Körleştik.
Kimi “yanlışlar” var.
Görüyor ama “görmezden” geliyor, biliyor ama “bilmezmiş” gibi davranıyoruz.
Kiri halının altına süpürüyor, halıyı değiştikçe, altına toplanmış çürümüşlüğün de temizleneceğini sanıyoruz.
* * *
Bir milletvekili yazmıştı, Meclis’te, tam da grev gününde, aynı anda 5 çalışan birden “hasta raporlu” çıktı.
Bekliyorsunuz ki, birisi bu işin peşine düşecek.
Rapor nedir? Kim yazdı? Nasıl denk geldi?
* * *
Biliyoruz “hasta raporları”nın pek çoğu “yalan” yazılıyor.
Ne hekim örgütü umursuyor, ne yönetim!
Kimseler de “yalancı” durumda olmaktan yüksünmüyor.
* * *
Bir an siyasi partilerin isimlerini unutunuz.
“Hükümet” deyiniz.
Ve “muhalefet.”
Toplum oy verirken kimin “hükümet” kimin “muhalefet” olacağını aslında bilmiyor.
Diyor ki, “Meclis’e git ve çok daha kaliteli, onurlu, adil ve eşit bir düzende yaşamam için yasa yap, çalış, mücadele et.”
En azından bunu demesi gerekiyor.
Gel gör ki, aptalca bir ezber öğrenilmiş: Meclis’i iktidar açar!
Meclis’in açılmasını önlemek bir “ceza yöntemi”ne dönüşmüş.
Bu cezanın kimin için olduğunu sorgulayan yok.
“Hükümet” ile “Muhalefet” arasında bir “yakan top”a dönüşmüş toplum!
* * *
Tek suçlu bugünün muhalefeti değildir.
Çünkü her parti, kendi döneminde bunu yapmıştır.
O nedenle hayatımızda “doğru” bildiğimiz kimi “yanlışlar”ı düzeltmenin vakti gelmiştir.
* * *
Hükümetten 25 vekil var...
Tam da Meclis’in yarısı!
2 vekil Avrupa’da...
Ve “muhalefet”ten tek bir kişi Meclis’e girmediği için bu ülke yönetilme hakkından mahrum bırakılıyor.
Yanlışa “yanlış” demektir, muhalefet!
Oysa bizde…
“Doğru”ya dahi “yanlış” demek beceriden sayılıyor!
Ne mi yapmalı?
Tersten bakmalı...
Bence CTP, TDP, HP gibi partiler çıkmalı ve bir “taahhütname” yayınlamalı:
“Her hangi şartta ve dönemde olursa olsun, Meclis’te nisabı sağlamanın ve toplumun geleceği için çalışmanın temel ve asli görevimiz olduğunu kabul ederiz.”
Bir yerden başlamak için!