HALI DÖVER GİBİ

Mehmet Çağlar

 

Dürtüsel yatırımların egemenliğinde,
Matruşka biblolarına benzer bir yapı kuruluyor sanki;

Düşmanlıktan medet ummacılığı,
Ötekileştirmeyi eksen almak,
Her şeyden "ölçüsüz" bir rol kapma çabası.
"Sosyal AIDS" durumu sanki...

İnsan münasebetleri herkesi "kudurtarak" tedavi edilmez!
Halı döver gibi herkesi "dövmeye", "pataklamaya" çalışmakla,
Köktenci fikirlerle mücadele etmek ayni şeyler değildir...


GÜLÜMSEME...
Sibel hanımın videosu'nu sosyal medyadan izledim.
Gülüşünü özenle ve defaten seyrettim.
İzlemeyenlere de tavsiye ederim...

Her eylem, bir düşüncenin eseri olduğuna göre,
Sibel hanımı gülümseten düşüncenin de alt yapısını incelememiz gerekiyor...

Bir "ölçüsüz hayranlık" söz konusu mudur?

"Erdoğan perestişkârlığı" mı yapılmış?

Kısacası,
"arzu performansı" olarak yorumlayabileceğimiz bir davranışı mı var?
Kesinlikle yoktur!

BEDEL
Ama yine de,
"gülümsediği" için bedel ödedi Sibel hanım.

Evet;
Maaesef KKTC,
gülümseyenlerin bile bedel ödediği bir ülke durumuna geriledi.

Bu negatif enerji dinamiğinin içinden, bir doku alıp incelediğimizde,
Rejim mücadelesi verenlerin bile, tepki duyanın meşrebine göre
değerlendirildiğine tanıklık ediyoruz.

Eskiden beri sosyal medya anarşistti ama sevimli bir topluluktu.
Son zamanlarda ise,
Sevimliliğini kaybetti,
Sadece anarşistliği kaldı...


FİKİRLERİNİ BEĞENMEZSENİZ DESTEKLEMEZSİNİZ...
Sibel Siber siyasete "önemli" biri olmak için girmedi;
Zaten önemli biriydi...
"Rejimin" hiçbir şeyini de istemedi.

Burada tartışılması gereken şey, mevkinin bir gerekliliği olarak,
bilgi birikimi olabilirdi...
Bu birikimin siyaseten alacağı biçimdir önemli olan çünkü!

Kısacası,
"cellat" olmadan önce,
bırakın da Sibel Hanım makamın gerektirdiği fikirlerini söylesin, vizyonunu anlatsın...
Beğenmezseniz desteklemezsiniz...