"Hakkında tutuklama emri çıkarıldığı 2007'den bu yana 2000 kez güneye, defalarca İtalya'ya gitti"

Kıbrıs Türk Barolar Birliği, İtalya'da tutuklanan ve Kıbrıs'ın güneyine iade edilerek tutuksuz yargılanmasına karar verilen Kıbrıslı Türk avukat Akan Kürşat ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

YENİDÜZEN HABER MERKEZİ

Kıbrıs Türk Barolar Birliği, İtalya'da tutuklanan ve Kıbrıs'ın güneyine iade edilerek tutuksuz yargılanmasına karar verilen Kıbrıslı Türk avukat Akan Kürşat ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda konuşan Birlik Başkanı Hasan Esendağlı, 9 Şubat'ta Kıbrıs'ın güneyinde mahkemeye çıkarılan Kürşat'ın 20 farklı suçlama ile karşılaştığını ve tümünü reddettiğini anımsattı, söz konusu suçlamaların tümünün Kıbrıs'ın kuzey ve güneyinde suç unsuru teşkil etmediğini söyledi.

Basın toplantısında neler konuşuldu? 

"40 gün boyunca, oldukça olumsuz koşullarda özgürlüğünden mahrum bırakıldı"

İlk olarak süreci anımsatan Esendağlı, Avukat Akan Kürşat’ın 30 Aralık 2023 tarihinde Roma’da ailesiyle tatilde bulunduğu bir esnada İtalyan Polisi tarafından tutuklandığını ve akabinde bu tutuklamanın Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından 2005 yılında çıkarılan ve 2007 yılında yenilenen Avrupa Tutuklama Emri (EAW) kapsamında gerçekleştirildiğinin ortaya çıktığını söyledi.

Esendağlı, Kürşat’ın bu kapsamda Roma’da Regina Coeli ismiyle bilinen bir hapishaneye yerleştirildiğini ve sürecin sona erdiği 8 Şubat 2024 tarihine kadar, yani neredeyse 40 gün boyunca, oldukça olumsuz koşullarda özgürlüğünden mahrum bırakıldığını ifade etti.

Kürşat’ın İtalya’da ilk kez Mahkeme huzuruna çıkarıldığı 16 Ocak tarihine kadar, Kıbrıs’ta tam olarak hangi suçla veya hangi olgularla itham altında olduğuna dair net bir bilginin İtalyan Mahkemesine ulaşmadığını ifade eden Esendağlı, şöyle devam etti:

“Meslektaşımıza yönelik tutuklamanın 2007 yılındaki tutuklama emrine dayandığı; üretilen suçlamaların tümünün 1974 öncesi sahiplerinin Kıbrıslı Rumlar olduğu belirtilen ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından koçan verilmiş bulunan Girne’deki bazı taşınmazların tasarruf,  kullanım veya satışı ile ilgili olgulara dayandığı netleşmiştir.”

"Söz konusu suçlamalarla yargılanmaktan hiçbir çekincesi yok" 

Kürşat’ın, söz konusu suçlamalarla  yargılanmaktan hiçbir çekincesi olmadığını, İtalya’da tutukluluk koşullarında yaşadığı mağduriyeti daha fazla uzatmamak amacıyla itiraz prosedürünü ileri götürmeme ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne iade edilmesine muvafakat etme kararına vardığını söyleyen Esendağlı, şöyle devam etti:

“Bu bağlamda İtalyan Mahkemesi de 1 Şubat 2024 tarihinde, Meslektaşımızın Kıbrıs Cumhuriyeti’ne iade edilmesine karar vermiş ve 8 Şubat 2024 tarihinde bahse konu iade işlemi gerçekleştirilmiştir.

Kıbrıs’a geldiği 8 Şubat gecesi Lefkoşa’nın güneyindeki Polis Merkezi’nde sorgusu yapılan Kürşat’ın, 9 Şubat Cuma günü Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzuruna çıkarıldığını ve davası dosyalanarak 29 Şubat tarihine duruşma olarak ertelendiğini belirten Esendağlı, “Kendisine yöneltilen toplam 20 davanın hiçbirini kabul etmeyen Akan Kürşat, mahkeme tarafından teminatla serbest bırakılmıştır” dedi.

"İddia edilen fiiller  Kıbrıs’ın ne kuzeyinde ne de güneyinde suç teşkil etmiyor"

Meslektaşlarına yönelik iddianamenin içeriği ve dayandığı olguların incelendiğini söyleyen Esendaoğlı, “iddia edilen fiillerin Kıbrıs’ın ne kuzeyinde ne de güneyinde suç teşkil etmediği ve/veya meslektaşımızın suç nitelikli bir fiilinin bulunmadığı bariz şekilde görülebilmektedir. Yargı sürecinin sonunda mahkeme huzurunda bu gerçeğin ortaya çıkacağına inancımız tamdır. Konu bu çerçevede artık yargı huzurundadır” şeklinde konuştu.

"Kıbrıslı Türklerin bireysel olarak hedef alındığı cezai enstrümanlara başvurulması hakkaniyetli değil" 

Esendağlı, Kıbrıslı Türk Avukatların Meslek Örgütü olarak, süreci olağan bir yargı işlemi olarak görmelerinin söz konusu olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Öncelikle Kıbrıs’ın gerek Kuzeyinde gerekse Güneyinde yoğun bir şekilde devam etmekte olan inşaat faaliyetlerinin yarattığı çevre tahribatını ortak yurdumuzun en büyük sorunlarından biri olarak gördüğümüzü; keza, yine bu yolla emlak fiyatlarında meydana gelen fahiş artışın orta halli yurttaşların konut edinmesini imkansızlaştırmasının yarattığı sosyal sorununun büyüklüğünü, daha önce de defalarca beyan ettiğimizi hatırlatmak isteriz.”

Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü gerçekleşmeden, devam eden siyasi uyuşmazlığın en önemli başlıklarından biri olan mülkiyet sorununa ilişkin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan Kıbrıslı Türklerin bireysel olarak hedef alındığı cezai enstrümanlara başvurulmasının hakkaniyetli, doğru veya yasal bir tarafı olmadığını söyleyen Esendağlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güneyin, yaptığı yasalarla; gerek yerel, gerekse Avrupa Birliği mevzuatı bakımından yargısal yetkisinin veya egemenliğinin bulunmadığı Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen fiilleri suç haline getirmesi ve Kıbrıslı Türk’leri bu suçları işler duruma düşürmesi, ne hukuki ne de insani açıdan kabul edilebilir değildir. Bu bakış açısı, her iki taraf açısından oldukça tehlikeli müteakip adımlara gebedir. “

"Kıbrıs Türk Toplumu mensuplarının seyahat özgürlüğü üzerinden bu şekilde kıskaca alınması yanlıştır"

Esendağlı, “Yılan hikayesine dönmüş Kıbrıs sorununun en büyük mağduru olan ve adil bir çözüme her zamankinden daha çok ihtiyaç duyan Kıbrıs Türk Toplumu mensuplarının, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki hakları bağlamında kendilerine sağlanan neredeyse tek menfaat olan seyahat özgürlüğü üzerinden bu şekilde kıskaca alınması veya bu yönde bir endişe ortamı yaratılması; yanlıştır, haksızdır” dedi.

Esendağlı, “Bu yanlıştan dönülmemesi ve bireysel mağduriyetlerin artırılması halinde vatandaşlarımızın haklarının Uluslararası Hukuk kuralları çerçevesinde aranmasını teşvik etmek de bizim görevimiz olacaktır” vurgusu yaptı.

ESENDAĞLI, SORULARI YANITLADI…

“Angelidis’in açıklaması sıradan bir açıklama”

Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, açıklamanın ardından basından gelen soruları yanıtladı.

Kıbrıslı Rum Başsavcı Yardımcısı Savvas Angelidis’in “Türk tarafında yapılan yorumlar hukuk dairesini bağlamaz” açıklamasına yönelik değerlendirmesi istenen Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, şu yanıtı verdi:

“Ben de okudum açıklamayı. Klasik bir hukukçu veya savcı açıklamasıdır, yapılan yorumların yargı sürecine veya onların tavrına ilişkin etki etmeyecek olması olarak değerlendirdim ben bunu. Yanlış bir bakış açısı olduğunu düşünmüyorum. Eğer aynı bakış açısı Rum tarafında yapılan yorumlar açısından da geçerliyse, hiçbir sıkıntı yok.

“Kötü muamele görmedi ama kaldığı koşullar çok olumsuzdu”

Akan Kürşat’ın İtalya’da tutuklu bulunduğu süreçte “kötü muamele görüp görmediğine” ilişkin soru üzerine Esendağlı, şöyle konuştu:

“Meslektaşımızın Italya'da bulunduğu koşulları bizzat görme imkana sahip oldum. Bir hafta boyunca oradaydım. Kötü muamele görmedi ama kaldığı koşullar çok olumsuz koşullardı. oldukça eski, ağır suçluların hükümlülerin de bulunduğu, yaşamsal koşulları sıkıntılı bir hapishanede 40 gün boyunca tutuldu. Kıbrıs Cumhuriyeti polisleri tarafından Italya'dan teslim alınıp Kıbrıs'a getirilmesi, Kıbrıs sorgusunun yapılması ve mahkemeye çıkarılmasına kadar olan süreçte ise, kendisine oldukça iyi davranıldığı noktasında bir beyanı vardır. Yani kötü muamele değil, tam aksine iyi bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin kendi beyanı vardır.

“Dava birkaç ay içerisinde neticelenecek gibi görünüyor”

“Dava sonucunun ne olabileceğine” ilişkin soru üzerine Esendağlı, şu yanıtı verdi:

“Bizdeki ceza yargılamalarından biraz farklı olarak, bu teminat işlemi yapılırken dava dosyalandı, iddianame dosyalandı ve mahkeme doğrudan duruşma olarak 29 Şubat tarihinde bunu tayin etti. Meslektaşımız da, bu ithamları kabul etmediğine ilişkin beyanını yaptı. Dolayısıyla, 29 Şubat itibarıyla duruşmanın başlayacağı öngörülüyor. Başladığı süratte devam ederse de birkaç ay içerisinde neticelenecek gibi görünüyor.”

“Olgu, 4-5 tane satış sözleşmesi ile 1974 öncesi sahiplerinin Kıbrıslı Rumlar olduğu bazı gayrimenkullerin üzerine yapılan binaların satılmasıdır”

“1974 öncesi kanunlar varmış gibi hareket etmemiz beklentisi içerisindeler”

 “Akan Kürşat’a yönelik 20’ye yakın suçlamanın detaylarının” sorulması üzerine Esendağlı, şu yanıtı verdi:

“Olgu, Kıbrıs Rum polisinin elinde bulunan 4-5 tane satış sözleşmesi ile 1974 öncesi sahiplerinin Kıbrıslı Rumlar olduğu bazı gayrimenkullerin üzerine yapılan inkişafın, yani binaların satılması, olgu budur. Bunun dışında bir olgu yoktur. Meslektaşımız bu sözleşmelerin yapılması, bu satışların yapılması ve bu satışlar karşılığında bir takım tahsilatların yapılması noktasında, Fasıl 154 ceza kanununda hem önceden var olan bazı maddeler, hem de daha sonra Rumlar tarafından fasıl 154’te yapılan değişiklikle yaratılan bazı maddelere aykırı davranışlar olduğu noktasında itham edilmektedir. işin özü mülkiyettir. Rum tarafının iddiası, bu malların sahibinin 1974 öncesi mal sahibi olan Rumlar olduğu, KKTCde yapılan koçan işlemlerinin hiçbir geçerliliği olmadığı, dolayısıyla KKTCnin hiç bir geçerliliği olmadığı ve burada, KKTC kanunlarına göre hareket etmekle mükellef olan bizlerin, aslında bu kanunları göz ardı edip, 1974 öncesi kanunlar varmış gibi ya da oradaki statü varmış gibi hareket etmemiz beklentisi içerisinde, o bakış açısıyla getirilmiş bir davadır. Davanın biraz önce basın açıklamasında ifade ettiğim sakatlığı da ve bizim açımızdan yarattığı, tüm Kıbrıs Türkler açısından sakıncanın da bu noktada olduğunu düşünüyoruz.”

“Akan Kürşat dışında başka ismin olduğuna ilişkin hiçbir saptamamız yok”

“Kürşat neden şimdi tutuklandı? Kürşat dışında, hakkında tutuklama emri bulunan başka isimler de var mı?” sorusu üzerine Esendağlı, şu yanıtı verdi:

“Akan Kürşat dışında başka ismin olduğuna ilişkin hiçbir saptamamız yok. Yani, tutuklama kararı vardır da ismi bilmeyiz değil, böyle bir tutuklama kararı olup olmadığına dair de bir teyidimiz yoktur. Açıkçası, bunu bu aşamada öğrenebilecek bir enstrümana sahip olduğumuzu da düşünmüyorum. Ama, en azından spesifik olarak, böyle bir tutuklama emrinin ya da emirlerinin devam etmekte olduğuna ilişkin teyit edebileceğim hiçbir bilgiye sahip değilim. Neden şimdi sorusunun cevabı birazcık daha komplike sanki. Çünkü bu tutuklama emrinin tarihi 2007, 2005’te çıkarılmış ve 2007’de yenilenmiş. Hatırlayacaksınız, o dönem de Kıbrıs'ın kuzeyinde inşaat hareketlerinde ciddi bir artış olmuştu. Şimdi de öyle bir dönemdeyiz. Bu bir tesadüf müdür, yoksa bir başka bilinç, bilinçli bir adım mıdır? Bunu şu anda yorumlayabilecek kadar olguya sahip değilim. Belki sürecin biraz devamında bu bize kendini gösterecektir.”

“17 yılda 2 bin kez güneye geçti, 2014’te pasaport çıkarttı, Larnaka’dan uçuşlar yaptı, İtalya dahil pek çok Avrupa ülkesine seyahat etti”

“Kürşat hakkındaki tutuklama emrinin kaldırıldığı ancak İtalya’ya bildirilme konusunun unutulduğu” yönündeki spekülasyonlarla ilgili soru üzerine Esendağlu, şöyle konuştu:

“Bunlar tutuklamanın ne şekilde olduğuna dair spekülasyonlardan ibarettir. Ama benim elimde olgular var. Olgular nedir? Bu tutuklama emri 2007’ye dayanıyor. 2007’den bugüne 17 yıl geçmiş durumda. Bu 17 yıl zarfında Akan Kürşat sanırım yaklaşık 2 bin kere Kıbrıs Rum kesiminde resmi yollardan giriş yaptı. Larnaka havaalanından uçuş yaptı. 2014 yılında Kıbrıs Rum kesiminde pasaport ve kimlik yenileme işlemi yaptı. Defalarca da Avrupa’nın, İtalya dahil pek çok ülkesine uçtu. Hiç bir zaman böyle bir muameleye tabi tutulmadı tutuklanmadığı veya açıkta bir davası olduğuna, aranan bir kişi olduğuna dair hiçbir tebligat ne rum kesiminde, ne de başka bir ülkede kendisine yapılmadı. Bu tutuklama emir, şu anda nasıl oldu da icra edildi? İnanın, aklımda bazı fikirler vardır ama sadece yorumdan ibarettir. Doğrulayamadığım bir bilgiyi de açıklamamam gerekir. Özellikle devam eden bir yargı süreci ile ilgili olduğu için.”

Haberler Haberleri