
Ancak bunun yeterli olmadığını, çözüm ve barış için daha çok çaba harcamak gerektiği düşüncesi de onu etkilemekteydi.
İşte bu azimli, kararlı insan ve Kıbrıs ve Omorfo aşığı insanı, ansızın zamansız kaybettik.
Bugün bulunduğumuz bu mekanda onun neşe dolu sözlerinin yankılandığını, burada bulunan tüm insanlarla da sevgiyi paylaştığını çok iyi biliyoruz.
Bu yüzden onu anarken şunu söylemek isterim.
Hakkı, senin fiziki bedenin yanımızda değil, ama düşüncelerin, isimin, düşüncelerin anıların bizimle birliktedir. Bunu biliyoruz.
Bu nedenle sen da yattığın yerden şunu çok iyi biliyorsun. Bizlerde, Birleşik Kıbrıs idealinden, dostluk, barış sevdasından ve Kıbrıs sevgisinden zerre kadar uzaklaşmadık.
Olanca hızımızla bunun gerçekleşmesi için mücadele edeceğiz.
Hakkı bil; Omorfo’da çiçek açan her portakal, turunç, mandalin, greyfurt ağacı; o güzel narenciye çiçeğinin kokusunu saldığı gibi; barış sevgisi bu ülkeye salınacak ve Karpaz’dan Baf’a kadar, barış çiçeğinin kokusu, her yeri sarana kadar, mücadeleyi sürdüreceğiz.
Yattığın yerde huzurlu ol. Seni ve Barış mücadelesini unutmadık, unutmayacağız. Hakkı, seni çok sevdik ve seveceğiz…..
(*) Leymosun’da, Hakkı Alpagut için yapılan anma törenindeki konuşma